Dönemin siyahi ırkına karşı yapılan uç noktalara taşınmış ayrımcılığı tüm çıplaklığıyla yansıtan bir film olmuş. Bazı sahnelerde rahatsız edici bir noktaya gelen bu durum mal varlığı durumuna indirgenen binlerce insanın yaşadığı eziyeti gösteriyor. Kölelik anlayışı sertçe eleştirilirken köle sahibi Calvin ile onun kahyası Steven üzerinden olayın iki kutbu da gösteriliyor. Bazı noktalarda insana kendi ahlak anlayışını gözden geçirmeye iten bir havası var filmin. Bu açıdan çok kıymetli buldum. Türkiye’de yaşayıp ten üzerinden yapılan ırkçılığa hayatı boyunca rast gelmemiş biri olarak ayrımcılığın ne kadar berbat bir şey olduğunu bu film sayesinde tekrar anlamış oldum. Çünkü Django karakterinin sırf teni diğer insanlardan daha koyu diye üstesinden gelmek zorunda olduğu sorunlar gerçekten insanı üzüyor. Kölelikten kurtarmak istediği karısı için yaptıkları, hayatını kolaylaştırmak için kendinden ödün verecek noktaya gelmesi gibi anlatılar insanı düşünmeye sevk ediyor. Bugün bizler oturup acaba değiştiremeyeceği ve kendisinin seçmediği özelliklerden ötürü üzdüğümüz, hakkını gasp ettiğimiz ve toplumun dışına ittiğimiz biri var mı ve bunu nasıl düzeltebiliriz diye düşünmeliyiz. Bu konuyu ister kadın haklarına ister engelli bireylere bakış açımıza ister farklı cinsel yönelimlere sahip bireylere karşı tavrımıza bağlayabilirsiniz. Senaryoya farklı bir gözle baktığımız zaman Django karakteri üzerinden insanın umudunu ve iradesini korursa dezavantajları her ne olursa olsun sorunlarının üstesinden gelebileceğini anlatmış. Umarım birçok insan için umut kaynağı olabilir bu eser. Filme ederinden daha fazla övgü veriyormuşum gibi görünebilir. Ama Tarantino sinemasının etkileyiciliği birçok insanın zihnine Pulp Fiction’ı, The Hateful Eight’i, Inglourious Basterds’ı kazıdı. Bu film ve mesajı insanların zihnine kazınırsa ne âlâ. Diyalogların tümü karakterlerin doğasına uygun olarak yazıldığından film kendi sınırlarını aşarak seyirciyi gerçek bir hayata tanık ediyor. Karakterler bir destandan fırlamış, şartları göz önünde bulundurmaktan aciz, iki boyutlu kahramanlar olmadığından kolay bir şekilde bağ kurabiliyorsunuz. Saf iyiliğin ya da kötülüğün kör gözüne parmak şeklinde sergilenmediği, her karakter için bir ‘acaba’ dediğimiz bir senaryo tercih edilmiş. En berbat karakterlerden biri olan Calvin karakteri dahi bu çerçevede değerlendirilebilir. Her karakter sahnede kalmada süresiyle orantılı olarak kendini seyirciye tanıtabiliyor. Bu sayede bir aksiyon cereyan ettiğinde siz bunun sebeplerini ve sonuçlarını anlayabiliyorsunuz. Bütünüyle kaliteli ve çarpıcı bir film.