Vizyondayken yarıda bırakıp çıkmak zorunda kaldığım filmi yorumlamak ancak 7 yıl sonra gerçekleşebildi. Neredeyse tüm crew'u izleme fırsatı bulduğumuz Saw 5'ın çıkarımı ''bireyselcilik yerine toplulukçuluk tercih edilmelidir'' olmalı.
Jigsaw ölmüş olsa da bir türlü Saw filmlerinden kopartılmıyor. Seriye yeni bir soluk getirmek için bayrağı devralan Hoffman'ın Jigsaw gibi ''iyi'' bir kötü adam olması mümkün değil. Jigsaw'un bir katil olmadığı cümlesini tüm Saw filmlerinde sayısız kere duyuyoruz ancak Hoffman tıpkı Amanda gibi yakaladığı insanların tercih yapmasına fırsat vermeyip tüm tercihleri onlar adına kendisi yapıyor. Serinin son filmlerinde gerçekleşen bu durum yüzünden Saw daha çok ''kim daha güzel öldü?'' ya da ''kimin oyunu en vahşi olanıydı?'' türü bir seriye dönüştü. İlk 5 film içinde en kötü senaryoya sahip olan Saw 5'da Strahm-Hoffman hikayesi filmi ayakta tutan en önemli etkendi. Diğer 5 kişinin diyalogları da, aralarındaki bağlantı da seyirci için bir türlü önem teşkil edemedi. Başrollerin dışındaki grubun ölüp ölmeyecekleri merak eden izleyici sayısı tüm dünyada bir elin parmaklarını geçmez.
Kötü bir se7en ile kötü bir Cube'un miksajıyla oluşmuş orta şekerli bir korku filmi.
Bir film amacından sapar da bu kadar mı sapar? Ne bu işkence? Filmdeki insanlardan çok izleyenlere işkence ediliyor. Adamların derilerini soyup bir yerlerini kesmekten başka bir şey yapılmıyor filmde. Buna korkunç denmez, iğrençlik denir. Polisiye, gerilim filmi olan ilk Testere ile bu devam filmleri arasında çok fazla fark var. Para kazanmak için kan fışkırtıp milleti doğramaya gerek yok.
Tam bir işkence pornosu yani bu filmi izlemekten ne zevk alıyorlar anlamıyorum bir kişinin yani herhangi bir kişinin bir grup insanı iğrenç şekilde katletmesinin nesi izlenebilirki bu film tam bir fiyasko ilk 4 filmi gibi yani böyle senaryolara yapımcıların dönüp bakmaması lazım yani insanlar birilerinin ölmesini seviyoruz neyse ama bu şekilde de olmaz ki yani çok saçma daha özgün bir şey bulmaları lazım onun derisini yüzüyor şunun kafasını kopartıyor hadi bakalım al sana film yani filmlerin iyice çivisi çıktı artık senaristler özgün senaryolar bulmalı bu nedir ki böyle yani bu rezilliği anlatmaya kelimeler yetmez kısacası berbat bir film izlemeye ve yapımcılarına para kazandırmaya deymez
Seriyi James Wan'dan devir alan ve çektiği üç filmle rüştünü ispatlayıp açık kalan yada anlaşılmayan bir çok şeyi getirdiği mantıklı açıklamaları zekice ölümleri ve başarılı kurgulaıyla seriyi efsaneleştiren Darren Lynn Bousmanın ayrıldığı yerine serinin yapımcılarından David Hacklinin yönetmen koltuğuna oturduğu sanki arada kalan bir bölüm havası olan seriye hiçbir yenilik getirmeyen bazı ayrıntıları gün ışığına kavuşturan sıradan bir bölümdü.
Testere'nin dvd formatlı olarak çıkan serisini dün izleme fırsatım oldu. Aslında sürekli ertelediğim filmlerden biriydi. Bedensel ve bireysel şiddet filmleri itici gelmiştir. Lakin serinin 2. filmiyle beraber kurgudaki başarı beni serinin tamamına bağladı. Seride 2 ve 3. filmler son derece iyi. D. L. Bousman'ın performansının diğer yönetmenlerden iyi bulduğumu söylemek isterim. Böylesi bir kurgunun senaristliğini yapmak ve bireysel olarak böylesi bir şiddet kurgulamak ve bu kurguyu serinin 6 filmine bağlamak her yiğidin harcı değil. Tüm filmler benden 8 puan. Lakin 3. film 9 puanı hak ediyor.
Daha çok dördüncü bölümle bağlantılı.Ama öncülünden biraz geri kalıyor.Bunun dışında değişen pek bir şey yok.Kanaatimce serinin en iyileri şu ana kadar birinci ve üçüncü bölümler.Kalite anlamındaki bu düşüş devam ederse sadık hayranları bağlılıklarını ne kadar devam ettirecekler orası da bir soru işareti.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.