Hesabım
    Paris'te Gece Yarısı
    Ortalama puan
    3,9
    196 Puanlama
    Paris'te Gece Yarısı hakkında görüşlerin ?

    28 Kullanıcı yorumları

    5
    2 Eleştiri
    4
    11 Eleştiri
    3
    8 Eleştiri
    2
    4 Eleştiri
    1
    2 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Sine Can
    Sine Can

    Takipçi 87 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    27 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    pek Woody allen tarzi olmasa da harika bir film , hele sonuna bayildim.
    Aysu Gokova
    Aysu Gokova

    Takipçi 157 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    27 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    Bastan sona bütün oyunculari birbirinden kötü buldugum film .
    JKJHT
    JKJHT

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,0
    26 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    görülmeye deger bir film pisman olmazsiniz ama biraz daha sürsükleyici olabilirdi yer yer sikiyor inszni ama ne de olsa woody allen filmi gidilmeli ve izlenmelidir.
    arsim
    arsim

    Takipçi 10 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    23 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    Ben de dahil çogu kimsenin içinde geçmise özlem vardir. Bunun en önemli sebeplerinden biri herkesin malumu üzerine kendi zamanimizdan memnuniyetsizlik. Yönetmen de ana karakteriyle bizi, bu karakterin hayran oldugu geçmise götürüyor. Seyirci olarak ana karakterin tattigi hazzi ben de tattim. O yillara gitmek beni de keyiflendirdi. Tavsiye ederim. Iyi seyirler...
    kemerlee
    kemerlee

    Takipçi 693 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    4 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    Woody Allen nerdeyse her sene film çeken bir sinemacı ama üç filmde bir(yada üç yılda bir) kaliteli yapıtlar çıkarıyor.2005 tarihli yürek burkan hikayesiyle maç sayısı, Barcelona Barcelona(2008) ve Parisi tüm güzellikleriyle anlattığı bir dolu tarihi karakterin yer aldığı Fantastik soslu Romantik komedi Pariste Geceler, filmin en büyük eksikliği başroldeki Owen Wisonun vasat performansıki filmi sekteye uğrattını rahatlıkla söyliyebiliriz, bunun dışında bir çok şeyin dört dörtlük olduğunu söyliyebilir.(Sonuda çok klişe bitti ya neyse)
    10/7,5
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    13 Kasım 2011 tarihinde eklendi
    yönetmenin çektiği en kişisel filmlerinden biri sanırım.yıldızlar geçidi,ilgi çekici tarihi kişilikler ve tabii ki paris'in güzelliği.fransız müzikleri ve kültürü.perdede çok şık duran bir filmle karşı karşıyayız.senaryoyu,oyunculuğu,konuyu geçersek bile,renk kullanımı,kostümler,1920ler göz önüne alındığında sonuna kadar şık bir film bu.filme dair biraz beğenmediğim veya rahatsız olduğum tek unsur,Inez'in ve ailesinin Gil ile olan diyaloglarında biraz abartılı ve kimi zaman inandırıcılıktan uzak bir tavır takınmaları.fakat düşününce fark ediyorum ki,allen bu abartılı durumu tamamen bilerek,isteyerek yaratmış.alaya almaktan hoşlanan ve bunu yaparken de eğlenen bir yönetmen allen.sonuna kadar gerçekçi bir film çekmek onu kariyeri boyunca pek de alakadar etmedi zaten benim fikrime göre.yani filmin genelinde biraz abartılar var.owen wilson genel olarak komedi oyuncusu olarak aklımızda yer etmiş olsa da,bu gibi rollerin altından da başarılı bir biçimde kalkabileceğini ve aslında kal,teli bir oyuncu olduğunu ispatlamış.hoş bir seyirlik.woody allen'ın avrupa gezisinin diğer ürünleri gibi.filmin altyapısını oluşturan "nostalji dükkanı" kavramı da aslında üzerine konuşulabilecek ve keyifli sohbetler yapılabilecek geniş bir konu bence.bir "sanat" filmi.fakat şu an ülkemizdeki insanların anladığı ve bana göre çok gereksiz bir tanımlama olan o türden değil.sanattan,sanatçıdan bahseden,yaratıcılığı,sanatı konuşan bir film.
    elif t.
    elif t.

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,0
    5 Kasım 2011 tarihinde eklendi
    dingin bir film izleyerek kafa dagitmak isteyenlere tavsiye ederim....
    adonis
    adonis

    54 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    23 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    ilk bölümü oldukça sıkıcı bir film, sonlara doğru toparlıyor ama yeterli bulmadım, illa izleyeceğim diyorsanız, sinemada değilde evde izlemenizi tavsiye ederim. 5/10
    Ed-WooD
    Ed-WooD

    Takipçi 37 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    17 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    Film sanki Paris'i övmek,tarihi ve turistik yerlerini göstermek için çekilmiş tanıtım filmi gibi.Paris'ten başka yerde yaşanır mı türünden muhabbetler dönüyor sürekli.Bi süre sonra bıktırıyor.Oyunculuklar iyi tamam ama ortada çok iyi bir hikaye yok.Owen Wilson hareketleri,mimikleri,hızlı ve histerik konuşmasıyla resmen Woody Allen'ı taklit etmiş.Kendi gibi oynasa daha iyi olabilirdi.vasat bir film beklediğimi bulamadım.
    Ferdinand Bardamu
    Ferdinand Bardamu

    1 değerlendirme Takip Et!

    1,5
    13 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    Woody Allen'ın altın çağına (evet, üstadın son filmindeki 'mesaja' inat tarihe 'altın çağlar' gerçekten varolmuştur) yetişmiş bazı eleştirmenlerin bile bu filme bir şekilde methiyeler düzebildiğini görmek insanı hayrete sevkediyor.

    Paris'te Gece Yarısı'nı izlemenin tek faydası, artık iyi bir Woody Allen filmine rastlamanın tek yolunun eski filmlerini tekrar izlemek olduğunu göstermesi olabilir herhalde.

    Owen Wilson için "genç Woody Allen'ı oynamış" diyenler ya hiç genç olmamışlar, ya da hiç gerçek Woody Allen filmi izlememişler. Üçüncü bir ihtimal yok.
    MojoRising
    MojoRising

    Takipçi 380 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    13 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    Not: Eleştiri film ile ilgili bilgiler içermektedir. İzlemeyen arkadaşların dikkatine. Eleştirmenlerden oldukça övgü toplayan filmi dün izleme şansı buldum. Eleştirmenlerin aksine film benim uzun yıllardan sonra karşılaştığım en zayıf Woody Allen filmlerinden biriydi. Bunun ise en önemli nedeni kuşkusuz Owen Wilson'ın, kötü bir Woody Allen taklidi gibi duran oyunculuğu. Yönetmen, 70'li yaşlarında olduğu için elbette genç bir insanın canlandırması zorunlu ''yönetmeni'' (personasını) ama oyuncuya hiçbir özgürlük alanı tanınmaması sebebiyle ortaya çıkan ''karakter'' fazlasıyla karikatürize. Woody'nin perdedeki personasını sadece kendisiyle özdeşleştirdik yıllar boyunca biz sinemaseverler. Başka birisi ne yaparsa yapsın bu rolde gülünç bir taklitten öteye gidemiyor ne yazık ki.
    Filmin diğer handikapı ise Woody Allen'ın yıllar önce yine kendisinin yönettiği ''Kahire'nin Mor Gülü (1985)'' filminde denediği formülün aynısını denemiş olması bu filmde de. Günlük hayata dair bir öyküde fantastik unsurların bu kadar çokca kullanılması filme bir ''olmamışlık'' havası katıyor.
    Bütün bunların sonunda filmi Marion Cotillard' ın varlığı kurtarıyor adeta. Onun aurası sayesinde film bu kadar olmamışlığına rağmen eleştirmenlerin bile gözünü boyamaya yetmiş anlaşılan :)
    bari5h
    bari5h

    20 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    4 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    woody allen'in avrupa'ya gelisi, vicky cristina barcelona'da da oldugu gibi bol görselli, müzikli devam ediyor. ama bu filmde vicky cristina barcelona'ya göre fark filmde basrolü woody allen oynamis. filmde resmen allen, owen wilson'a kendi gençligini, oyunculugunu, histerik tavir ve hareketlerini, hizli ve telasli konusmasini ve mimiklerini enjekte etmis. ilk basta gelen görüntüsüz sesli kisimda bile sanki allen konusuyordu. bunun bence kesinlikle üstünde durulmus ki woody allen'in en detay hareketleri bile owen wilson da can bulmus. woody allen'in; yakin zamanda, sabah gazetesinde yayinlanan röportajiyla ve filmdeki bir diyalog da allen'nin kendisinin de karaktere yakinligini ispat eder gibi..

    - bu, yönetmen olarak 42. filminiz. kariyerinizde sizi en fazla gururlandiran sey nedir?
    - alti ya da yedi tanesinin gerçekten iyi oldugunu söyleyebilirim. o filmleri utanç duymadan kurosawa'ya ya da bergman'a gösterebilirdim. ama dürüst olmak gerekirse, hiç basyapit çektigimi düsünmüyorum. sonuçta filmlerimin çogu vasattir.
    - pismanlik duydugunuz bir sey var mi?
    - kurosawa, bergman, ozu, dreyer gibi ustalarin herhangi bir filmi kadar iyi, tek bir film bile yapamamis olmak. bir tek basyapit bile yaratamamis olmak. ve sanirim artik çok geç.
    - neyin basyapit oldugunu gösteren zamandir...
    - bu soruya cevap olarak bir hikaye anlatayim. amerikan yüksek mahkemesi'nde bir yargiç varmis. bir pornografi davasina bakarken söyle demis: 'pornografinin ne oldugunu tarif edemem ama gördügümde neyin pornografi oldugunu anlarim.' ben de basyapitin ne oldugunu tarif edemem ama rashomon'un bir saheser oldugunu biliyorum, bisiklet hirsizlari'nin da...

    --- spoiler ---

    -you were you coming to the cinema last night.
    -we saw an american movie,
    brilliant and hilarious.
    -whom he starred?
    -oh, i don't know. i have forgotten the name.
    -great but have forgotten.
    -reminds me of a movie i saw.
    -sure her wrote i.
    -good. i know that it was idiotic and childish,
    without the minimum of credibility.
    -but john and i laugh
    despite that.

    --- spoiler ---

    woody allen'in filmleri, genellikle kendisinin; etkilendigi, saygi duydugu, begendigi sanatçi/kisilerle ilgili kimi zaman çok net, kimi zaman bir diyalog içinde geçen övme/onore etmelerle doludur.(filmlerinde geçen isimleri arastirarak çok sey ögrendim:). bu filmde bu isimler, filmin konusuyla da dogru orantili, direk can bulmustur. bu bence biraz riskli bir durum. filmin süresi itibariyle de karakterler çok yüzeysel geçilmek zorunda kalinir. bu kisileri tanimayanlar/az taniyanlar için, kisilerin çok bilindik özelliklerini/davranislarini abartarak kullanmak gerekir ki woody allen'da abartiyi çok sevdiginden direk öyle yapmis. bu o kisileri bilenlere, sevenlere itici gelebilir. hiç tanimayanlara ise ya sikici gelir ya da abartidan dolayi komik gelebilir. neyse bundan neden bahsettim bende anlamadim. ama allen'i bilenler, sevenler abartiya alismistir, açiktir. ben sahsen onu öyle seviyorum.

    filmin müziklerine gelince, woody allen herseyi yapar, filmde kötü/uyumsuz müzige müsade etmez, neyi, nasil, hangisini kullancagini bilir." woody allen bu filmde kötü müzik seçimi yapmis, müzikler kötüydü" hiç bir zaman diyemezsiniz. cole porterana temali müzikler çok güzel olmus.

    genel olarak filmin konusundaki orjinallik, fantastik yapisi birazda olsa bana purple rose of cairo'yu animsatti. bu fantastik yapiyi çok güzel kullaniyor allen,bu yapi resmen izlerken heyecanlandiriyor insani.

    sonuç olarak benim aklim hala woody allen'in basyapit veremediginden yakinmasinda, pismanlik duymasinda kaldi. 42 tane film yapmissin woodycigim, çogunu izledim, hepsinin bende ayri ayri yeri vardir, ayri ayri severim. yapma etme senin gibi; kendine has, komik, entellektüel, müzisyen, oyuncu, senin kadar sevimlisi var mi yahu! bosver sen, yapabildigin kadar film yapta zevkle izleyelim...
    sinema
    1 ziyaretçi
    3,5
    3 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    Film sanki Paris belediyesi ile Woody Allen arasında ortakşama imzalanan bir anlaşma sonucu ortaya çıkmış. Filmin ilk 5 dakikasında sadece Paris'e ait görüntüleri izliyoruz, sonrasında ana karakterler sahneye çıkıyor. Hemingway, Picasso, Dali'nin yaşadığı bir döneme geri dönmek gibi bir hayaliniz varsa, filmi kaçırmayın derim :)
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top