Turgay Buğdacigil
Filmler
Diziler
Programlar
Geri dön
2,0
13 Mart 2025 tarihinde eklendi
Milattan önce...

60-61 yıllarındaki...

Celtic Britonlarının, işgalci Roma İmparatorluğuna karşı başlattığı kurtuluş mücadelesinden esinlenilen senaryosunu da kaleme alan Jesse V. Johnson'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Boudica: Queen of War"; tarihi bir savaş draması olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz...

Amazon Prime Video ve Netflix platformları aracılığıyla...

İzleyici ile buluşturulan...

Ve...

Düşük bir bütçe ile çekildiği her halinden belli olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Film...


"Sezar Augustus Nero idaresi altındaki Roma İmparatorluğu, Avrupa'nın büyük bölümüne yayılmıştır...

Bir bölge, Britanya direnmektedir...

Mona adasındaki 300 Druid ise, Roma istila kuvvetlerinin önünde diz çöker...

Ama onların da...

Efsanevi bir kurtarıcıya, 'savaşçı bir tanrıçaya' olan inançları asla sarsılmaz..."


Şeklindeki bir bilgilendirmeyle başlarken...

***

Druid'ler üzerindeki katliamı gerçekleştiren Gaius Suetonius Paulinus (Kris Johnson) kendini...

Kendisine...

Beklenen söz konusu 'savaşçı tanrıçanın'...

Britanya'daki...

Roma işgaline son vermek üzere...

Bir isyan ve karşı koyuşun lideri olarak hayata geçmesini engelleme görevini verecek olan...

Roma'daki imparator...

Augustus'un (Harry Kirton) karşısında bulur...

***

Ki zaten Augustus'un bizzat kendisi de...

Bunun çok öncesinde...

Kadınların askeri, adli ya da başka bir biçimde...

Nüfuz sahibi olmalarını yasaklayan...

Ziyadesiyle katı bir kararnameyi yayınlamıştır bile...

***

İşte bu genel çerçeve içerisinde...

Britanya, Icini Vilayetindeki


Halkının da severek kendisine güvendiği Kral Prasutagus (Clive Standen)...

Karısı kraliçe (Olga Kurylenko)...

Ve...

Kızları Bre (Lilibet Biutanaseva) ve Aife (Litiana Biutanaseva) ile birlikte...

Göreceli bir barış içinde yaşamakta...

***

Ve günlerden birinde de...

Köyde kalan Kral...

İhanetine uğrayacağı komutanlarından Ciaran (Leo Gregory) ile sohbet ederken...

Kızlarıyla alışverişe çıkan kraliçe pazarda...

Farkında olmadan...

Bir karmaşaya yol açarken...

Kendisine "Boudica" adıyla hitap edildiğini görerek şaşıracak...

***

Ardından da kocasından...

Acımasız ve pazarlık yapmayacak kadar da inatçı...

Ve...

Bir o kadar da gururlu bir savaşçı tanrıçaya ait bu isme dair Trinovante efsanesini dinleyecek...

***

Ki...

Aynı efsaneye göre Boudica'nın...

Britanya halkını...

Romalıların esaretinden kurtarmak amacıyla...

Tekrar çıkıp geleceğine de inanılmakta olduğunu da öğrendikten sonra da...

***

Kral kendisine...

Babasının emanet ettiği çeyizinin bir parçası olarak yıllardır bir köşede sakladığı Boudica'nın kılıcını...

Çıkartıp verecek...

***

Fakat çok geçmeyecek...

Pusuya düşürülen kral...

Haydutlarca öldürüldüğünde yerine...

Kraliçe geçecek...

***

Ama...

Ziyaretlerine gelen...

Roma'nın Britanya'daki işgal kuvvetlerinin komutanı Catus Decianus (Nick Moran)...

İmparator Augustus'un kuralları gereği...

Kraliçenin iktidarını tanımadığı gibi...

Kızlarını öldürtüp...

Topraklarının tamamına da el koyup...

***

Roma'ya saygısızlık olarak nitelendirdiği...

Taç giyerek ülkesinin başına geçme eylemi yüzünden...

Bir ağaca asılıp...

Kırbaçlanmasını da sağlayacak...

***

Üstelik bu da yetmeyecek...

Bir de suratına...

İmparatorun damgasını da vurdurarak...

Kendisini esir de aldırırken...

***

Kraliçenin yardımına...

Bir Druid kabilesinin üyeleri yetişecek...

Ve...

Özel bir kılıçla silahlanarak öfke ve nefretle dolu vaziyetteki Boudica'ya...

Wolfgar (Peter Franzen) ile ekibi de katılınca...

Roma ordularını yok etmek gayesiyle harekete geçerek Londinium'a doğru yola koyulacaklar...

****

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...

Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...

Burada noktalayacağız...

Dakika 50...

***

Aksiyon dozunun giderek artacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe bir finali de bünyesinde barındıran, 61 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,