Film eleştirisi Dehşet Kapanı - Turgay Buğdacigil

Kısık ateş tarzda fokurdayarak ilerleyen senaryosunu David Calbert kaleme alırken...

Yönetmen koltuğunda da Mitchell Altieri'nin oturmakta olduğu "Consumed"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...

Korkunun, "Canavar (Monster)" ve "Psikolojik (Psychological)" alt kategorilerindeki...

Gizemini uzunca bir süre koruyan...

Bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği hemen her halinden belli olmasına karşın...

Adete sinekten yağ çıkartırcasına...

Yeterince sağlam oyunculuk ile başarılı makyaj ve görsel efekt uygulamaları sayesinde göz doldurma becerisini sergileyen bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Film...

Ormanlık alanda...

Umarsızca yardım isteyerek koşuşturmakta olan saçsız bir kadının...

İmdat çığlıklarıyla başlarken...

***

Çok geçmez bunun...

Uykusundan uyanan Beth'in (Courtney Halverson) karabasanlarından biri olduğu anlaşılır...

***

Ki...

Ayrı uyku tulumları içindeki Beth ile kocası Jay (Mark Famiglietti) aslında...

Uzun yürüyüş ve tırmanışları esnasında...

Geceleri...

Ormanlık alanda kurdukları bir kamp çadırında kalmakta...

***

Ertesi sabah da...

Çadırlarını toplayıp...

Mutlu ve mesut bir biçimde...

El ele tutuşmak suretiyle yollarına devam etmekte...

***

Derken...

Yeniden mola verip...

Kamp yapmaya karar verdiklerinde de...

Jay çadırı kurarken...

***

Ayaklarını yıkamak amacıyla dere kenarına inen Beth ise...

Öldürülerek derisi yüzülmüş bir ayı cesediyle karşılaştığında...

Bunun sorumluluğunu Jay...

Kaçak avlanan avcılara yükleyecek...

***

Ve böylelikle de...

Huzur içinde çadırlarına dönerek...

Beth'in kanseri atlatmasının üstünden bir yıl geçmesini kutlamak gayesiyle...

Şişelerini tokuşturdukları...

İçkilerini yudumlayacaklar...

***

Elbette bizler de bu şekilde...

Beth'in sıklıkla kabuslarında gördüğü saçları dökülmüş kadının...

Vakti zamanında kemoterapi tedavisi gören...

Şimdilerde de...

Travma sonrası stres bozukluğundan mustarip durumdaki Beth'in bizzat kendisi olduğunu anlarken...

***

Gecenin bir yarısı...

Her ikisi birden dışındayken...

Saldırıya uğrayan çadırları...

O an için kimliği tespit edilemeyen birilerince...

Parçalanarak darmadağın edilecek...

***

Ardından da ormanın karanlıklarından...

Ürpertici kükreme sesleri yükselecek...

***

Bunun üzerine...

İyice panikleyerek dehşete kapılan Beth ile Jay...

Yerlerini terk edip...

Umarsızca koşturarak ormandan çıkmaya çalışırlarken...

Jay ayağını...

Yola devam edemeyeceği bir biçimde yaralanacağı...

Avcılarca kurulan bir kapana kaptıracak...

***

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de anlatımımızı...

Tam da burada noktalayacağız...

Dakika 29...

***

Bu karı kocaya...

Ormandaki münzevi Quinn (Devon Sawa) karakterinin de ekleneceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; bu üç isimle...

Olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan izlemenizi önereceğimiz...

Özellikle de...

Kendisine karşı koyamayacak vaziyetteki hasta ve yaralı canlıların peşine düşerek...

Onları acımasızca avlayan bir yaratık arasındaki amansız ve ürkütücü mücadelenin gözler önüne serileceği, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,