leges3
Filmler
Diziler
Programlar
Geri dön
4,0
31 Mart 2007 tarihinde eklendi
Dogma 95 manifestosu cıkalı tamı tamına 12 yıl olmus, bu manifestonun ideolojisinin kurucularından Lars von Trier 'dogmatizm' yalamıs bir sürü film çekmis. Karanlıkta dans ile Altın Palmiyeyi almıs "Cannes" da ama hiçbir filmi dogville kadar konusulmamıs, konusulmuyor. Neden mi? Kuskusuz bir yıl önce oscar almıs akademinin taze gediklisi Nicole Kidman ın filme takviyesi olsa gerek. Lakin daha önemli mevzular var filmde doğal afet-yetenek dengesini sağlamıs Kidman dan baska.
Filmin mekansal kurgusunun 'minimum dekor-maksimum oyunculuğa' sonuna kadar izin veren potansiyeli mi, alt metinlerinde aranacak din den tutun 1930 amerikan buhran dönemi tabanlı ama sorunu tüm insanlık için evrensel Etik-Ahlak ikilemi mi, filmin sonunda belki inanılmaz bir 'katharsis' yasanıp bireysel ahlak kavramımızı tekrar sorgulatan 'ahlak anlayısımız mı , hele hele kibrin en büyük günah olduğu gerceğini 'affetmet de bir kibirdir' seklinde rolleri değistirip bizleri ters köseye yatıran mı bu filmi bu kadar büyüleyici ve çarpıcı kılan???
"Lars von Trier sinemasına kayıtsız kalamazsınız . Ortası yoktur bu adamın" klisesinden güç alarak kendimden emin bir sekilde diyebelirim ki bu adamı sevip sevmemek umrumda değil. Nefret de etsen, basyapıt statüsüne de çıkarsan karsında var olan sey gayet 'nitelikli'. İzlemek, deneyimlemek, 'hocam cok uzun cok sıkıcı' diyememek gerek, eğer sinemasever olmak istiyorsak. En azından bu adamın bu filmi için bu rahatlıkla söylenebilir....
8.9/10