En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.068 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
26 Eylül 2024 tarihinde eklendi
Senaryosunu da kaleme alan Onur Ünlü'nün yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Güneşin Oğlu"; gizemini uzunca bir süre koruyan, fantastik bir komedi olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçe ile...
Henüz sınırsız sayıdaki sığınmacının işgaline tabi tutulmadığı gibi...
Fikirtepe örneğinde olduğu şekilde...
Kentsel dönüşüm maskaralığı adı altında...
Güzelim kentin siluetinin
Hava kirliliğini bertaraf eden rüzgarların önündeki...
Dikey bir set halini alan rant ucubesine de dönüştürülemediği...
Anılarımızdaki İstanbul'da çekildiği, her halinden belli olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Fikri Şemsigil (Köksal Engür), 58 yaşındaki emekli bir edebiyat öğretmenidir...
Ve...
Yaşlanmanın kendisine öğrettiği yegane şeyin de...
Dünyanın mucizelerle dolu bir yer olduğunu iddia etmesidir...
***
Ki...
Aynı Fikri'ye göre...
Özellikle de yaşlanan insanlar...
Hayat boyu yaşadıkları hayal kırıklıkları nedeniyle...
Kendilerine sunulacak...
Bu türden son bir fırsata...
Tamamen açıktırlar da zaten...
***
O yüzden de...
Aynen maçın son saniyesindeki...
Önlerine düşen volelik bir orta veya kullanılacak bir temdit penaltısı gibi...
Bir sabah uyandığında...
Her şey tamamen değişmiş...
***
Üstelik...
Kendisi yirmi beş yaşındayken...
Sabah yanında uyandığı da kırk yıllık karısı Saadet Şemsigil (Hümeyra) değil...
Karşı apartmandaki fıstıktır...
Diye düşünmekten de kendini alamamaktadır...
***
Her ne kadar...
Elli sekiz yıldır sabahları...
Hep aynı gün ve güneşe karşı uyanmış olsa da...
***
Neyse...
Yine bilindik bir rutinle...
Üzerini giyinip dışarıya çıkan Fikri'nin gözüne...
Gazetesini açıp da...
Geçip parktaki banklardan birine oturduğunda...
Bugüne kadar tarihte bilinen en büyük güneş tutulmasının...
O gün gerçekleşeceği...
Ve Türkiye'den de çıplak gözle 2 dakika süreyle izlenebileceği haberi ilişirken...
***
Prof. Dr. Nevzad Trabzon'un (Levent Öktem) bu habere ilişkin...
"Dünya büyük bir değişimin eşiğinde... 'Özel ruhlar' her şeye hazır olsun..."
Biçimindeki yorumu da dikkatinden kaçmaz...
***
Derken...
Sabah koşusundaki komşularından...
Ünlü şair Alper Canan (Haluk Bilginer) çıkıp...
Kısaca laflayacağı Fikri'nin yanına gelirken...
Fikri'de...
Güneş tutulmasını teleskopla izlemeye hazırlanan Ahmet (Ahmet Kural) adındaki delikanlının düşüp bayıldığını fark eder...
"Dikize mi yatacaksın Fikri amca?" diye sorduğu teleskobunu alıp...
Kendi dairesine çıkarak beklendiğinin aksine...
Güneş yerine karşı apartmandaki Şule (Özgü Namal) isimli fıstığın balkonuna doğru ayarlar...
***
Ardından da...
Dayanamaz ve güneş tutulmasını seyretmeye başladığında da...
Bizim elli sekiz yaşındaki Fikri'nin bedeni...
Aniden gerçekleşecek bir mucizenin neticesinde...
Şule'nin Bahçeşehir Üniversitesi'nden arkadaşı...
Genç Ahmet'in bedenine dönüşürken...
***
Fikri'nin...
Karısı Cahide'yi (Görkem Yeltan) öldürmesi için kendisinden hamile kalan sevgilisi Şule ile beraber...
Kiralık katil Kurban Murat'ı (Bülent Emin Yarar) tutacak olan Alper Canan...
Ve birbirinden farklı öteki karakterler halini alması da...
Çok sürmeyecektir...
Dakika 19...
***
Olan bitenin sırrının, sadece Prof. Dr. Nevzad Trabzon tarafından bilindiği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; müzikleriyle kulakların pasını silmesinin yanı sıra ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Onur Ünlü'den kalite akan bir iş. Adam bu işi biliyor. Filmde Serkan Keskin çok iyi oynamş. Onur Ünlü Türkiye'de yapılmamış işler yapıyor ve bu çok hoşuma gifiyor. Bugün Aslında Dündü filmini anımsatan farklı ve güzel bir film. Espiriler çok iyi hazırlanmış, özellikle de son sahnedeki espiri. Haluk Bilginer çok iyiydi. Adamın zaten neredeyse bütün filmleri çok iyiydi, tabi Azizler dışında. Filmde çok güleceğinize eminim. Bu filmi tavsiye ediyorum, izlemediyseniz canınız sağ olsun.
spoiler: Serkan keskin ve Köksal Engür iyi oyuncu o yıllarda da ve bülent emin yarar da. Ordaki bir oyuncu ise kadına şiddet uygulamış birisi. O yüzden onu görmek hoşuma gitmedi ve başka bir filmde hayvan öldürmüş biri olan haluk bilginer i.
Onun dışında konusu farklı ve güzel. Akıp gitti.
Burak ın bedenine girdikten sonra keşke gidip katili öldürmeye çalışsaydı ilk başta. Onu niye yapmadı anlamadım.
Ahmet kaya dan şarkıya atıf da güzeldi :) başım belada, nerden baksan ahmakça filan :) dakika 49 filan.
Güneş in sadece erkek evlatları var. Bu hoş değil. Cinsiyetçi olduğunu düşünüyorum bunun. Belki tarihsel süreçte de böyle diye öyle ele aldılar bu filmde. Onu bilmiyorum, yine de o ritüeli reddedebilirlerdi eğer öyle bir şeyse.
Onun dışında haluk bilginer ve özgü namal ın yanyana olduğu sahne sonlardaki, polis 2006 filmindekiyle aynı hemen hemen. Orda da "seni seviyorum" de diyor ve orda da "listeden adın yazılmış" vs muhabbetlerine giriyor. Hoş bir şey olmuş. Burdan bakabilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=2i7Id3J6gSE
Saat 1.14.40 ve 1.25.58 larda çalan şarkı, vladimir cosma 'nin müziğine benzettim, sarı mercedes filmindeki: https://www.youtube.com/watch?v=3kL2y1tg2ZM ama teyit edemedim. Bilgisi olan var mı? En sonda gösterilen şarkı listesi arasında yok.
En sonda haluk kendini vurunca özgü hemen kaçtı hiç bakmadan.
En sonda filmin atıf yapıldığı metin demirhan da 2007 de trafik kazasında ölmüş. Beğenilen bir karikatürist kendisi.
Sadece profesör ve fikri nin durumunu gördük. Diğer güneşin çocuklarına noldu acaba, imam filan? Ve o ölen burak filan öldü mü yoksa zaman geriye çevrildiğinden yaşıyorlar mı?
çok tatlı film. falsosu: düşük bütçeyle çekilmiş olmasından dolayı prodüksiyondaki karadüzenlik. onun dışında senaryo güzel. filmin bazı sahneleri çok güzel (alper cananın şiir okuduğu sahne, profesör ve fikri beyin bir araya geldiği bölüm, final sahnesi). fakat genel olarak filmin üzerinde düşündüğümde bir şeyler eksik diyorum. bu nedenle 3.5 puan verdim.
Eğer kurgusunu başarabilse ve sahneler ve diyaloglar arası geçişi sağlayabilse idi çok değerli bir film olabilirdi gözümde, ama maalesef olmadı. Ve de diğerlerinin aksine ben Haluk Bilginer'i bu filmde başarılı değil aksine sönük buldum; bir tek tebeşiri fırlatma sahnesi hoşuma gitti. Beni asıl güldüren Fikri karakterinin diyalogları ve ruh hali oldu.
Kötü bir film değil, bence potansiyeli harcanmış bir film olmuş.
Onur Ünlü bu filmle tanınmaya başlıyor. İyi kide başlıyor. Çok güzel eğlenceli bir film. Eleştirilecek tek nokta belkide sonucun tam bağlanamaması 8/10
senaryo kendi iç mantığı çerçevesinde tutarlı olsa da taşıdığı çelişkiler itibariyle tutarsız oyunculuklar, film süresince müzikler ve diyaloglar açısından keyifli 7/10
Film çok hoşuma gitmişti. Baya da gülmüştüm. Haluk Bilginer dışında, Köksal Emgür, Hümeyra ve Bülent Emin Yarar ın performansları da çok sağlamdı. Özgü Namal, ilk defa çekici geldi gözüme...
Dikkat ettim: Onur Ünlü filmlerinde Haluk Bilgineri oynatmış ve herkez şöyle diyor; Haluk Bilginer için izlenir ben bu filmi izlemedim polis filmini izledim ve boş buldum, O zaman saçma bi film çekelim Haluk abiyi oynatalım. Onun için izleyin...
Filme yaklaşmak istiyorsunuz , film sizi itiveriyor. Birkaç şarkı ve oyunculuk için 97 dk izlenir sonra alelacele unutulur. 8 günde film çekerseniz böyle olur..
ya böyle güzel yaratıcı bir filme nasıl basit saçma fiyasko denir ya komedi filmlleri yapılır gülmezsiniz yaratıcı gelmeyebilir anlarım yada aksiyon yapılır taklit dersiniz sürükleyici değildi dersiniz ama böyle farklı ve sıradışı senaryo ya nasıl kötü denilebilir anlayamıyorum böyle yazanlar ya ufak çocuklar yada filmleri sadece erotik şiddet olarak nitelendiren kişlerdir heralde yeni türk filmleri içinde bir tane örnek verebilirmsiniz bana böyle sıradışı senaryolu bir film...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.