Turgay Buğdacigil
Filmler
Diziler
Programlar
Geri dön
3,5
7 Mart 2025 tarihinde eklendi
Senaryosunu, Özcan Deniz'in hikayesinden uyarlayarak Levent Kazak'ın kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Ezel Akay'ın (Ezop) oturmakta olduğu "Neredesin Firuze"; müzikleriyle kulakların pasını da silen, şahane bir komedi olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz...

Her izleyişimizde...

Aynı tadı almaya devam ettiğimiz...

Ve...

Misafirler dahil kadrosundaki oyuncular nedeniyle de...

Zamane gençler pek tanımasalar da...

Gerçekten...

Bir yıldızlar geçidine dönüşen bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Plak yapımcısı Hayri (Haluk Bilginer)...

İhmal ederek kızdırdığı karısı Neval'in (Güner Özkul) isteği üzerine...

Mahalledeki çilingirin (Burak Sarımola)...

Apartman dairesinin kilidini değiştirmiş olması hasebiyle kendi evine giremez...

***

Halbuki Hayri...

Yeni kıyafetler giyinip...

İflasın eşiğindeki Umut Müzik'teki ortağı Orhan (Cem Özer)...

Artı...

Müdürleri Seyfi (Ruhi Darı) ve mevcut starları Melih (Ragıp Savaş) ile beraber Unkapanı'ndaki Plakçılar Çarşısı'na gidip...

Yeni ses sanatçıları Hamit Hayran'ı (Ata Demirer) stüdyoya sokarak...

Ona kaset doldurtacaktır...

***

Tabii eğer Hamit...

Daha ilk şarkısında...

Detone olmamış...

Ve böylelikle de iş...

Bir fiyaskoyla sonuçlanmamış olsaydı...

***

Üstelik de...

Söz konusu Umut Müzik...

Kaset dağıtımcısı İbrahim'e (Uğur Uludağ)...

88 bin ABD doları borçlu...

Ve borcun tamamını da...

Üç gün içinde...

Geri ödemek mecburiyetindeyken...

***

İşte o yüzden de topluca...

Kendilerine para kazandırabilecek kabiliyetteki...

Yeni bir sanatçı bulmak umuduyla...

Sunuculuğunu Smokin Farkut'un (Erol Büyükburç) yaptığı...

Ulusal Altın Rüya Şarkı Yarışması'nı seyretmeye giderler...

***

Ama aslında onlar...

Sansar'ın (Zeynep Eronat) kontratlı sanatçısı durumundaki...

Almanya'da yaşayan Ferhat Can'ın (Özcan Deniz) peşindedirler...

***

Ve nihayetinde de zaten...

Telefonla arayarak kafaladıkları Ferhat...

Bulduğu ilk uçağa atladığı gibi soluğu...

İstanbul'da alır...

***

Hem tam da...

Plakçılar Çarşısı'ndaki Umut Plak...

Alacaklılardan Osman'ın (Kemal Gökhan Gürses)...

İcra takibi sebebiyle tamtakır edilecek bir biçimde boşatılmaktayken...

***

Neyse...

Yine de ilk etapta Ferhat...

Saçlarına bir çeki düzen verdirilmek gayesiyle...

Çarşının berberi Kahtalı'ya (Semir Aslanyürek) götürülür...

***

Ardından da...

Stüdyoya sokularak kendisine...

Kasette yer alacak şarkılar söylettirilir...

***

Sonrasında da sıra...

Basılacak binlerce kaset için finansman kaynağı bulmaya gelir...

***

Çünkü...

Ferhat'ın yanında getirdiği Avroları...

Hayri'nin öz kardeşi de olan kasetçi Osman...

Ferhat'ın kasetini basma işinde kullanmak yerine...

Hayri ile Orhan'ın eski borçlarına sayıp...

Çoktan iç etmiştir bile...

***

Fakat birden...

Ferhat'ın bir televizyon programına çıkıp...

Şarkılarından birisini seslendirme...

***

Ve...

Aynı esnada da...

Ferhat'ın şarkısını dinler dinlemez mest olup kendinden geçerek...

Umut Plak'ı finanse etme sözü veren milyarder Firuze'nin (Demet Akbağ) radarına girme şansı...

Birden bire ayaklarına kadar...

Kendiliğinden gelirken...

Sönmek üzere olan tüm umutları da...

Yeniden yeşeriverir...

***

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...

Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...

Burada noktalayacağız...

Dakika 50...

***

İstiklal Caddesi ve Yeşilçam Sokağı'nın...

Henüz bozulmamış atmosferlerinde...

Küfür ve argo konuşma ile benzeri beden diline boğulmadan da komedi çekilebileceğinin...

Dünya aleme gösterildiği...

Türk sinemasının nadide eserlerden birisi olan filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ardı ardına gelen çok sayıdaki ters köşe sürprizi de bünyesinde barındıran, 82 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,