Mahmut Eyüp filmi için kullanýcý yorumlarý

Sanırım Miyazaki'nin filmlerine dair artık kanaatim oturdu. Yürüyen Şato'da hikayeyi yakalamakta zorlanmış ancak Mononoke ile açıkçası yargılarım pozitif tarafa kaymıştı. Çünkü Mononoke'nin hikayesi daha oturaklı ve en azından daha yakalanabilir cinstendi. Devamında Gökteki Kale ve Totoro gibi yapımları çok keyif almadan izledim. Bu iki filmdeki hikayeler de yakalanamayacak cinsten değildi. Dolayısıyla izlediğim ...
Devamını oku

Miyazaki'nin en eski yapımlarından birisi, doğal olarak dönemine göre de yorum yapmak lazım. Mononoke ve Yürüyen Şato izlemiş birisi olarak bu filmin diğerlerinden önce çekildiğini görece daha basit bir senaryoya sahip olmasından anlayabiliyorsunuz. Diğer iki filmde cidden karmaşıklaştırılmış bir senaryo durumu söz konusuyken bu filmde daha anlaşılır ve basit bir senaryo söz konusu. Ancak yine de zaman zaman kafa ...
Devamını oku

Görsel ve işitsel anlamda nam salmış bir yapımcının animelerinden bir diğeri ile karşı karşıyayız. Aslında yapılacak eleştiri/pozitif yargılar da doğal olarak öncekilerden çok farklı olmayacaktır. Miyazaki'nin animeleri bir yandan kesinlikle çocuklara yönelik değil gibi dururken bazen de bir o kadar senaryo anlamında yüzeysel durabiliyor. Hikayenin genelini anlamak için gerçekten yetişkin bir zihne sahip olmak ...
Devamını oku

Filmin bu denli sevilmesinin ana sebebini sunduğu görsel şölene ve masalsı dokusuna bağlıyorum. Bu konuda cidden çok başarılı bir filmle karşı karşıyayız. Görsel anlamda görebileceğiniz belki de en renkli, şatafatlı anime dünyasına yolculuk yapıyorsunuz. Müzikler de bence filmin dokusuna kesinlikle çok iyi ayak uydurmuş. Ancak görsel anlamda bu kadar başarılı olan bir animenin hikayesi şahsen beni tatmin etmedi. ...
Devamını oku

Sanırım filmin anlatmak istedikleri klişesine girmeme gerek yok. Yorumlarda herkes hali hazırda filmin bir alt metni olduğunu hatta bu metni de gözümüze gözümüze soktuklarını söylemiş ki öyleydi. Ancak bir şeyleri öğrenmek, fark etmek veya kavramak için böylesi bir görselliğe ihtiyaç var mıydı, tartışılır. Günümüz dünyasında kadınlara biçilen en önemli kalifiye güzellik ve estetik olmaya başladı, tamam ...
Devamını oku

Çin menşei bir film olduğu için akış şeklinin ve senaryosunun Batı kökenli bir filme göre gayet farklı olduğunu söyleyebilirim. Olabildiğince az diyalog ve kısa cümlelerle bezenmiş bir senaryoyla karşı karşıyayız ki bu durum Çin halkının genel yaşantısını mı yoksa yönetmenin Çin'in Nuri Bilge'si olduğunu mu gösterir, bilemeyiz. Ancak ağır ilerleyen ve senaryoya repliklerin cömertçe serpiştirilmediği filmler ...
Devamını oku

Zaman zaman toplum tarafından beğenilen filmleri beğenmediğim için kendimi sürekli sorgular ve hatta eleştiririm de. Mutlaka bir yerleri kaçırmış olmalı, ana fikri görememiş olmalı veya dikkatli izlememiş olmalıyım. Ama yok, bu filmden o kadar koptum ki izlerken, sağlıklı bir yorum yapmakta da zorlanıyorum. Öncelikle oyunculuklardan pek memnun kalmadım, yine de bu bağlamda pozitif bir yorum Sean Penn'in ilk partnerini ve ...
Devamını oku

Aslında birçok farklı eleştiriye zaten sahip bir film çünkü klasik Nolan filmlerinden birisi ve bu sebeple de gayet kendine has bir üsluba sahip. Dolayısıyla izleyicileri çok rahat ikiye bölecek bir film. Ancak Nolan'ın sürekli bu tarz filmler çekip, hep bu eksende gezmesini de bir yandan sorgulamak lazım, yeterince çekmedi mi sizce de? Zaman kavramına dair teoride ne var ne yok işlemeyi düşünüyor sanırım. Filmin ...
Devamını oku

Kısa bir şekilde yorumlamak gerekirse düşük bütçeli süper kahraman filmi diyebiliriz. Yani evren ve dünyanın korumasını sağlayan, bütün dünyayı tuzla buz etme hayalleri peşinde koşan kötü karakteri alt etme peşinde koşan bir başrolden ziyade kendi çapında, kendi mahallesinin, kendi muhitinin güvenilir ve adil adamı çizgisinde ilerleyen bu bakımdan da biraz Denzel Washington-vari bir tipleme diyebileceğimiz bir ...
Devamını oku

2000'li yılların başında sadece on senelik bir periyoda dahi baksak sanırım kendi içerisinde sürekli tekrar eden polisiye - suç ve aksiyon konu başlıklı birçok film bulabiliriz. Hatta 2010 yılı itibariyle özellikle de vizyonda polisiye filmleri azalma göstererek yavaş yavaş arenadan çekilmeye başladı. Bir elinde donut, bir elinde kahve ve pelerini anımsatan ceketleri ile bir noktadan sonra yeterli heyecanı ve ...
Devamını oku

İlk yarım saatteki durgunluktan sonra açık konuşmak gerekirse filmin benim için bu noktada keyif verici bir hâle geleceğini tahmin etmiyordum. Özellikle de final sahnesinde garip bir şekilde o kadar heyecanlandım ki adeta ayağa kalkarak aralarındaki düelloya ortak oldum. Şahsen kolay kolay senaryonun içine giremeyen ve mutlaka kusur bulup, film devam ederken kopan birisi olarak bu stabil ve uzun filmin nasıl da ...
Devamını oku

Senaryo takıntılı bir adam olup, her şeyi en detayına kadar hesaplayıp rasyonel bir zemine oturtma huyu olan birisi olarak neredeyse izlediğim her bilim-kurgu filmi zaten bu anlamda başımı ağrıtıyor. Yani görsel anlamda devasa projeler, başarılı oyunculuklar, kulağa hoş gelen fon müzikler ama senaryoda "Abi bunu nasıl düşünememişler? " dedirten mutlaka bir yer oluyor. İlk olarak film bir önceki filme göre kesinlikle ...
Devamını oku

Bilim-kurgu filmlerine dair bence insanların da kafasında netleştirmesi gereken çok şey var. Öncelikle bilim-kurgu sevenler ve film sevenler arasında ciddi bir uçurum var. Bu yüzden bir film, ilk kitleyi çok memnun ederken, ikinci kitlenin salonu erken terk etmesine sebep olabiliyor. Şahsen ben de bütün kategorilerden film izleyen biri olarak, bilim-kurgu filmlerini hem bir bilim-kurgu filmi hem de bir film olarak değerlendiriyorum. ...
Devamını oku

Sürükleyicilik, kavram olarak gerçekten özgün ve bağımsız bir kavram. Bir film kötü bir senaryoya, kötü bir görselliğe veya kötü bir oyunculuk performansına sahip olsa da sürükleyici olabiliyor. Bunları bu film özelinde değil, genel olarak vurgulamak istedim. Bir filmin sürükleyici olması, birçok eksiğin kapanmasına yardımcı olabiliyor. Çünkü kusursuz bir senaryo, akmadığında veya yavaş bir tempoya sahip olup, ...
Devamını oku

Açıklamasını yapmak bile fuzuli gelse de öncelikle Cem Yılmaz'ın komedi kimliğini bir kenara koyarak ve sanki her filmde önceki filmlerinin devamı niteliğinde bir hava yakalamak zorunda olduğu kanısına kapılmış olan arkadaşlardan da uzak bir şekilde, kendi içinde farklı bir çalışma olarak görüp o şekilde değerlendirerek yorumlarıma devam edeceğim. Karşımızda senaryo olarak, zeki bir zihnin ürünü duruyor. ...
Devamını oku

Diğer alanlarda olduğu gibi Komedi alanı da kendi içinde bence birçok farklı dala ayrılıyor. Dümdüz tamamen komedi odaklı filmlerden ziyade burada da daha tatlı, romantik, ailevi bir komedi durumu söz konusu diyebilirim. Örnek vermek gerekirse, (güzel olup olmamasına veya senaryoya takılmayın) Recep İvedik düz bir komedi filmidir, odak noktası tamamen güldürmektir ancak bu tarz filmler (Ata demirer'in bu sempatiklikte çok ...
Devamını oku

Bu seriyi bana kalırsa klasik Amerikan süper kahraman tiplemelerinden uzakta tutan şey bence kahramanın aşırıya kaçmayan hareketleri ve filmin durağan üslubu oldu. Üç filmde de bariz hissedilen, aksiyon filmlerinde pek rastlanmayan huzur dolu bir tema mevcut. Vurdu kırdıların bir an eksik olmayıp, Rock şarkılarla beyni yoran filmlerden ayrı tutmam da benim için bu sebeptendir. Üç filmin geneline baktığımızda, her "iyi" ...
Devamını oku

Nihayetinde bir filmde aranan yegane ve nihai özellik bir mesaja sahip olması olsaydı, belgeselden veya akademik bir makaleden farkı kalmazdı. Yorumuma bu cümle ile başladım çünkü evet, filmin verdiği mesajları sizler kadar ben de anladım ancak bu bir filmi izlenir kılmıyor benim adıma. Ortada dünyadaki mevcut düzene yakın bir düzen mevcut. Fazla kazananın veya daha varlıklı bir coğrafyada doğan bireyin pastadaki ...
Devamını oku

Genelde insanların beğendiği filmleri beğenmeyen bir kullanıcı profili olarak bu kez olayın tersi yönde gerçekleşmesine şaşırır bir şekilde yazıyorum bu yorumu. Hatta film bittikten sonra buraya geldiğimde asla bu kadar düşük bir puan ortalaması da beklemiyordum. Keza benim gibi uzun filmlerde sıkılan bir adamın, yorumlarda belirtilenin aksine filmi sıkılmaksızın ve keyif alarak seyretmiş olması da yine ilgi çekici ...
Devamını oku

Yani Western filmi seviyor olmamın filme olan yaklaşımıma etki etmemesi muhtemel değil tabii ki ancak yine de harikulade bir yapım demektense daha ortalama bir film demekten yanayım. Daha önceki Muhteşem Yedili serisinin Trt'de pazar kuşaklarında izlemiş birisi olarak, sadece birkaç görsel farklılıkla aynı senaryonun karşımıza yepyeni bir şekilde çıktığını görüyoruz. Sonuçta orijinal versiyonda Uzak Doğulu veya ...
Devamını oku

Senaryosu kendine has ancak çok fazla ilgi uyandıran ve kendi içine çeken bir yapım demek biraz zor olabilir. Romantik- aşk filmlerinde aradığınız o masalsı dokuyu bulmak da zor. Kaliteli oyunculara rağmen bana kalırsa aldığı puanın biraz daha altını hak eden bir yapım. Kötü değil ancak iyi klasmanına koymak biraz fazla iyi niyetli bir yaklaşım olur diye düşünüyorum. Çıktığı dönemde ilgi uyandırmış ki ...
Devamını oku

Filmin temelindeki kurgu aslında gayet orijinal ve üzerinden çok güzel bir senaryo çıkarma potansiyeline de sahip ancak filmin senaryosunun içerisindeki ciddi mantık hataları ile birlikte bence bu fırsat tepilmiş olmuş. Hatta zaman kavramı üzerinden kurulmuş bu senaryoda ilgi uyandıran tek kısmın bu olduğunu, bu kısım da olmasa ortada bir senaryo kalmayacağını söylemek mümkün. Genç kitle için ciddi motivasyon ...
Devamını oku

Filme dair en net söylenecek şeyin, özellikle de çıktığı döneme bakılırsa (nihayetinde gayet yeni bir film) senaryosunun çok bir şey vaat etmediğidir. Yani ortada aslında 2000'li yılların başında çıkan filmlerin senaryosundan çok farklı bir şey yok. Sonuç olarak, son dönemde çıkan filmlerde, malum senaryo stoklarının bitmesinden ötürü marjinallik sınırlarını zorlayan senaryolar görüyoruz ancak Gümüş ...
Devamını oku

Öncelikle klasik bir Jane Austen hikayesi ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Hali hazırda Martin Eden romanını da bir yandan okuyan birisi olarak gerçekten 18-19-20. yüzyıllara dair bir eserde farklı dünyaların insanlarının imkansız aşkı temasının karşınıza çıkması an meselesi. Aşk ve Gurur romanının da yazarı olarak aslında temelinde yine aynı şeyi baz alan ama senaryosu ile benim nezdimde bir adım ...
Devamını oku

Boş bir resim tablosuna bakıp anlam çıkarmaya çalışan tiplerden asla olmadım. Her izlediği filme ayrı anlam biçmeye çalışan bir adam da. Dolayısıyla bunu rahatlıkla söyleyebilirim ki izlediğim en güzel olmasa da en anlamlı aşk filmiydi. Filmin vermeye çalıştığı mesaj, kendisinden bile büyüktü diyebilirim. Öncelikle Zoe Kazan beni filmi izlemeye teşvik eden kişiydi çünkü Big Sick filmindeki enerjisine hayran ...
Devamını oku

Filmin gerçekten kendine has bir yapısı var diyebilirim. Yönetmen adeta mevcut atmosferi biz de soluyalım diye sahnenin o gergin atmosferini müzikler ve sahne geçişleri ile bize hissettirmek için elinden geleni yapmış. Havada geçen aksiyon sahneleri gerçekten filmin en elle tutulur yanıydı. Kafamızı karaya çevirdiğimizde ise umutsuz, hasta, aylardır eve dönmeyi bekleyen binlerce erkekten oluşan topluluğu görüyoruz. Doğal ...
Devamını oku

Öncelikle şunu bilmek gerekir ki; filmimiz kesinlikle bir aşk filmi değil. Evet, başlarda Londra'nın o büyük malikanelerinde, çokça kez izlemiş ve okumuş olduğumuz o eski zamanlara özgü aşk filmleri havasıyla başlıyor. Etrafında insanı büyüler nitelikle görkemli bir yeşillik zenginliğine sahip, kısa bir yürüme mesafesinde bir su kaynağına sahip, kocaman odaları ve onlarca hizmetkarı ile adeta masalsı bir ...
Devamını oku

Bu filme yorum yazarken üzerinde çok düşündüm. Çünkü bir tarafta ödül almış ve sanatsal yapısı itibariyle Türk sinema kültüründe iyi bir yere sahip olan bir film varken diğer tarafta ise atlata atlata izlemek zorunda kalan bir izleyici olarak ben varım. Evet, gereksiz diyaloglardan ve müziklerden arınmış bir film, buna katılıyorum ama ya daha fazlası? Yani bunlardan arındıysa bir film, yerini başka şeylerin alması ...
Devamını oku

Filme dair en hoşuma giden detay farklı bir aurası olması diyebilirim. Yani içerik olarak aşırı derecede farklı diyemeyiz, malum bugünlerde artık senaryo havuzunun ucu bucağı belli değil ancak filmi izlerken ilk kez şahit olduğunuzu düşündüren bazı detaylar var gibi. Örneğin buzun üstünde o karanlık gecelerde, dakikalarca yürümeleri sıkıcı bir hava katmak yerine bende ciddi derecede ilgi uyandırdı. Aslına ...
Devamını oku

Perdenin kapanış filmi minvalinden hikayeyi tamamlamak adına çekilmiş bir film. Olumlu kefeye koyduğum kısmı ise aslında burası oldu. Yani bir önceki filmde olduğu gibi ekstra bir romantizm ile izleyici kazanmaktansa ayakları yere basan ve böyle başlayan bir hikaye muhtemelen böyle biter mesajı verilmesi başarılıydı. Ancak yine tamamen diyaloglarla bezenmiş senaryo, film bittikten sonra size ne katar,bilemiyorum. Aslında ...
Devamını oku

Fantastik ve bilim-kurgu filmlerini çekmek aslına bakarsanız zor iş çünkü hem görsel olarak doyurabilmeniz, hem kurguladığınız evrende bir doğruluk istikrarı tutturmanız hem de ilgi çekici bir senaryoya sahip olmanız lazım. Sonuç olarak iki tane canavar çizip birbiri ile dövüştürdüğünüzde de "Fantastik" film kategorisine giriyor, Yüzüklerin Efendisi serisi de... Kesinlikle elle tutulur yanı olmayan bir filmdi. ...
Devamını oku

Film konusu gereği bence gayet özgün olarak adlandırılabilir. Aksiyon bakımından bir süreklilik olmasa da gizemli yapısını uzun süre saklaması sebebiyle aksiyon-gizem bütünlemesini iyi bir şekilde taşıdığı kanaatindeyim. Aynı zamanda en ufak fikrimiz dahi olmayan sektörlerin arka planına dair bu denli derinlemesine bakış açısı kazandırması da bence filmin olumlu kefesine koyabileceğimiz bir başka durum. Filmde ...
Devamını oku