Filmler
Diziler
Programlar
Ulu önderimin hayatı ancak bu denli sığ ve eksik anlatılabilirdi diye düşünerek acı acı güldüm, aklımda masa başında elinde kadeh çaresiz ölümü bekleyen bir portre kaldı.
Beni derin bir hayal kırıklığına uğratan film olmuştur Mustafa...
Mustafa Kemalin eşi bulunmaz siyasi dehası, benzeri olmayan liderlik vasıfları ve içinde alev alev yanan vatanseverlik ateşi ile yönettiği; ezelden beridir hür yaşamış ...
Devamını oku
Devamını oku
Hala etkisinden çıkamadım. İzlerken geçen süreyi tanımlayabileceğim tek kelime doğal olacaktır. Mekanların tanıdıklığıyla yaşananların olasılığının biraradalığı belki bu doğallığı veren de. Film "Mustafa hakkında her şey"in hardcore yapısının, "Babam ve Oğlum"un yoğun ve ağır duygusunun, "Ulak"ın ütopyasının dışında; İstanbulun tempolu, yorgun, heyecanlı, öfkeli, doyumsuz ve yaşanmış hallerini ...
Devamını oku
Devamını oku
Ne yazık ki tatminlik duygusu ilk filmde tavan yapmış, sonrasında ise azalan bir eğim göstererek neredeyse 0a ulaşmış olan serinin 5.filmi...
Kesinlikle tatmin olmadım, doyurmadı beni...
Kesinlikle tatmin olmadım, doyurmadı beni...
"Hakimiyetten vazgeçmek" yi derinlemesine sorgulatan ve insanın içini burkan bir filmdi. Son dönem izlediğim en anlamlı filmlerdendi...
Türk sinemasının en önemli dönüm noktalarından olduğu şüphesiz... Film ekranda değil de sanki önümüzde yaşanıyormuş hissiyatı vermektedir...
Her planı birer fotoğraf karesi olan filmlerden...
Anlatmak gerçekten çok zor, en yakın tanımı ise garip ve mükemmel bir aşk filmi olabilir kanımca...
Anlatmak gerçekten çok zor, en yakın tanımı ise garip ve mükemmel bir aşk filmi olabilir kanımca...
İçeriğinde bir sürü mantık hatası olsa da, senaryo kendi içinde kısmen tutarsız ilerlese de, geleceğe yönelik nesne ve obje tasarımları aşırı abartı olsa da izlenebilirliği olan bir yapımdı...
Her şeyiyle çok havada kalmış bir film. Film bana hiçbir duygu veya mesaj geçirmedi. Yani çekmeseler de olurmuş...
İyi niyetli bir filmdir Filler ve Çimen.
Çok şey anlatma derdindedir ama derdini pek iyi anlatamamış kekeme bir çalışmadır da. Öte yandan ele almaya çalıştığı konular itibariyle dikkate değerdir, omuz vermek sevaptır...
Çok şey anlatma derdindedir ama derdini pek iyi anlatamamış kekeme bir çalışmadır da. Öte yandan ele almaya çalıştığı konular itibariyle dikkate değerdir, omuz vermek sevaptır...
Back to the Futurea bazı yönlerden çok benzemekle beraber, hoş anekdotlar taşımakta Meet The Robinsons. İzleyiciye keyifli anlar geçirten oldukça güzel bir film. Yüzünüzde tebessüme neden olacak espriler de mevcut:)
En sevdiklerimden:)
İnanılmaz eğlenceli, ne zahmetlerle yapıldığı bilerek izlendiğinde daha bir saygıyla izlenen, mutlaka izlenesi bir film...
İnanılmaz eğlenceli, ne zahmetlerle yapıldığı bilerek izlendiğinde daha bir saygıyla izlenen, mutlaka izlenesi bir film...
Christopher Nolanın Batman serisine el atmasına başından beri karşıydım. Eski seriye bayıldığımdan felan değil, keza Batman hayranı biri olarak Tim Burton ve Joel Schumacherin çektiği filmleri vasatın altında bulmuştum. Karşıydım çünkü Nolan gibi bir dehanın daha zekice, daha insanı afallatan projelerin başında olması gerektiğini düşünüyordum. Batman Begins beklediğimin biraz üstünde olmasına rağmen, bana ...
Devamını oku
Devamını oku
Çok yüksek beklentilerle izlememden mi yoksa Leon gibi bir filmden sonra izlemiş olmamdan dolayı mı bilmiyorum ama hiç de methedildiği kadar iyi bulmadım, gayet vasat bir filmdi. Ne yazık ki filmi Jean Reno da kurtaramamış.
Her şeyi kararında yapmanın önemini ve hissetmenin dayanılmaz hafifligini Matrix özentiligi yapmadan hoş bir şekilde işleyen,denge özlü film...
Dolls gibi bir filme imza atmış, aşmış coşmuş yönetmen Japon Takeshi Kitano yine döktürmüş. Filmdeki çapa sahneleri ve sürekli koşan deli Japonun sembolize ettiği şey Japonyanın üretim felsefesidir. Film içerisindeki aklını yitirmiş/deli olan karakter her şeyden bihaberdir ama buna rağmen tek yaptığı şey koşmaktır. Bir sahnede de üstad bütün adamları estetik bir vahşet dahilinde kestikten sonra son adama gelir ...
Devamını oku
Devamını oku
İzleyince insana "hade canım olur mu böyle aşk" dedirten bir yandan da gıpta ettiren, müthiş etkileyici bir film...
Brandon Leenin canlandırdığı karakter de gördüğüm en karizmatik insan evladıdır...
Brandon Leenin canlandırdığı karakter de gördüğüm en karizmatik insan evladıdır...
Başında çok güzel serinletici bir kalıp buz iken; her geçen dakika eriyen ve bununla yetinmeyip eridikten sonra da sonunda buharlaşan film...
Kadroya yazık olmuş...
Kadroya yazık olmuş...
Imdbdeki cast listesinde Brad Pitt ve Leonardo di Caprio gözüküyor, Tarantino direktman bayan kitleyi burdan fethedecek zaten:) Gerçekten farklı bir çalışma olacak "Inglorious Bastards" bu arada söylendiği gibi Tim Roth da filme burnunu sokarsa gerçekten kanlı bir yapım olur. Michael Madseni ise kamera karşısında görmeyi yeğlerim, Reservoir Dogsdaki Mr. Blondeyi özledik yahu...
Fena değildi...
Hostel backpacking, interrail, exchange gibi kelimelere ilgi duyan gençliğe inceden inceye de ayar veriyordu...
Hostel backpacking, interrail, exchange gibi kelimelere ilgi duyan gençliğe inceden inceye de ayar veriyordu...
Konusuyla, görselliğiyle ve samimiyetiyle tamamen farklı bir çalışma. Yine kurgusuyla, yaratılmış dünyasıyla, fantastik öğeleriyle güzel bir Miyazaki filmi. En iyisi olduğunu söyleyemem lakin her Miyazaki filmi gibi izlenmeyi fazlasıyla hak ediyor.
Son zamanlarda türedikçe türeyen ve de türedikçe kötüleşen hayvan içerikli animasyonlardan sonra ilaç gibi geldi Wall-e. Tadı damağımızda kaldı, nakış gibi işlenmiş bir Pixar şaheseriydi Wall-e...
Ve yine kırdı geçirdi, ve yine mükemmel olmuş ve yine bir Pixar şaheseri ve yine şapka çıkarıyorum..
Ve yine kırdı geçirdi, ve yine mükemmel olmuş ve yine bir Pixar şaheseri ve yine şapka çıkarıyorum..
Genelde 3-D animasyondan keyif almanın tek yolu var sahnenin genelini çözmeye çalışmak yerine karakterlerin mimik ve haraketlerine odaklanmaktır. Kung Fu Panda bu tarz bir animasyon. İlk 10 dakika durgun, sonrasında gayet keyifliydi. Duyduğuna değil de daha çok gördüğüne gülmek isteyenler için ;)
Konusuyla, oyunculuklarıyla, müzikleriyle ve tabiat görüntüleriyle izlenmeyi kesinlikle hakeden; tadı damağımızda kalan bir filmdi "The Painted Veil"...
Vasat bir senaryonun iyi bir oyunculukla nasıl çekilir hale getirileceğinin en nadide örneklerinden...
Senaryosu özentisiz ve mantık hataları ile dopdolu olmasına rağmen fena zaman geçirtmemiş bir eh işte filmi...
"Dönem Filmi" nasıl yapılır ve nasıl izlettirilir üzerine söylecek çok şeyi olan bir film kanımca "Good Bye Lenin". Doğu Almanyanın ve batı Almanyanın birleşmesi, duvarın yıkılması, birleşme sonucunda yaşananlar, kapitalizmin ve sosyalizmin getirileri-götürüleri gibi olası seyirciyi sıkıcak konular yan öykü olarak asla sıkmayacak şekilde işlenmiş ve ana hikayeye tadında nakşedilmiş.
Her tarafından ...
Devamını oku
Devamını oku
Derinliği olmayan ve hikayeleri keşke daha güçlü bağlasalarmış dedirten oyuncu kadrosunun sırtladığı bir eh işte filmi "Anlat İstanbul"...
İzleseniz de olur izlemeseniz de, ne bir artı ne bir eksi bariz etkisiz eleman...
İzleseniz de olur izlemeseniz de, ne bir artı ne bir eksi bariz etkisiz eleman...
Hikayesiyle, animasyon tekniğiyle, akıcılığıyla ve ortaya konan karakterleriyle çok emek harcandığı anlaşılabilen bir başyapıt bence "Cars"...
Yine bir Pixar şaheseri, yine leziz diyaloglar, yine göz dolduran animasyon kalitesi, yine ince bir zeka ürünü ve yine şapka çıkarıyorum...
Yine bir Pixar şaheseri, yine leziz diyaloglar, yine göz dolduran animasyon kalitesi, yine ince bir zeka ürünü ve yine şapka çıkarıyorum...
İzlediğim en özgün filmlerden biriydi "Man on the Moon", filmi izlerken kendimi denek gibi hissettim ve bu his çok hoşuma gitti. Sürekli ters köşeye yatırıyor Andy Kaufman ve kendi tarzına hayran bırakıyor bizleri. Kaliteli senaryosu ve mükemmel esprileriyle çok değerli bir Milos Forman filmi "Man on the Moon"; lakin kıymeti bilinmemiş taş gibi filmler listesinde maalesef:( Fikrimce filmi diğer filmlerden ayıran en ama en ...
Devamını oku
Devamını oku
Hatırladığım kadarıyla "Babam ve Oğlum" gösterime girdiği sürede bütün Holywood yapımlarını geride bırakmıştı. Hala bazı sahneler aklıma geldikçe gözyaşlarımı zor tutuyorum... Bir filmin başarısı izlendikten sonra etkisinin devam etmesiyle doğantılıdır bende ve şahsım için bu film bunu başarmıştır. Konu seçimi, sahneleri ve kurgu planı duygulara seslenmektedir. Düşünmenin ötesinde bu ülkede ...
Devamını oku
Devamını oku
Yok konusu basitmiş, yok konusu sıradanmış, yok konusu klişeymiş, vs vs. Kesinlikle katılmıyorum. Temposu gayet yüksek, insanda bir sonraki sahnede ne olacak merakı uyandıran, verdiği ufak derslerle, içerdiği muhabbetlerle insanı düşünmeye sevk eden bir filmdi Çağan Irmakın "Mustafa Hakkında Her Şeyi". En tatlı tarafı da bir Türk filmi hem de her şeyi her karesi yerli yerinde olan bir Türk filmi. İzledikten sonra vay ...
Devamını oku
Devamını oku
Bu kadar güçlü bir alt metine nasıl hayran kalınmaz, top 10 sıralamamı değiştirdi bu film...
İzlemeden ölemyin...
İzlemeden ölemyin...
Reha Erdem bence film çekmemiş, senfonik bir film bestelemiş. İşte ya özlediğimiz bir film, sinema nedir, sanat nedir sorusunun cevabıdır bu film. Çerez film ekolünden gelmiyorsanız bu film tam size göre...
Türk sinemasında çıtayı bayağı yükseltmiş bir yapımdır benim nazarımda "Yazı Tura".
Kamera kullanımı gerçekten insanı rahatsız eder derecede etkileyiciydi. Filmdeki karakterleri yıkan olayları izleyiciye hareketli kamerayla rahatsızlık vererek yaşatmayı başarıyor. Kabul; insanı çok yorduğu bir gerçek ama sonunda tatmin olmuş bir şekilde yorgun bitiriyorsunuz filmi. Haneke sinemasına bayılan bir bünye olarak ...
Devamını oku
Devamını oku
Avrupa sinemasından yine harika bir başyapıt daha... Çok beğendim, resmen tadı damağımda kaldı, lakin bu filmi herkes sevemez belli bir kitlesi var filmin, üzgünüm ama öyle. Baba-oğul çatışması, kuşak çatışması aslında bir sosyalizm ve kapitalizm çekişmesine dönüşmüş; tam sevdiğim türden herkese izleyiniz, izletiniz diyemem lakin kendi adıma ben bu filmi çok tuttum yaaaa; aldığı Oscarları da sonuna kadar haketmiş kim ne derse desin...
Çok sağlam bir eleştiri filmi ama bunu çaktırmadan yapanlardan. Filmde Amerikan banliyö hayatı süper ötesi ince bir dille yerin dibine sokulmuş. Pleasantvillede yaşayanlar kendilerini şahane bir şey sanarken aslında ne kadar bayık, monoton ve rahatsız edici bir yaşamları olduğunu iyiden iyiye anlıyorlar. 24 ayar bir ayar vermişler resmen, çok bilinen bir film değil ama tavsiyem edinin pişman olmayacaksınız...