Film eleştirisi Komser Şekspir - Turgay Buğdacigil

Mustafa Altıoklar ile Tevfik Başer'in de katkı verdikleri senaryosunu...

Tinerci karakterini de canlandıran Mesut Ceylan'ın kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Sinan Çetin'in oturmakta olduğu "Komser Şekspir"; geçen bunca zamana rağmen, halen ilgiyle izlenilen bir "dramedy (drama comedy)" olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz...

Gösterime girdiği günlerde...

Başta kraliçe kostümlü Kadir İnanır olmak üzere...

Oyuncularının performansı kadar müzikleriyle de ilgi odağı halini almış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Okuldaki...

"Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" oyununun gösterisinde fenalaşarak bayılan...

Ve anında telefon açılarak haberdar edilen Komiser Cemil'in (Kadir İnanır) kızı Su (Pelin Batu)...

Ambulansla...

İstanbul Taksim'deki Alman Hastanesi'ne sevk edilirken...

***

Elinde sigarasıyla...

Caddelerde turlayarak haykıran Tatü (Okan Bayülgen)...

Kendi meşrebince...

İstanbul'a racon kesmekte...

***

Fahişe Deniz (Müjde Ar) ise otelde...

Kadınlığından yararlandırdığı müşterisinden...

150 dolarını tahsil edip...

***

Kendini dışarıya attığında...

Karnını doyurmaya çalışan genç bir tinerciye yardımcı olurken...

Tartıştığı bir adam tarafından şikayet edilince...

Söz konusu tinerci ile beraber göz altına alınarak...

***

Birkaç haftalığına...

Baş komiser Selahattin'in (Metin Çekmez) yerine yönetimi üstlenen...

Komiser Cemil'in karakoluna götürülür...

***

Ve derken...

Kendi babasını da (Gazanfer Özcan) yanına alan Komiser Cemil...

Bir koşuda hastaneye kadar gidip...

Su'nun tetkik sonuçlarını beklemeye başlarken...

***

Bar işletmecisi Danyal'da (Özkan Uğur)...

Bir mafya saldırısını savuşturur...

***

Ardından da...

Bir türlü memnun edemediği karısı ile sokaklarda tartışırken...

Kendilerine müdahale eden polis memurunun omzundaki apolet ile bir gömlek düğmesini kopartır kopartmaz...

O da aynı karakola götürülmekten...

Kendini kurtaramazken...

***

Çok geçmeyecek...

Ve karakoldaki bu gözaltına alınan ekibe...

Kendi kendini...

"Sanat aleminin en kral oyuncusu" olarak tanıtan...

Uyuşturucu torbacısı Tatü'de katılırken...

Su'nun da...

Ölümcül nitelikteki lösemi hastalığına yakalandığı anlaşılır...

***

İşte sırf o yüzden de...

Her ne kadar Komiser Cemil...

Israrla öğretmeninden (Zaven Çiğdemoğlu) ricacı olsa da...

Provalarda sıklıkla bayılan...

Kızı Su'ya artık okuldaki piyeste...

Kesinlikle Pamuk Prenses rolü verilmemektedir...

***

Böyle olunca da...

Kızının hayata tutunabilmesini sağlamak amacıyla Komiser Cemil...

Ne yapıp ne edip...

Su'nun Pamuk Prensesi canlandıracağı bu oyunun...

Tüm hazırlıklarını...

Ekibin başına getireceği Tatü'nün idareciliğinde...

Diğer gözaltındakiler ve polis memurlarıyla birlikte...

Karakolda tamamlayıp...

Televizyondaki...

"En Yetenekli Biziz" yarışmasına katılmayı da kafasına koyar...

***

Fakat...

Bunun için sokaklardan...

Birer tane de...

Yakışıklı bir Prens ile marifetli bir Kraliçe adayının da bulunup gözaltına alınarak...

Kadroya dahil edilmesi gerekecek...

Sonrasında da...

Hızla provalara başlanacak...

***

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...

Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...

Burada noktalayacağız...

Dakika 33...

***

Gırgır ve şamatanın hız kesmeden devam edeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe pek çok sürprizi de bünyesinde barındıran, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,