Filmler
Diziler
Programlar
ispanyol engizisyonu'ndan baya bi ürktüm..sizi, hiç bir ilginiz olmadığı durumda itham etme daha da ötesi bunu itiraf ettirme konusunda gerçekten etkili yöntemlere sahipler=)film de güç ve iktidar durmuna göre kendine yol çizen javier bardeme bayıldım..
filmde ki tarantino vari hava bariz olarak göze çarpmakta..sözün özü,pulp fiction'ın vasatı aşamayan yeşilçam versiyonu..daha özgün olunabilseydi ses getirebilirdi de..
romantik-komedi tarzlarını pek sevmememe rağmen;bu filmi beğendim. diğer örneklerine nazaran,senaryosuyla fark yaratıyor.
saf sinema lezzetini tattıran bir film..filmin geçtiği mekan ve ışık kullanımı mükemmeldir.siyah-beyaz olması ayrı bir güzelliktir.kesinlikle etkileyiciydi...bu adamlar daha neler yapacak bakalım:)
klasik sayılabilecek bir senaryo üzerine,sıradan oyunculuklarla ortaya çıkan vasatı aşamayan bi film.. foça gibi gönlümde ayrı bir yeri olan şirin bir belde de çekilmiş olması filmin tek artısı..
sinema filminin güzel olmasi için ne özel efekte, ne milyon dolarlara ihtiyaci vardir gibi bir lafin somut kaniti. gerçi cem yilmaz olmasa bu kadar iyi olmazdi ama bu noktada castingin önemi ve yönetmenin basarisi ortaya çikiyor sanirim.
cok iyi oyunculuklar(özellikle robin williams kendini aşmış), saglam bi hikaye, saglam karakterler ve gercekci yapısıyla tekrar tekrar izleniler.
kuzey avrupa'dan çıkma filmlerde bulunan karakteristik özelliklere sahip olan, yer yer dramatik, yer yer komik ve kaliteli danimarka filmi..filmdeki güzel şeyler olarak konu içersindeki ufak süprizler ve mortensen ile italyan kız arasındaki utangaç aşk güzeldi...
fatih akın tarzı baz alındığında ortalama bir film..fakat çoğu kişi gibi benim de nurgül yeşilçay'ın canlandırdığı karakter içime sinmemiştir;film bu noktada eksik kalır.
karakterlerinden hiçbiriyle kendimizi özdeşleştirmemizin mümkün olmadığı bir uyarlama. müzikleri gerçekten harika ve dönemin başıbozuk ortamı son derece güçlü olarak verilmiş. pacino irons ve fiennes oldukca başarılı..takibi biraz zor bir film olduğu gerçeğini de belirtmeden geçemeyeceğim.
tek artısının şener şen olduğunu düşündüğüm,buna rağmen vasatı aşamayan sıradan bi yapım.türk sinemasının klasikleriyle kıyaslanması ise ayrı yeten vahim bi durum arz eder!
her insanın hayatında bir ya da birkaç kez şeref misafiri olduğu sofradır. alacağını aldıktan sonra kalkmasını bilmek lazım. sorun etmeye değmez.:))
zengin, karizmatik, yakışıklı, zeki ve haliyle burnu havada birkaç tane kafadar kendilerine sokakta rastladıkları birkaç tane salak bularak onları topluca akşam yemeğine davet etmek ve en salağı getireni o gecenin şampiyonu ilan etmek gibi bir oyun yaratmışlardır.kesinlikle komedi klasiklerinden...
zengin, karizmatik, yakışıklı, zeki ve haliyle burnu havada birkaç tane kafadar kendilerine sokakta rastladıkları birkaç tane salak bularak onları topluca akşam yemeğine davet etmek ve en salağı getireni o gecenin şampiyonu ilan etmek gibi bir oyun yaratmışlardır.kesinlikle komedi klasiklerinden...
yine kendi kulvarında bir kusturica filmi.
iyi ki bu çizgisinden taviz vermiyor.
vermiyor ki biz de beklentilerimizin karşılığını alıp çıkıyoruz filmden.
oynatilan kedinin kesinlikle odul almasi gerektigini düşünüyorum.
iyi ki bu çizgisinden taviz vermiyor.
vermiyor ki biz de beklentilerimizin karşılığını alıp çıkıyoruz filmden.
oynatilan kedinin kesinlikle odul almasi gerektigini düşünüyorum.
film her zamanki gibi rahipler tarafindan egitimden gecirilmis erkekleri ve tutkuyu anlatmaktadir.dünyayı almodovar'ın eline versek acaba nasıl bir yere dönüştürürdü gibi bir sorguya kapılmadan edemiyor insan.
bir çok filmi ve film ortamını tanımlamak için kullanılabilecek bir film. çölün ortasında bir kasaba, sürekli çıkmaz sokak. çok fazla seyretmek adamın ruh sağlığını bile bozabilir.seyredilmemesi hata olacak filmlerden!
7 1/2uncu kat olayı (basık basık basıııııık!) ve birinin, bir baskasının beynini ele gecirme durumu beni inanılmaz derece rahatsız etmisse de (napıım insan ister istemez kendini john malkovich yerine koyuyor... düsünsenize cok korkunç bi durum!), kukla sahnelerine hayran kaldıgım film. ayrıca john malkovich her zamanki karizmatik halinden daha cok aciz bir insan rolünde ve onun karizmasını baskalarının agzından ...
Devamını oku
Devamını oku
sonu, orjinal son "fazla sarsici" bulundugu icin degistirildiği söylenen; az sarsici olani buysa orjinali nasildi diye dusunmemize yol acan film.
sabit bir kamera açısı olmaması ve kameranın devamlı oyuncularla beraber hareket etmesi insanı direkt filmin içine çekiyor, oyuncuların abartı gerçekçi performansları da işe karışınca tadından yinmez bir film olup çıkıyor amores perros...
halen daha seyredilmediyse,ruhunuzda gramaj eksikliği had safhadadır denebilir..sean penn'in hayat,kalp ve 21 gram hakkındaki yorumları oldukça vurucu...
bir insan bu kadar vicdansız ama bu kadar mı merhametli olur dedirten malkovich, kimlik bunalımlarını iyi analiz etmiş ve karakterlerle uyum içinde ekrana yansıtmış başarılı bir film. ayrıca malkovichin tüm filmleri böyle insanı düşündürmek zorunda mı diye düşündüğüm, beğendiğim film.
bazi filmlere giderken ki ruh hali onemlidir, bazen bazi filmler her seferinde ayri carpar;iste bu da onlardan biri...
- benimle evlenir misin?
- farketmez
seklinde enfes bir diyalogu ve daha nicelerini barindiran zeki demirkubuz filmi.karakterin yansıttığı her şeyden soyutlanmış hava muazzamdır..
- farketmez
seklinde enfes bir diyalogu ve daha nicelerini barindiran zeki demirkubuz filmi.karakterin yansıttığı her şeyden soyutlanmış hava muazzamdır..
her sahnesi fotoğraf karesi gibi olan film..filmde ki iki karakterinde kaderleri bir anlamda aynı yola cıkmaktadır, sonunun cok carpıcı olduğnu düsündüğüm kısık bütceye rağmen olağanüstü teknik kaliteyi yakalayabilmis, aldığı bütün iyi elestirileri hakkeden oldukca basarılı bir film. tüm bunlara rağmen filmi sıkıcı bulanları da anlayabiliyorum
izledikten sonra ne yorum yapmak gerektigini sasirip, 5dk susup dusunmenin en mantikli cozum olduguna kanaat getirilen film.
guy ritchie nin lock stock and two smoking barrels dan sonra yerini saglamlaştiran;yine de kurgu,senaryo,gecişler,goruntu,diyaloglar ve espriler açısından lock stock and two smoking barrels ın daha etkileyici olduğu gerçeğini değiştirmeyen yapıtı.
gemide'den sonra ki diğer erkan can resitali..detaylara gösterdiği özenle türk sinemasında çıtayı yükseltecek filmlerden biridir ayrıca..film de tek sırıtan güven kıraç'ın rolüydü ki beni hayal kırıklığına uğrattı.
sokak ağzını başarıyla uyarlayan,argo tabirinin hakkını sonuna kadar veren replikleriyle hafızada yer edinen ayrıcalıklı yapım..
kin, dehshet, ihtiras, ihanet hepsi bu filmde bu aksham zafer sinemasinda..:)
garip, parca parca bir david lynch eseri;soundtrack de cabası.ayrıca kadınların erkekleri boyutlar arası birer serseme çevirebileceklerine dair iyi bir örnek(!)
farların aydınlattığı ve sarı şeritlerin akıp gittiği otoban görüntüsü beni benden alır..
garip, parca parca bir david lynch eseri;soundtrack de cabası.ayrıca kadınların erkekleri boyutlar arası birer serseme çevirebileceklerine dair iyi bir örnek(!)
farların aydınlattığı ve sarı şeritlerin akıp gittiği otoban görüntüsü beni benden alır..
sntach ile kıyaslaması söz konusu olduğunda benim için bi adım önde olan;karışık kurgusunu birleştirmenin büyük keyif verdiği,düşmeyen temposu,enfes sonu ve filmle aynı tada sahip şahane soundtrack ile bendenizde zelzele etkisi yaratan aşmış başyapıt..
fazla etkisnde kalınmış olacak ki,izledikten sonra çevremde amelie tadında insancıklar aramaya başladım.sonuç hüsran tabi:)
görsel bir curcuna;süper..
bir avrupalı, amerikalı veya ne biliyim bir uzaylıya ilginç gelebilecek bir yaşam tarzını anlatan fakat bir türk için değişik bir anlam ifade etmediğini düşündüğüm film.domuzun arabayı yiyip bitiridiği sahne dumur etkisi bıraktı ben de..:)
bir avrupalı, amerikalı veya ne biliyim bir uzaylıya ilginç gelebilecek bir yaşam tarzını anlatan fakat bir türk için değişik bir anlam ifade etmediğini düşündüğüm film.domuzun arabayı yiyip bitiridiği sahne dumur etkisi bıraktı ben de..:)
hak ettiği başarıyı sağlayamamış,kara filmin en güzel örneklerinden biri..filmdeki tum "basit" planlari kuran bridget fonda'nin oynadigi karakterdir..basta ne diyordu bu kadin? "ben o parayi almam"(!)
hakkında yapılan tüm pozitif değerlendirmelere rağmen geç izlediğim bi yapım.bu olumlu değerlendirmeler ışığında bünye aşırı beklentiye girdi haliyle ve ben iyi bilirim ki beklentim arttığı vakit hangi film olurs olsun pek tatmin olmam;bunda da aynısı oldu.bilemiyorum belki de vizyona girdiği vakit izlenmeliydi:)