SİNEMA TARİHİNDE BİR KİLOMETRE TAŞI
Solaris (1972) İnsanlık kurtuluşunu utancında bulacak(!) Zamanın her an geçip giden bir anının geçici olmayan bir gerçekliği bulunduğuna göre, ‘geçmiş’ ne demek oluyor ki? Başka dünyalara ihtiyacımız yok.. Bir ‘ayna’ya ihtiyacımız var!Gerçeğe doğru yürüyüşündeki insan, bilgiyle mahkum edildi.. Geri kalanın bir önemi yok.. Kozmik duyularımızı kaybettik.. Antik çağlarda yaşayanlar o duyguyu mükemmel anlıyordu.. Neden veya amacı ne diye hiç sormadı onlar.. İnsan mutluyken hayatın anlamı ve diğer ebedi meselelerle nadiren ilgilenir.. Bu soruları insan bir ayağı çukurdayken sormalı.. İyi ama ne zaman öleceğimizi bilemeyiz. Bu yüzden telaş içindeyiz.. Acele etme.. En mutlu insanlar bu lanetli sorularla ilgilenmeyenlerdir.. Sorularımız bilme arzumuzdan kaynaklanıyor.. Buna rağmen en yalın insan gerçekliğinin korunması gizemi gerektiriyor.. Mutluluğun, ölümün ve hayatın gizemleri.. Aşksız bir insan, insan değildir(!) Hayatın anlamı? İnsan mutluyken hayatın anlamı, sonsuzluk hakkındaki diğer nadiren ilgilenir.. İnsan bu soruları hayatının sonunda sormalı.. Ecelimiz ne zaman bilmiyoruz, bu yüzden de acele ediyoruz.. En mutlu insanlar, bu lanetli sorularla canını hiç sıkmayanlar.. Biz hayatı, onu anlamlandırmak için sorguluyoruz.. Hala basit insani doğruları korumak için gizeme ihtiyaç duyuyoruz.. Mutluluğun, ölümün, aşkın gizemi.. Bunu düşünmek eceli bilmek gibi bir şey.. Zamanını bilmek bizi ölümsüz yapmaz.. Acı çekmek hayatı gri ve güvenilmez gösterir.. Bilim mi? Boş laf.. İçinde bulunduğumuz durumda, sıradanlık ve deha aynı derecede yararsız.. Evreni fethetmekle ilgilenmiyoruz.. Dünyayı evrenin sınırlarına kadar genişletmek istiyoruz.. Öbür dünyalarla ne yapacağımızı bilmiyoruz.. Başka dünyalara ihtiyacımız yok.. Bir aynaya ihtiyacımız var.. Bağlantı için çabalıyoruz, ama onu asla bulamayacağız.. Korktuğu ve ihtiyaç duymadığı bir amaç uğruna gayret sarf eden o ahmakça insanlık durumundayız.. İnsanın insana ihtiyacı var(!) Yönetmenliğini Andrey Tarkovskiy üstlenirken oyuncu kadrosunda Donatas Banionis, Natalya Bondarchuk, Jüri Järvet, Vladislav Dvorzhetskiy ve Nikolay Grinko gibi isimleri izleyeceksiniz.. Film Bilimkurgu-Dram-Gizem-Psikolojik türlerini barındırıyor.. Konusuna gelecek olursak, Psikolog Kelvin, inanılmaz olayların yaşandığı Solaris gezegenindeki uzay üssüne gezegeni araştırmak ne olup bittiğini öğrenmek üzere gönderilir.. Solaris ile hiçbir insan iletişim kuramaz ama gezegen insanlar ile iletişime geçer.. Onların geçmişte yaşadığı hatıralarını canlandırır ve karşısına çıkarır.. Kelvin den ayrı iki çalışan bu yaşananlar karşısında psikolojik olarak çökmüşlerdir.. Neyin gerçek neyin hayal olduğunu kestirmek imkansız hale gelmiştir.. Solaris Kelvin ile iletişime geçer.. Yıllar önce ölen karısı Hari’yi şekillendirir ve canlı bir şekilde karşısına çıkarır.. Usta yönetmen Andrei Tarkovsky nin, Stalker, İvan’ın Çocukluğu, Kurban, Ayna, Andrey Rublyov ve Nostalji filmlerinden sonra izlediğim yedinci filmi Solaris.. Sonunda Andrei Tarkovsky film kuşağını bitirdim.. Sıralama yapmam gerekirse ilk sırada kesinlikle Solaris yer alır, devamı ise Kurban, Nostalji, Stalker, Ayna, İvan’ın Çocukluğu ve Andrey Rublyov.. Yönetmenin filmleri herkese hitap etmese de beni etkilemeyi ve favori yönetmenlerim arasına girmeyi başardı.. Solaris, Stanislaw Lem romanından beyazperdeye uyarlanmıştır.. Ben kimim, nereden geldim, burada neden bulunuyorum gibi var oluşu sorgulayan seyircinin aklını zorlayan bir film sizlerle.. Yaratılan atmosferi bakımından bilimkurgu filmi izleyeceksiniz ama Andrei Tarkovsky için dekorlar sadece araç asıl ilgilendiği her zaman olduğu gibi insan doğası.. Amerikan filmlerinde olan korkunç uzaylılar olmadan da bilim kurgu türünde film çekileceğinin kanıtı olan bir film.. Tarkovskinin gerçeklik algısının ayarlarıyla oynadığı bir film.. GERÇEK GÖZLE GÖRÜLEN BİR ŞEYDİR AMA BELKİ DE GÖRÜLDÜĞÜ DÜŞÜNÜLEN.. Solaris çoğu seyirciye göre 1968 yapımı Stanley Kubrick imzalı 2001: Uzay Macerası filmine cevap olarak verildiği düşünülse de bence hiçbir şekilde alakası yoktur.. Hatta en sevdiğim üç yönetmenden biri olan Stanley Kubrick en sevdiği on filminden biri de Solaris olduğunu söylemekte fayda var.. 2001: Uzay Macerası filminde yaşadığım uzaydaymışım hissini bu filmde de yoğun bir şekilde hissedip yaşadım.. 2001: Uzay Macerası uzun zaman önce izleyip yorumumda da uzaya fırlatılmaya hazır insan diye bir başlık atığımı hatırlıyorum bu film içinde başlık geçerli diyebilirim.. Son zamanlarda izlediğim en iyi ve etkileyici film özellikle finali ile birkaç dakika boş boş ekrana bakacaksınız.. O kadar sarsıcı bir finale sahip.. Her filmi olduğu gibi tartışmaya açık tam olarak ne oldu sorusuna herkes farklı bir cevap verebilir yönetmenin sinema anlayışı tarzı budur genelde ağır işleyen bir senaryo o yüzden sıkılabilirsiniz bunun için özenle seçilmiş repliklere kendinizi bırakın derim sonucunda film bir çırpıda biter her filmi için geçerli bu söylediklerim.. Filmin çekildiği yılı göz önüne alırsak, izleyicileri hayrete düşürecek sahnelerin olduğunu belirtmek gerek.. Ayrıca filmin, hayal, gerçek rüya gibi kavramların arasında sıkışması izleyicinin merakını sonuna kadar sürdürmesini sağlıyor.. Felsefeyle bilim kurgunun uyumu ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.. Filmlerinde her zaman ilginç konuları ve farklı hikayeleri işleyiş tarzı ile kendine özgü bir biçimde ele alması yönetmen Andrei Tarkovsky'nin kişilik yapısını da ifade ediyor.. Filmi açıklamak isterdim ama spoiler vermek istemiyorum ve vermekten her zaman uzak durmuşumdur.. Yönetmen Soderbergh’in 2002 yılındaki Solaris uyarlaması pek tutulmamış eleştirmenlerden olumsuz yönde tepkiler almıştır tekrar çekilen filmi izlemedim ve izlemeyi de düşünmüyorum bu 2001:Uzay Macerasını tekrar çekmek gibi gereksiz bir şey.. Filmin İmdb Puanı: 8.0 bence daha fazlasını hak ediyor.. Andrei Tarkovsky hayranlarına ve gerçeği sorgulamaktan hiçbir zaman kaçmayan seyircilere şiddetle tavsiye eder izledikten sonra filmin üzerine düşünmenizi isterim zaten izledikten sonra baya kafa yoracaksınız..