Hesabım
    Paris'te Gece Yarısı
    Ortalama puan
    3,9
    196 Puanlama
    Paris'te Gece Yarısı hakkında görüşlerin ?

    28 Kullanıcı yorumları

    5
    2 Eleştiri
    4
    11 Eleştiri
    3
    8 Eleştiri
    2
    4 Eleştiri
    1
    2 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 566 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    4 Mart 2021 tarihinde eklendi
    Film ismi kadar iyi değildi.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    19 Ocak 2021 tarihinde eklendi
    Academy ve Golden Globes Ödüllü senaryosunu da kaleme alan Woody Allen’ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Midnight in Paris”:

    “Neydi o eski günler” diyenlere, o eski günlerin yıldızlar geçidine dönüşen bir oyuncu kadrosu ile sahnelenerek “taş yerinde ağırdır, bulunduğunuz zamanın tadını çıkartın” denildiği şahane bir film olmuş…

    Hollywood için senaristlik yapan ve nostaljik eşyalar satılan bir dükkânda çalışan bir adam hakkında bir roman yazmakta olmasının yanı sıra Beverly Hills yerine Paris’te yaşama hayalleri de kuran Gil Pender (Owen Wilson), müstakbel kayınpederi aşırı sağ görüşlü Cumhuriyetçi John’un (Kurt Fuller) iş ortaklığı nedeniyle karısı Helen (Mimi Kennedy) ile beraber Paris’e gidecek olmasını fırsat olarak görerek nişanlısı Inez (Rachel McAdams) ile onların peşine takılmışlardır…

    Dörtlü yemek yerler ve Gil ile John, (hem de dünyanın henüz “Trump” felaketiyle yüzleşmemiş olduğu bir tarih olan 2010’da) faşizm kokan Cumhuriyetçi politikaları tartışırlarken, Inez’in arkadaşları Paul Bates (Michael Sheen) ve hayat ortağı Carol’da (Nina Arianda) aniden beliriverirler…

    Onların Paris’e geliş nedeni ise Paul’ün Sorbonne’daki bir seminer için davet almasıdır…

    Ertesi gün Gil, Inez, Paul ve Carol birlikte ABD’li turistler olarak önce Versailles sarayını ardından da Rodin müzesini ziyaret ederler…

    Her konuda muhakkak bir fikri bulunan ve çok bilmiş takılan “ukala” Paul, Rodin konusunda da kadrolu müze rehberiyle (Carla Bruni) ters düşer…

    Gündüzü böyle geçiren bu iki çift akşama, John’un organize ettiği bir şarap tadımına katılırlar…

    Tabii bu arada Paul’ün Fransız şarapları konusunda uzman olduğunu da öğreniyoruz…

    Yani adamda yok, “yok” …

    Derken Paul ile Carol’ın dans edesi de gelir…

    Gil son derece gönülsüzdür…

    Ancak üniversite yıllarında bir aralar Paul ile aşk da yaşamış olan Inez’de dans etmek istemektedir…

    Neyse…

    Nihayetinde, dans konusunda kararlı olan Inez, Paul ve Carol üçlüsü taksiye binerlerken Gil yürüyerek gitmeyi tercih eder ve kaybolur…

    Kafası biraz iyi olan Gil oturup sessizce beklerken, çanlar çalar çalmaz nereden çıktığını anlayamadığı 1920 model bir Peugeot’dakilerce müziklerini piyanodaki Cole Porter’ın (Yves Heck) yaptığı Jean Cocteau için düzenlenen bir partiye götürülür…

    Ve orada Zelda (Alison Pill) – Scott Fitzgerald (Tom Hiddleston) çiftiyle tanışır…

    Gil, Zelda, Scott, Cole ve karısı Linda Porter biraz sıkıcı buldukları bu partiyi terk ederek Bricktop kulübe giderler…

    Sahnede Josephine Baker’ı (Sonia Rolland) gören Gil’in yaşadığı şaşkınlıktan neredeyse gözleri yuvalarından fırlayacak gibidir…

    Paris gecelerine yeni dostlarıyla akmayı sürdüren Gil, kendini birdenbire Ernest Hemingway’in (Corey Stoll) ağır ağır demlenmekte olduğu tenha bir mekânda bulur…

    Gil yakalamışken Hemingway’den romanının taslaklarını okuyarak değerlendirmesini istese de o, bu iş için Gertrude Stein’ın (Kathy Bates) daha uygun olacağını söyler…

    Bütün bunları anlattığında kendisine inanmayan Inez’i de yanına alarak bir önceki gece yaşadığı “zaman yolculuğunun” olabileceğini tahmin ettiği (belki de dilediği) tekrarı için sarı Peugeot’ya bindiği yere geri döner Gil…

    Ama beklemekten sıkılan Inez, bir taksiye atlayarak otele doğru gözden kaybolur…

    Fakat o da ne?

    Gecenin çanları çalar çalmaz, aynı otomobil yine görünmesin mi…

    Filmde de henüz dakika 34…

    Daha geride, Pablo Picasso (Marcial Di Fonzo Bo) ve sevgilisi Adriana’dan (Marion Cotillard ) Salvador Dalí’ye (Adrien Brody) ve hatta Luis Buñuel’e (Adrien de Van) kadar pek çok ünlü ismin bulunduğu 62 dakikalık koskocaman bir bölüm daha var ki:

    Eğer bugüne kadar fırsat bulup da izlemediyseniz kesinlikle bayılacaksınız…

    Keyifli seyirler,
    Eniseozcan
    Eniseozcan

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    24 Temmuz 2019 tarihinde eklendi
    Paris’e gitmemiş olanlar ya da gitmeyi düşünenler için süper bir fragman niteliği taşıyor. Paris tüm detayları ile filmin her alanına işlenmiş ve başarılı da olmuş.
    Edebiyat severlerin zevkle izleyecekleri bir yapıt olmuş bence tüm karakterler güzel tasvir edilmiş ama gergadanları ile Salvador Dali en başarılıları olmuş☺️
    Hoş vakit geçirmek isteyenler için izlenmesi gereken güzel bir film, keyifli seyirler ☺️
    Evrim E
    Evrim E

    Takipçi 52 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    15 Ocak 2018 tarihinde eklendi
    Cidden harika bir filmdi özellikle adriana nın tasvir edilişi harikaydı
    bu film resmen farklı bir deneyimdi hayran olduğum yazarları ve ressamları bir filmde böyle toplanmış görmek, kendimi ana karakterin yerine koymak çok hoştu
    fikrimce spoiler: sonunun açık bırakılması doğru bir seçimdi
    Şamil Ö.
    Şamil Ö.

    Takipçi 171 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    14 Kasım 2014 tarihinde eklendi
    Eğer siz de benim gibi bir gün Paris'te yaşamak istiyorsanız ve bunun hayali ile yaşıyorsanız ve Paris'te aşkın bir başka olduğununu, olmasını gerektiğin, düşünüyorsanız ve, ve.. mutlaka izleyin. Marian Cotillard gibi insanüstü güzelliğe sahip bir bayan filmin başından beri hep göz önünde olsa da bütün film boyunca sadace 1-2 dakika rol alan Lea Seydoux o içine kapanık, sıradan ve saf yüzüyle beni kendine aşık etmiştir. Bu filmi kesinlikle izleyin dostlar, size çok şey katacak bir film..
    yuzbasiyulaf
    yuzbasiyulaf

    Takipçi 414 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Ocak 2014 tarihinde eklendi
    Woody Allen filmlerinin hayranıyım. Çok farklı, doğal, sade bir tarzı var. Ondan pek alışık olmadığımız bu hayalperest tarz benim çok hoşuma gittik. Özlediğim Paris sokakları filme ayrı bir güzellik katıyor.. Bence çok güzel bir film olmuş.
    apophis
    apophis

    Takipçi 34 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    30 Aralık 2012 tarihinde eklendi
    Filmi izlerken Paris'i gezmiş kadar oluyosun. Bir Woody Allen klasiği konusu Paris'te gece hayatının nasıl geçtiğini ele alan hoş bir yapıt.
    Ogulcan B.
    Ogulcan B.

    Takipçi 236 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    16 Aralık 2012 tarihinde eklendi
    Woody Allen'ın izlediğim ikinci filmi Midnight in Paris,ilk izlediğim filmi Annie Hall filmiydi sanırım Midnight in Paris filmini Annie Hall'dan daha fazla beğendim diyebilirim.Filme gelirsek süresinin de fazla kısa olmayışınında etkisiyle film nerdeyse beni bir an bile sıkmadı aksine izlerken keyif aldım özellikle ilk 20 dakikadan sonra seyirciyi tamamen kendine çeken ve sürükleyen bir yapısı var filmin bunda olay örgüsünün ve oyunculuklarında payı var tabiki.İzlemeden önce fazla beklentim yoktu fakat izlerken bu kadar keyif alacağımı da düşünmezdim özellikle Gil karakterinin ünlü sanatçılarla tanışmaya başladıktan sonra film tamamıyla keyifli bir hal almaya başlıyor.Midnight in Paris sürükleyici,keyifli ve bence herkese hitap eden bir film bu yüzden belli bir kısma değil de genel kitleye hitap ediyor diyebilirim tabi boş aksiyon filmleri sevenlere pek hitap etmeyebilir.Zamanda yolculuğun farklı işlendiği bir film diyebilirim Midnight in Paris yani diğer zamanda yolculuk temasını işleyen filmler bilim-kurgu gibi gözüküyor ama bu filmde zamanda yolculuk meselesi daha umursamaz ve naif bir tavırla işlenmiş.Filmin müzikleri de oldukça güzel.Son olarak ben filmi beğendim evet bir başyapıt değil ama izlerken insana keyif veren yaşadığımız hayattan biraz da olsa soyutlamayı başaran keyifli ve sürükleyici bir yapım,filmin sonunda biraz saçmalanıp Türk dizi/filmlerine bağlansada genel olarak başarılı bir film.Daha iyi bir sonu olsa büyük ihtimal daha fazla puan verirdim ama sonu bence iyi bağlanmadığı için puanımı biraz kırdım.

    7/10
    Hasan Pamuk
    Hasan Pamuk

    8 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    30 Ekim 2012 tarihinde eklendi
    filimin etkileyici bir konusu veya şaşırtıcı bir finali yok fakat parisin güzelliğinin nostajik bir şekilde işlenmesi hoşuma gitti izlenmeye değer farklı bir filim olduğunu düşünüyorum dier filimlerin aksine karmaşadan uzak kendinizi akışına bırakabileceğiniz güzel bir filim.
    jamesbond-2
    jamesbond-2

    Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    11 Ekim 2012 tarihinde eklendi
    Paris'in o büyülü,sanatsal yanını gösteren birazda tabi fazla reklamını yapan bir woody allen filmi var karşımızda.Ben beğendim ;herkesin hele ki içinde yaşadığımız şu dünyada bir geçmiş özlemi olduğu gerçeğinden hareketle yola çıkılmış ve bunu yansıtıyor ortalama bir yapım bir match point veya scoop kadar etkilemedi beni ama yinede büyük ustayı sevenlerin kesinlikle hoşnut olacağını söyleyebilirim
    elifkn
    elifkn

    Takipçi 10 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Temmuz 2012 tarihinde eklendi
    Çok iyi bir filmdi, aylar öncesinde izlememe rağmen etkisindeyim hala... Hayal kurmayı sevmeyenler izlerken sıkılabilir. Genel olarak iyi bir filmdi.
    Sila Nur
    Sila Nur

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    10 Temmuz 2012 tarihinde eklendi
    uzun zamandir izledigim en kötü filmdi.film tamamiyla paris tanitim ve reklam filmi olarak çekilmis.bir hikayesi yok.sonunda bir sey olacak mi diye sabirla bekledim ama hiç bir sey olmadi.bosuna beklemeyin.film reklam amacini gerçeklestirdikten sonra sona eriyor.bu filmin aralarina reklam koymaya gerek yok,zaten basli basina uzun bir reklam.film kendi kendini finanse etmis.zaman kaybetmek isteyenler için ideal bir film.
    Evleniyoruz Eğleniyoruz
    Evleniyoruz Eğleniyoruz

    Takipçi 113 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    1 Mart 2012 tarihinde eklendi
    Film sizi Paris'in geçmisten bugüne gelen büyüsünün içine öyle bir çekiyor ki , o an tek olmak istediginiz yer Paris oluyor.
    sabiha g.
    sabiha g.

    Takipçi 130 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    1 Mart 2012 tarihinde eklendi
    Basit ama büyüleyici bir filmdi , sürprizli ama siradan bir konu , mükemmel Paris kareleriyle süslenmis
    bibi g.
    bibi g.

    126 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    27 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    Owen Wilson'in tutkulu bohem bir yazari gerçekten güzel canlandirdigi bu filmle , Woody Allen bizi romantik bir Paris' götürüyor.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top