Senaryosunu Ceylan Naz Baycan'ın kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Engin Erden'in oturmakta olduğu "Rüzgara Bırak"; deniz ve yaz güneşinin tadının çıkartıldığı, bir "rom-com (romantic comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Çekimlerine İstanbul'da başlanılıp...
Urla, Çeşme ve Alaçatı'da devam edilen bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Nakit akışı problemi yaşayan Yazman Şirketler Grubunun patronlarından Nazmi Yazıcı (Serhat Nalbantoğlu)...
Buna...
Şirketin Çeşme'deki bir koyunu...
Oraya...
İçinde...
Devasa büyüklükteki bir spor ve sağlık tesisini de ihtiva eden uluslararası bir oteller zincirine satmak şeklinde bir çözüm üretir...
***
Ki bu fikri...
Şirketin CEO'su Aslı Mansoy (Hande Erçel) ve diğer ortaklardan babası Arif Mansoy (Ahmet Saraçoğlu) ile sevgilisi de olan Cenk (Tuğrul Tülek)...
Anında onaylasalar da...
***
İkna edilmesi gereken birisi daha mevcuttur...
Ki o da...
Şirket hisselerinin...
Yüzde yirmi beşlik kısmını elinde bulunduran...
Nazmi'nin oğlu Ege Yazıcı'dır (Barış Arduç)...
***
Ve onu...
Bu projeyi kabule ikna etme görevi de...
Çeşme'ye kadar gidip...
Kendisiyle bizzat yüz yüze görüşecek olan çocukluk arkadaşı Aslı'ya düşer...
Ve Aslı'nın asistanı Elçin (Ezgi Bahar) telefonla...
Sörf okulu ve restoran işletmeciliği de yapan...
"Çetin ceviz" Ege'ye ulaşarak...
Ertesi sabah için bir randevu ayarlar...
***
Ardından da İstanbul'daki Aslı uçakla...
Şaşırtıcı tesadüflerle dolu geceyi de Çeşme'deki otelinde geçireceği...
İzmir'e doğru yola koyulur...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm "heyecan ve romantizmin"...
Dur durak bilmeden start alacağı...
Tam da burada noktalayacağız...
Dakika 16...
***
Pek çok ters köşe sürprizi de bünyesinde barındıran filmin geride kalanında; müzikleri ile Ege sahillerinin doğal güzelliklerine de doyacağınız, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,
***
Gelin isterseniz...
Çekimlerine İstanbul'da başlanılıp...
Urla, Çeşme ve Alaçatı'da devam edilen bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Nakit akışı problemi yaşayan Yazman Şirketler Grubunun patronlarından Nazmi Yazıcı (Serhat Nalbantoğlu)...
Buna...
Şirketin Çeşme'deki bir koyunu...
Oraya...
İçinde...
Devasa büyüklükteki bir spor ve sağlık tesisini de ihtiva eden uluslararası bir oteller zincirine satmak şeklinde bir çözüm üretir...
***
Ki bu fikri...
Şirketin CEO'su Aslı Mansoy (Hande Erçel) ve diğer ortaklardan babası Arif Mansoy (Ahmet Saraçoğlu) ile sevgilisi de olan Cenk (Tuğrul Tülek)...
Anında onaylasalar da...
***
İkna edilmesi gereken birisi daha mevcuttur...
Ki o da...
Şirket hisselerinin...
Yüzde yirmi beşlik kısmını elinde bulunduran...
Nazmi'nin oğlu Ege Yazıcı'dır (Barış Arduç)...
***
Ve onu...
Bu projeyi kabule ikna etme görevi de...
Çeşme'ye kadar gidip...
Kendisiyle bizzat yüz yüze görüşecek olan çocukluk arkadaşı Aslı'ya düşer...
Ve Aslı'nın asistanı Elçin (Ezgi Bahar) telefonla...
Sörf okulu ve restoran işletmeciliği de yapan...
"Çetin ceviz" Ege'ye ulaşarak...
Ertesi sabah için bir randevu ayarlar...
***
Ardından da İstanbul'daki Aslı uçakla...
Şaşırtıcı tesadüflerle dolu geceyi de Çeşme'deki otelinde geçireceği...
İzmir'e doğru yola koyulur...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm "heyecan ve romantizmin"...
Dur durak bilmeden start alacağı...
Tam da burada noktalayacağız...
Dakika 16...
***
Pek çok ters köşe sürprizi de bünyesinde barındıran filmin geride kalanında; müzikleri ile Ege sahillerinin doğal güzelliklerine de doyacağınız, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,