En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
jamesbond-2
Takipçi
1.684 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
8 Mayıs 2015 tarihinde eklendi
Boşuna klasikler arasında yer almadığını izledikten sonra anlıyorsunuz.Marlon Brando nasıl iyi oyunculuk sergilenirin dersini veriyor konu belki müthiş değil ama o yıllarda bu kadar başarılı bir film çekmek çok da kolay olmasa gerek...
-Konuşursam hayatımın bir kuruşluk değeri kalmaz. -Peki konuşmazsan ruhunun ne değeri kalır. Marlon Brando ve Lee Cobb 'un özellikle oyunculukları ile öne çıktıkları Elia Kazan erinin zulmünün ancak ve ancak ezilenlerin buna izin verdikleri sürece devam edebileceğini vurguluyor.
Kusursuz bir film daha. Bu eserlerin boşuna klasikler listelerinde sayılmadığını, boşuna isimlerini bu kadar sık duymadığımızı onları izledikten sonra daha rahat anlayabiliyoruz. Hikaye, karakterler, senaryo hepsi yerli yerinde. Marlon Brando rol için biçilmiş kaftan. Karl Malden ve Lee J. Cobb da kesinlikle öyleler. İzlemek için fazla geç kalınmaması gereken filmlerden. İnsana bir şeyler hissettirebiliyor. Elia Kazan da filmografisinin en unutulmaz halkalarından birini yaratmış. Terry'nin fermuarını boğazına kadar çektiği montunu, dağınık saçlarını, şiş gözlerini kolay kolay unutamayacaksınız.
Ünvan maçını kendi rızası olmaksızın hileli bir şekilde kaybetmiş olması Terry Malloy'un dünyaya bakışında değişime yol açar. Harcanmıştır. Hayalleri de yitip gitmiştir, Bir serseridir artık. Umursamaz, boş bakışlı bir serseri... Limanda sözde sendikanın ve sözde yöneticilerinin ne işler çevirdiklerinden haberdardır. Bu çete sendika aidatı ve sair adı altında işçileri sömürmekte, onların sırtından büyük parsalar götürmektedirler. Kirli işler John Doyle'un öldürülmesiyle iyice ayyuka çıkar...Terry de ucundan kıyısından bu işlere bulaşmıştır, arkadaşı John Doyle'u tuzağa düşürerek...Elia Kazan (yönetmen) filmi böyle bir liman şehrinde üç sac ayağı üzerine oturtmuştur: Terrynin vicdan merkezli iç muhasebesi, halkın arasına karışan kilise ve diğer vicdan mahkumu Terry'nin ağabeyi Charley Malloy; canını kardeşine feda eden adam.
Yaklaşık 60 yıl önce çekilen bu filmi günümüzde izleyebildiğimiz için şanslıyız bence.. genelde siyah beyaz filmlerden sıkılırım ben ama bu film gayet akıcıydı.. marlon brandoyu genç haliyle izlemek de ayrı bir güzellikti.. fakat filmden etkilendiğimi söyleyemem.. 60 yıl önce böyle güzel ve akıcı bir film çekilmesi tabiki büyük başarı ama etkileyicilik ne yazıkki yok.. sonuç itibariyle rıhtımlar üzerinde keyifli, hoş bir film.. 7/10
Filmin yönetmeni Elia kazan (asıl soyadı kazancıoğlu'dur) 4 yaşına kadar istanbulda yaşamış. Kökeni de kayseriye dayanır. Henüz 4 yaşındayken ailesiyle birlikte Amerikaya yerleşirler. Hollywood'un en iyi yönetmenleri arasında gösterilir. Yönetmenliğin dışında hem oyun hem de roman yazardır.
Kimileri sadece İsa'nın çarmıha gerildiğini sanıyor.Artık onlar da gözlerini açsın.İfade veremesin diye Joey Doyle'un canını almak,onu çarmıha germektir. - Dövüşü kaybettin ama savaşı kazanmak için bir fırsatın var..
Sadece hayatta kalmak için yaşamak.Yalnızca bu amaç için yaşamak ve belki çocuklarına bırakabileceğin birkaç kuruş için bu mücadeleyi sürdürmek.Yeni bir güne uyanmak için bir amaç olmalı diye düşünülür hep.Her kim olursa olsun zengin ya da fakir herkes kendine bu anlamda belli bir amaç edinmeye çalışır.Yalnızca hayatta kalmak için yaşayanlarınsa yalnızca günlük planları vardır çoğu zaman.Geleceğe dair çok fazla adım atmazlar.Farklı bir adım atmaktan,olan konumlarını da kaybedecekleri düşüncesiyle her zaman geri dururlar ama bilmeleri gereken en önemli şey asıl o adımı atmazlarsa hallerinin bugünlerinden daha kötü olacağıdır.Bu adımı atamadıkları için birileri bu temiz insanları hep kullanır ve onlar üzerinden çok para kazanırlar.Eskiden de böyleydi ve halen dünyanın hemen hemen her yerinde böyle kurulmuş düzenler işlemeye devam ediyor.Bu sistemlere karşı olarak bir şey yapılmalı.Farklı bir çözüm bulunmalı artık..
Yine de limanda halen birileri ümidini kaybetmiş değil.Rahip,öldürülen Joey Doyle'un kız kardeşi Edie Doyle ve olduğu safı sorgulayan,geleceği hakkında artık bir karar verebilmek için gerçeklerle yaşamak isteyen Terry Malloy.Ona hayatı boyunca hep 'Serseri' dendi.Oysaki elinde çok güçlü tercihleri olmasına rağmen kendi hayatını belki de en iyi şekilde sürdürebileceği tercihleri olmasına rağmen o bu yaşam tarzına 'itildi'.Küçük yerlerde böyle şeyler sıklıkla olabiliyor.Ama her şey insanın beyninde başlar.Nerede olursak,ne yapıyorsak yapalım her zaman fikirler birçok şeyi değiştirebilir.Karanlığa,sonsuz bir ışık olabilir..
Sinemada gerçekçilik düşüncesinin her saniyesiyle yansıtılmış hali.Her sahnesiyle yaşanmış olaylardan gizli çekim yapılıyormuş gibi.İçten,gerçek performanslar.Her saniyesinde fışkıran bir toplumun,oluşabilecek tüm sınıflarından insan portreleri.Bunların tümünün birleşimindeyse ortaya çıkan ve günümüz toplumlarında fazlaca alıştığımız o 'uyumsuzlukların uyumu'.Ne yazık ki bu yanlış çark görülmeye o kadar alışıldı ki uyumsuzluğun uyumu doğru bir tabir olacaktır diye düşünüyorum..
Elia Kazan'ın beyazperdeye sunmuş olduğu bir armağan bu film.Her yönüyle gerçek ve hayatın ta kendisi.Finaliyle de beni çok daha fazla etkiledi.Böylece gerçeklik,çok çok anlamlı şekilde taçlandı.Performanslara zaten söyleyecek çok fazla söz yok.Takdirlik oyunculuk hepsi.Marlon Brando'yu daha önce belli yönlerden benzer bir karakteri canlandırdığı,İhtiras Tramvayı filminde de böyle bir rolle izlemiştim.Bu iki filmde canlandırdığı karakterler bana göre,izlediğim bu yılların filmlerini de düşünürsem,dönemi açısından ezberbozan roller.İkisi de çok kaliteli ve unutulmayacak performanslar..Mutlaka izlenmeli diyebileceğim bir film.Usta yönetmen,usta isimler ve sonucunda harika bir klasik..Filme puanım. Zamanına göre değerlendireceksem 9.5, günümüze göre değerlendireceksem 8.5 puanı hak eden bir film.izleyin izlettirin
Merak ettiğim filmlerden biriydi,yıllar önce kızgın boğayı izlemiştim,o filmde bu filme bayağı göndermeler vardı.Robert De Niro ve Joe Pesci ikilisi,vardı.Bu filmde Marlon Brando ve kardeşi,kapitalizm eleştirisi olsada,kardeşlik ve vicdan kavramlarının sorgulandığı film..
bu filmde olanlar zamanında türk toplumunda da olsaydı şimdi çok daha refah ve adaletli bir hayat süreceğimize inanıyorum.10/9 bazen gerçekler bile eğlencelidir:D
insan sınıflandırmasını çok iyi yansıtan bir başyapıt.taksi sahnesindeki oyunculuk çok harika.branda gene oynamış ve adam çok karizma :D.sonu ise ayrı bir hadise :D
Vahşi kapitalizmi bu kadar iyi anlatan bir film daha,yurttaş kane gibi,olacağını düşünmüyorum.Ayrıca marlon brando gibi bir dev oyuncunun oynaması da bir ayrıcalık bu filmde.
fena bir film deil ama biraz fazlamı abartıldı ne marlon brando deilde başka birisi oynasa bukadar ilgi çekmezdi heralde... beni en fazla etkileyen final sahnesi oldu sıradan ama etkileyici...
Türk asıllı yönetmenin belki de en bilinen filmi. Elia Kazan bu filmde bir dönem mahkemede yargılanırken kendi arkadaşlarını satmanın ne kadar legal ve doğal bir süreç olduğunu rıhtım işçileri üzerinden anlatmaya çalışmış. Siyasi temelinin yanında bazı replikleriyle güzel bir film olsa da ben fazla abartıldığını düşünüyorum. Final sahnesi gerçekten orjinaldi. Benden 7/10
Şunu söylemeliyim ki Brando bir sinema efsanesidir. sinemayla pek fazla ilgilenmeyen kişilerin yeni filmlerle kıyaslama yapması oldukça üzücü ve cahilcedir. Burda ki arkadaşları tebrik ederim. Gerçekten bir sinema filmi izledikleri için. Gerçek sinema ve sanat budur bence.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.