Filmler
Diziler
Programlar
Adi ile sergio leone'ye saygi durusunda bulunan filmin süresi de usta yönetmenin eserlerini hatirlatir nitelikte.Ancak bu kimseyi korkutmamalidir ki keza filmin ne zaman sonuna geldigini anlamadigim gibi bitmesini de istemedim demeliyim tüm samimiyetimle...
4 ay, 3 hafta, 2 gün de hayran kaldigim bir yemek sahnesi vardi. Ona benzer bir sahne ile açiliyor film; polislerin gayet günlük konusmalarini yaptigi arabada giderlerken zanli da ...
Devamını oku
Devamını oku
film ile ilgili birkaç yazı okuduktan sonra içim rahatladı...neden derseniz...resmen filmin senarist-yönetmenini acayip kıskanmıştım nasıl bu kadar içi dolu, sahici, hatasız, ince ince dokunmuş bir senaryo yazabilmiş ve hemen her planda kamerasıyla adeta resital sunmuş diye...meğer ki adam 11 yıl uğraşmış bunu çekmek için...tamam dedim bu adam bizim gezegenden olabilir artık...harika hareketli planlar,sıradışı yakın ...
Devamını oku
Devamını oku
budur hayat işte...arıza komşular, sorumsuz akrabalar, alkolik ve melankolik arkadaşlar...ve budur hayat işte bazen sadece konuşursun, mangal yapar, bira içersin, nasihat verirsin bazen de acı haberi paylaşırsın...çok sahici, dokunaklı ama kesinlikle abartısız ve yalın anlatılmış bir aile hikayesi...özellikle yönetmenin, eşini kaybeden amcanın bulunduğu donuk, mimiksiz kareleri çok ustaca olmuş...harika bir film gerçekten
film bu çok ayrı, enteresan, ilginç, aykırı, asi, ayıp, terbiyesiz hatta kimilerince iğrenç bulunan hikaye eksenine yaslanıyor başka da bişey yapmıyor maalesef...sonunu tahmin edilen filmlerde ya oyunculuk ya görsellik görmek istiyor insan...
neden coppola'nin önceki filmi ile çok benzer bir konu üzerine film çekme geregi hissetmis diger bütün hikyeler çuvala mi girmis...bunu anlamak zor ama konusmadan çok sey anlatan filmleri oldum olasi severim...bu filmde coppola lost in translation daki gibi görsel zenginlikleri de en alt kademeye kadar kisarak gerçekligi olabildigince su yüzeyine çikararak yüzümüze vurmak istemis...
incir reçelinin sorunu izleyiciye enjekte edilen dramatik romantizm dozunun ayarlanamaması sonucu yeşilçam melodramlarından farkının kalmayışı...benim de son sahnelerde gözümden yaş gelmedi mi valla geldi...ancak film baştan itibaren bir hedefe kilitleniyor va ortalarına yakın metrodaki planla derdini ifşa ediyor tam bu sahneden sonra senaryo maalesef alıp başını gitmek yerine iki ileri bir geri geliyor...incir reçeli için ...
Devamını oku
Devamını oku
berlinden altın ayı ödülüyle dönen ashgar farhadi nin filmi ''bir ayrılık''; başta kusursuz oyunculuk performansları, tansiyonu hep üst noktada seyreden diyaloglarla gerilimini düşürmeyen senaryosu ve dramatik finaliyle aldığı ödülden fazla övgüyü hakediyor... hemen her sahnesinde izleyiciyi vicdan muhasebesine zorlayan film neden sonuç tembelliğinden sürekli uzak duruyor ve bunu yaparken de gerçekçilikten ödün ...
Devamını oku
Devamını oku
ben hopkins ten altın portakallı minimalist bir sinema örneği.tayanç ayaydın ın film boyunca etrafında gezdiriyor kamerayı.hikaye çok iyi, film sonuca da güzel varıyor, seyirciye de düşünmek istediğini düşündürüyor, ancak çekim tekniklerine bağlı olarak biraz tıkanıklık, atalet var gibi. Film hiç tam anlamıyla akıp gidemiyor hikayenin üzerinde.müziklerini beğendim.tayanç ayadın ı en iyi erkek oyuncu dalında ...
Devamını oku
Devamını oku
maalesef yeni izleyebildim.değişik bir biografi anlatma şekli.içerik dopdolu, hem görsellik hem de senaryo çok çeşitli.üzerinde çok fazlaca uğraşılıp çıkarılmış bir yapım.cate blanchet, heath ledger, christian bale, richard gere...hepsi de filme çok güzel renkler katmış, arkada bob dylan ın başkaları tarafından seslendirilen şarkıları, bob dylan sözcüğü bile geçmiyor. çok keyif aldım, hatta büyülendim.ders ...
Devamını oku
Devamını oku
50 li yılların amerikan rüyası, banliyo yaşantısı, hayaller, elde duranlar, aşmak kendini, uzaklaşabilmek bazen, hepsini sorguluyor bu film.american beauty ve road to perdition gibi usta işi filmlerinden sonra yine bir dönem filmi deniyor sam mendes, görsellikten çok senaryoya kafa yormuş yine. bir kere geliyosun şu yalan dünyaya, durma koş hayallerinin peşinden, kanma geçici heveslere mevkilere, seni sen yapan umutlarındır ...
Devamını oku
Devamını oku
sıradan bir senaryo, bir sonraki sahnede ne olacağını tahmin etmek çok güç değil.ilk 30 dakikasındaki baş döndürücü karmaşası izleyeni umutlandırıyor ama sona doğru düşmeye başlıyor ve finalde de çakılıyor film.trainspotting gibi ekstra şahane bi filmi yöneten danny boyle dan maalesef hayalkırıklığı.oscar almasına da şaşmamalı.akademi nin seçtiği diğer best picture lere bakılırsa (titanic,lord of the rings, ..vb.).4/10
fincher bu kez öyküsünü masalsı bir tarzda anlatmış.valla çok da güzel olmuş.aslında aşk adına keskin bi dram, sessiz ağıt, çaresizliğin hapsettiği herkesten farklı bi tip biraz da eğlenceli bi hayat hakkını vermeli.filmde takip etmemizi gerektirecek herhangi bir öğe bulunmuyor, o akarken izleyiciye kalan keyifle seyre dalmak oluyor o kadar.bir dönem flmine göre cok iddialı bir görselliği ise başarıyla kotarıyor ...
Devamını oku
Devamını oku
bir ailenin dramı anlatılmaya çalışılmış.klişe bir erkek oğlan sahibi olma telaşını anlatan sahne ile açılan film, peşi sıra basit alışılmış klişelerle yoluna devam ediyor.yönetmen (mahsun)birşeyler anlatmaya çalışmış değil birşeyleri izleyicinin gözüne gözüne nası sokarım diye uğraş vermiş.bir film gibi değil de reality şov tadında.hayır bi de sanki izleyenler hani anlamaz diye yeniden yeniden ...
Devamını oku
Devamını oku
ilişkiler, aşk, seks, sanat, içiçe geçen öğelerin arsız, kuralsız, kaygısız dışavurumu.woody allen modern aşkı tekrar yorumluyor.bunu yaparken kullandığı arguman bir seyahat hikayesi.evinden uzak olanların pervasız, akla mantığa sığmayacak kaçamakları ve bunun da en tatlısı olduğunu ancak hevesten öteye gitmediğini kanıtlamaya çabalıyor yönetmen. mekan da bu hikayeye gerçek hayatta da cok uygun olan barselona, ...
Devamını oku
Devamını oku
çok klişe olucak belki ama bu filmde gerçekten hayat var.reha erdem beş vakit tekine benzer olarak yeniden ergenlik çağını henüz yaşayan çocuklara çeviriyor kamerasını.bu kez bir yakarışı, sessiz bir çığlığı anlatıyor.mekan sıradışı.denizden görüyor istanbulu.müzikleri de hayat ın yaşamı gibi arabesk, tam oturmuş.son derece realist bir şiir var bu filmde.kendinizi perdeye yansıyan dokunaklı hikayeden ...
Devamını oku
Devamını oku
2.dünya savaşında yaşananları, bunda rol alanları, suçlamayı hakedenleri, ortak olanları, ya da zorunluluktan o şartlar da böyle davranması gerekenleri yeniden ince ince irdeleyen sağlam senaryo temellerine oturtulmuş, görsel açıdan dönem filminin gereklerini yapabilen gerçekten iyi bir film...en azından bollywood un hint filmlerini aratmayan milyoner den daha cok oscarı hakeden bir film...kate winslet in performansı da onun ...
Devamını oku
Devamını oku
Usta işi bi kara komedi.John Malkovich ve Tilda Swinton un sergilediği oyunculuklar da en az yönetmen kardeşler kadar usta işi olunca ortaya çıkan sonuç kalburüstü bir yapım olmuş.Şu sıralar vizyonda boy gösteren ticari amaçlı formülize edilmiş, film dışında bi çok şeyi içinde barındıran ve sanatla uzaktan biraz ilgisi olan filmler arasında aynı döneme rastladığındandır bir kardelen niteliğinde değerli ...
Devamını oku
Devamını oku