Film kritiğine geçmeden önce şunu tespit etmek lazım. Neredeyse toplama kamplarıyla ilgili filmlerin tamamında (Schindler'in Listesi, Piyanist vs.) orada yaşanan vahşetin yanında insanı rahatsız eden bir durum daha var : "Hayatta kalmak için her şey mübah mıdır? sorusu" hemen yanıbaşınızda sevdikleriniz, aileniz, tanıdıklarınız, insanlarınız ölürken/öldürülürken ve siz bunların tam ortasındayken 'görmezden' gelerek yaşamak anlamlı mı? Şunu demek istemiyorum elbette ;insanlar örgütlensin, taşlarla yumruklarıyla askerlere saldırsın gibi bir şey değil demek istediğim... ama madem yapacak bir şey yok biz kendimize bakalım da olmasın en azından!!
Filme dönecek olursak, filmi beğenmemek çok zor. Oyunculuklar, kostümler mükemmele yakın.
Zaten aldığı ödüllede ne kadar iddalı olduğunu kanıtlamış bir film. Dönemin atmosferi, atmosferin kişiler üzerindeki etkisi (gerek alman gerekse de yahudiler üzerindeki) çok net yansıtılmış. Özellikle başrol oyuncusunun/Kalpazanın(Salomon Sorowitsch) alman konutanın evine gittiği ve karısıyla olan konuşmasının geçtiği sahneye dikkat çekmek isterim. Bu sahne "nazizmin" sadece alman askerleriyle sınırlı olmadığını topyekün bir toplumdan beslendiğine açık bir gönderme....8/10