Ortalama puan
4,1
693 Puanlama
Yazı Tura hakkında görüşlerin ?
5,0
1 Aralık 2010 tarihinde eklendi
Sert ve gerçekci bir dram...
5,0
6 Ekim 2008 tarihinde eklendi
çok rahatlıkla söylüyorum izlediğim en iyi türk filmlerinden biri.düşünüyorum düşünüyorum ama herhangi bir eksik bulamıyorum filmle ilgili.hikayeler çok çarpıcı,iç karartıcı ve dramatik.uğur yücel müthiş bir iş yaparak bu kaliteli ve özgün hikayelerin arasına gülmenizi sağlayan sahneler de yerleştirivermiş.izlememek için hiç sebep yok,türk sinemasının kaliteli ve başarılı örneklerinden diye düşünüyorum.(oyuncular ve çekimlerle ilgili olumsuz eleştirilere de katılmıyorum,zira filmin bu derece etkileyici olmasındaki başlıca nedenlerden biri de bu baştan savma görünen çekimleri,eğer bir filmde aklınıza şu rolü şu kişi daha iyi yapardı gelmiyorsa o filmdeki oyuncular iyidir,benim aklıma bu soru gelmedi.)
4,5
17 Kasım 2004 tarihinde eklendi
Film çok güzel süper yapmışlar uğur yücel.i tebrik ediyorum herkes izlemeli çok etkilendim ayrıca gora.gibi filmlere ihtiyacımız yok böyle filmler yapsınlar süpeerr olmuş
4,0
10 Kasım 2014 tarihinde eklendi
unutamayacağınız hayallerle hayal kırıklıklarıyla iç içe muhteşem bir film 8/10
3,5
25 Ağustos 2007 tarihinde eklendi
Çok iyi oyunculuklarla bezenmiş iyi bir kompozisyon.Filmin en büyük eksikliği ise konuları biraz orasından biraz şurasından işlemesi.İzleyicinin tadını damağında bırakan bir yapım olmuş.Herşeye rağmen günümüz Türk sinemasının vasat üzeri filmlerinden olduğu rahatlıkla söylenebilir.10/7
3,0
29 Ağustos 2006 tarihinde eklendi
Türk Sinemasının yükselmesine en azından kendimce katkıda bulunabilmek adına Türk filmlerine aksatmadan gitmeye çalışan biriyim. O sinemaya verdiğim parayı hak eden filmlerde var vermeyenlerde. Ama ben yinede Türk Sinemasının yücelebilmesi adına üzerime düşeni yapıcam. Yazı Tura’da sinemada izlediğim ama açıkçası beni çok tatmin etmeyen filmlerden bir tanesi. Film 'Film' sözcüğüne uymayan ne varsa yapmış bence. Film olmaktan çıkmış sonuçta. Yazı Tura belgesel ile reality show arası birşey olmuş. Hani bazı reality showlarda canlandırmalar olurya, tam olarak öyle birşey olmuş. Değişik ve orjinal şeyler yapma iddiasıyla başarısız ya da en azından yönetmenin ve oyuncuların hatırına başarılı olmayan diyelim bir iş çıkmış ortaya.
2,5
25 Eylül 2011 tarihinde eklendi
Farklı bir film sinemamız adına sevindirici ama ben fazla beğenmedim.kısacası yetmez ama evet..
5,0
2 Ocak 2017 tarihinde eklendi
KENAN İMİRZALIOĞLU VE OLGUN ŞİMŞEK' TEN 4 X 4 LÜK OYUNCULUKLAR AYAKTA ALKIŞLANIR

1999 yılının Nevşehir toprakları ve İstanbul’un yeraltı sofrasında yaşayan canlılarının hikâyesidir bu film. 41. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde; En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Film ödüllerini kazanmıştır. Evet, Yazı-Tura’dan (2004) bahsetmek biraz geçmişe dönmek olacak fakat toplumsal yaralara parmak basan kült filmlerimizi tekrar tekrar hatırlatmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Hele ki ülkemizin içinde bulunduğu bu zorlu günlerde yapabileceğimiz tüm içsel değerlendirmeler; yüzeysel ve dogmatik görülerden az da olsa bizleri uzak tutarak, kalbimize aydınlık getirecektir. Yazımıza dalmadan, tüm insancıl tezleri gözden geçirerek, Şeyh Edebâli’nin düsturunu hatırlayalım: “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!”

Film; dönem iç politikaları sonucu karşılıklı alevlenen Kürt Meselesi paralelinde, mağdur edilmiş insanların hayatları üzerinden ilerleyen bir hikâye üzerine kurulu. Aynı zamanda ötekileştirilen tüm topluluk ve fikirlerin yansımalarını da açıkça görebileceğimiz kült bir eser. Yıldırım Türker’in; “Yazı Tura’da; hayatın çoktan yenik düşmüş olduğu bir dünya tasvirini çizen görüntülerin kirliliği, seyirciye yoğun bir huzursuzluk armağan ediyor. “ dediği isabetli betimlemesi gibi, bulanık bir görüntü yumağı eşliğinde ve bir taşra otobüsünün görüş açısında kamaşarak açıyoruz gözlerimizi.

Karlı bir yolda ilerleyen askeri aracın görüntüsü, az sonra gerçekleşecek çatışma sahnesiyle mevziisine giriyor. Şeytan Rıdvan (Olgun Şimşek) ile Hayalet Cevher‘in (Kenan İmirzalıoğlu) hayatlarının tamamen değişeceği o âna doğru yaklaştığımız sahnede, kamyondan aşağıya PKK ile çatışmak için inen ikilinin, öldürdükleri kişilerin aralarında gezdikleri sırada, bir kadın bedenine rastlamaları ile hikâyenin artık marşına basıyoruz. Bu beden; Rıdvan’ın çok önceden âşık olduğu, ailesinin Nevşehir’den Güneydoğu’ya göçmesi ile yolların ayırdığı kişiden başkası değildir. Kadının, ailesinin yaşadığı birçok hadisenin akabinde dağa çıkması, ne hazindir ki, zamanında âşık olduğu Türk’ün elinden vurulmasına uzanacak bir hikâyenin çıkmazına varacaktır. Rıdvan bu olayın anlık travmasında, bilinci kapalı bir halde mayınlı araziye atar kendini. Bu durumu farkeden Cevher’in onu durdurmaya yeltenmesi, Rıdvan’ın ölmesini engelleyecektir. Fakat bu kurtarış, Cevher’in bir kulağı ve de futbolcu olmaya çalışan Şeytan Rıdvan’ın bir bacağını kaybetmesine engel olamayacaktır. Geride, öldürülmüş bir Kürt kadını, bedenen ve manen ise kaybolacak bir Türk erkeği vardır. Kürt halkı ölmüş, Türk halkı ise yaralanmıştır.

Güneydoğu’da yaşadıkları bu hadiseden sonra malulen gazi olarak erken terhislerini alan ve memleketlerine dönen Rıdvan ve Cevher için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Rıdvan’ın askere gitmeden önce evlenmek için sözleştiği kız, en yakın arkadaşı ile askerdeyken işleri pişirecek, kızın babasının da bacağı olmayan bir gaziye verecek bir kızı olmayacağından, kendisini intihara sürükleyecek olaylar; bir silsile şeklinde arka arkaya gelecektir. Bir gecenin karanlığında, meyhane çıkışı ettiği bir sokak kavgasından sonra, silahını şakağına dayayarak intihar edecek Rıdvan, hayatına son verecektir. Geride, Rıdvan’ın kalbi yaralı annesi, taşraya sıkışmış, şükretmeyi unutmuş, eksik hayatlar sürüsü içinde kalmış birçok yan hikâye elimizde kalacaktır. Kazanan sadece, “Vatan sağolsun!” edebiyatıdır. Bu savaşın oyuncakları, kimsenin umurunda olmayacaktır.

Cevher’i ise başka trajediler beklemektedir. Tarlabaşı’nın; travesti, göçmen, yankesici, uyuşturucu satıcısı, mafya ve ötekiler ile dolu sepetinde, kırık çok sayıda yumurtadan sadece birisidir Cevher. Ne kadar dürüst bir yaşam sürmeye çalışsa da, ızdırabın içine çektiği bu karanlık dünyada, umuda yaslanacak, ona ait çok az dal parçası vardır. Uzun süre emek verdiği ve borçla açtığı tren garındaki büfesi ise 17 Ağustos Depremi ile yıkılacaktır. Hem de sevgilisi ile sevişmenin en doruklarında iken, belki de hazzın gölgesine sığınmak isteyen bir ülkenin, keyfinin kaçmasına delâlet olduğu bir anda. Deprem sonrasında, yıllar önce 6 – 7 Eylül olayları nedeni ile Türkiye’den kaçan Rum göçmeni anneliği ile tanışacaktır. Kısa süre önce de arka fonda Yunanistan ile Kardak Krizi atlatılmıştır. Kürt sorununda kulağını bırakan Cevher’in ‘milliyetçi midesini’ bulandıran bir Yunan analığı ve kardeşi de olmuştur sonunda. Ama kardeş kardeştir işte. Sevgili de sevgili. Sen ona ne kadar Yunan, Kürt desen de, o senin bir parçandır. Bir başka kabulleniş gerekliliği ise, kardeşliğinin eşcinsel olmasıdır. Hayatında ilk kez gördüğü kardeşi Teoman’ın hazin öyküsü, babalığının tecavüzü sonrası iliklerine işlenmiştir. Dedik ya, herkes yaralıdır ve herkesin eksik kalan bir hayatı vardır bu filmde. Nitekim kardeşini korumak için girdiği kavgada öldürdüğü bir sokak magandası yüzünden, devletin tutsağına düşecek olan Cevher, toplumsal katmanın en dibindeki yerini sağlama alacaktır. “Gaziyim ben” demesi polisler için hiç bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü adalet vicdan muhasebesi yapmaksızın, iyi ile kötüyü değil; suçlu ile suçsuzu ayıran bir kurumdan ibarettir. Cevher ve Rıdvan bu hayata belki de en baştan teslim olmuşlardır. Tıpkı kendi sosyal katmanlarındaki çevreleri gibi.

Vatan her daim sağ olurken, vatanı oluşturan tüm canlılar, doğal ortamlarından uzakta bırakılarak yaralanmış ve ölüme itilmişlerdir. Kendi hayâlini kurduğumuz ülkelerin çok uzağında, kalemle yazılan bir hikâyede, silgi ile basitçe silinebilecek, eksik kalanlardan ibaretizdir belki de. Herkesin eksindiği ve yarım kalmışlığı, kendi hayatının teşhiridir. “Sinema sağolsun!”

“Ben İstanbul’lu Cevher. Hayalet Cevher. Hayatım makinalarla geçti. Trikotajda çalıştım, tornada çalıştım. Şimdi de elimizde ‘makina’ burada çalışıyoruz. Askerden dönünce çiçekçi dükkanı açıcam. Mis gibi kokacak hayat!”

“Göremeli Şeytan Rıdvan. Futbolcuyukh. Esasında Fenerbahçeli Şeytan Rıdvan var ya? Oaa benzetirler beni. Askerden sonra Denizlispor’a transfer olacam. Ondan sonra Fenerbahçe olur mu? Olur. Kısmet! Hayır yani bizim de kendimize göre hayallerimiz var!”
4,0
10 Ekim 2004 tarihinde eklendi
Ugur Yucel'i ilk uzun metrajli sinema filmini ceken bir yonetmen olarak tebrik etmek lazim, cunku Turk sinemasi'nda bu denli basarili bir filmle yonetmenlige baslayanlarin sayisi cok az. Ayrica beni son 10 yil icerisinde Turk sinemasinda giseye yonelik cekilen filmlerin neredeyse hemen hepsinin komedi turunde cekiliyor olmasi cok rahatsiz ediyordu, bu yuzden "Yazi Tura"yi ayri bir sevdigimi belirtmek isterim. Film o kadar gercek ki, karakterler, diyaloglar, mekanlar hersey cok gercek. Dijital cekilen filmin goruntuleri, kadrajlari da o gercekcilige ayri bir deger katiyor. Butun oyuncular dokturuyor, Olgun Simsek bastan sona inanilmaz, Imirzalioglu da bugune kadar dikkate alinmadiysa bu filmden sonra oyunculuguyla konusulacaktir herhalde (ozellikle filmin basinda karsimiza ciktigi ilk anlarda o kadar dogal ki, inanamadim). Senaryonun da cok fazla detaya girilmedikce basarili oldugunu hatirlatalim, ancak filmin Cevher'in hikayeleriyle baslamasini yeglerdim, yine de Yucel'in tercihine saygi duymak lazim. Insanin canini acitan, etkileyici bir film bu. Kesinlikle dogruymus, sinema salonundan ciktiginizda etkisinden kolay kolay kurtulamiyorsunuz...(8/10)
4,0
5 Ocak 2006 tarihinde eklendi
gittikçe kalitesini arttıran türk sinemasına değerini arttıracak bir fikm daha..çok doğal,içten ve etkileyici.yanlız ben kenan imirzalıoğlu yerine başka bir oyuncu olabilirdi.daha önceleri farklı rollerde karşılaştığımız imirzalıoğulunu bu filmde saçma sahnelerde görmek pek hoşuma gitemdei açıkçası..ama gerçekten kaliteli bir filmdi..
4,0
21 Mart 2012 tarihinde eklendi
Filmin beni etkilemesinin belkide en büyük tarafi inanilmaz derecede sadeligi ve dogalligi.O son sahnede Cevher'in polislere dedikleri adeta bogazimi dügümledi.Cevher yazi,Ridvan tura dedi ama kim derdi paranin dik düsecegini ve hiç hesapta olmayan olaylarin gelisip hayatlarinin mahvolacagini.
2,5
13 Eylül 2009 tarihinde eklendi
kamera çekimleri hiç iyi değil film bana basit geldi pek bi şe göremedim çok çooook daha iyi yapılabilirdi, işte bu yüzden pek bi reklamı da yapılmadı pek tanınmıyor film...
4,0
15 Eylül 2008 tarihinde eklendi
Süresinin kısa olması ve işlenişi açısından sizi sıkmayan, etkileyici sayılabilecekbir film.. Verilmek istenen mesajlar gerçekten iyi verilmiş izlemenizi tavsiye ederim...
4,0
20 Ağustos 2004 tarihinde eklendi
bence bu filmin en büyük artısı tabii kide senelerin tecrübesi uğur yüzel gibi dev oyuncu...her ne kadar onu yönetmen vede senarist olarak pekte izlememimş olsakda buradan bakıldığında bile filmin konusu dahi ilginç gibi geliyo....ayrıca sizler kadrro konusunsda ne düşünürsünüz bilmem ama bence kadroda gerçektende iyi oyuncular tarafından kurulu...ama ben burada ilk defa denk geldim bu filme..ayrıca gösterim tarihide ıoldukça yaklaşmış vede bence bu film için daha çok reklam yapılmalıydı ki bi gora filmine kafayı taktık millet olarak diğer filmler biraz gölgede kaldı...ama bu filminde tutacağını düşünüyorum bekleyelim vede görelim hayırlısı olsun..:))
3,5
18 Ekim 2009 tarihinde eklendi
Fazla prim yapamayan ilgi görmeyen bir film ama bence çok sağlam bir konusu var olgun şimşek çok iyi oynamış film daha sürükleyici olabilirdi daha iyi yapılabilirdi ama buda hiç fena değil izleyin derim güzel bir türk filmi diye düşünüyorum
Daha Fazlasını Göster