Filmler
Diziler
Programlar
Daha önceki yorumumda yazdığım gibi filmin gösterim tarihi imdbde 2011 yazıyor. 2012 olursa şaşmayın diyorum ben yine de...
Damağınızda biraz Zeki Demirkubuz tadı bırakıyor. Işıksız, müziksiz, hayattan filmleri sevenler için bire bir.
Filmlerde sırf aksiyon ve kan görmeyi sevenleri tatmin edebilecek bir film. Tutarsızlıkları ve anlam veremediğimiz olayları bir kenara koyarsak ( Yarışçıyı hapishaneye sokmak için illa karısını mı öldürmek gerekir; işsizliğin kol gezdiği, insanların 300 dolara çalıştığı bir zamanda bir yarışa 46 milyon insan nasıl üye olur vs. vs.) gürültüsü bol eğlencelik bir film.
Bu filmi illa ki başka bir filmle karşılaştırmak istiyorsanız, Ateşten Kalbe Akıldan Dumana, Olağan Şüpheliler, City of God gibi filmlerle karşılaştırmak daha uygun olur. Tetikçi falan gibi alakasız filmlerle karşılaştırmak çok sığ düşünmektir. Bence türünün en iyi örneklerinden biri. Komedi unsuru komedi filmi diye çekilen bir çok filmden daha kaliteli ve orjinal. İzlemenizi tavsiye ederim...
Fazla tanınmayan oyuncularla yapılmış Deepwater filminden bile basit ve heyecansız (Ki film bir şizonfreniyi çok kaliteli bir şekilde anlatıyor.), keşke bir an önce bitse de kurtulsak diyebileceğiniz 5 kuruş etmez bir film.
Vıcık vıcık olmuş türk komedi filmi anlayışına farklı bir yorum getireceğine inandığım ve merakla beklediğim bir film...
İzlediğim en iyi Coen Brothers filmi diyebilirim. İlk bölümde karakterleri tanıyorsunuz. İkinci bölümde içinden çıkılmaz bir arapsaçının içinde buluyorsunuz kendinizi. Filmi beğenmeyenler bir daha izlesin bence. Kaçırdıkları birçok şey bulacaklardır. Son yıllarda böylesine kaliteli oyunculukların olduğu bir filme pek rastlamamıştık. Çok iyi oldu...
1- Filmin senaryosu fena değil ama çok yavaş ilerliyor.
2- Filmde birkaç konu işlenince insan hangisine odaklanacağını şaşırıp kalıyor.
3- Devrin atmosferi çok iyi sağlanamamış. Piyer Loti tepesinden İstanbul örüntüsünde 1981den sonra yapılmış binalar görünüyor.
4- Özgü Namal İtalyana benzemiş ama, daha çok türk gibi duruyor. 7 yıl gitmediği bir ülkeye bulmaca sorularına cevap verecek kadar alışkın ...
Devamını oku
Devamını oku
Bir yönetmen tarihten bir gerçek hikaye anlatmak istiyorsa ilk önce objektif olmalı. Sadece kendi bildiğini ekrana yansıtmaya kalkışırsa çok büyük hata etmiş olur. Bu yüzden; Gelibolu belgeselinde üzerine sinek üşüşmüş yemekleri ve işgal devletleri komutanlarının aşk mektuplarından belgesel yapan Tolga Örnekten pek fazla birşey beklemiyorum doğrusu...
Her sahnesine özenle çalışılmış, usta işi bir aşk, erotizm ve psikolojik savaş filmi. Bu türden hoşlanmayanları sarmayabilir ama ben bayıldım... Kamasutradan estanteneler de cabası...
Sulu seplin komedilerden hoşlanmayanlar ve farklı bişeyler arayanlar için bire bir bir komedi. Muhteşeme yakın. Mutlaka izlenmeli...
Filmin Amerikan propangandası yaptığı çok gülünç. Sadece bir Amerikalı kongre üyesinin çabalarıyla Sovyetlerin yıkılışı arasındaki bağı anlatmaya çalışıyor. Filmin ana konusu son sahnede. Afganlara Ruslarla savaşsınlar diye milyar dolarları akıtan alt komisyon üyeleri, iş okul yapılması için 1 milyon doları onaylamaya geldiğinde ceplerinden birer akrep çıkıyor. Vurucu ve harika bir film...
Semih Kaplanoğluna bu filmde ne anlatmak istedin? diye sorulsa, -Hiçbir şey, diyebileceği ve fakat izleyen her kişinin farklı bir yanından farklı bir anlam yakalayabileceği; her sahnesi nakış nakış işlenmiş bir görsel karnaval...
Klasik bir Gangster filmi. Adam yükseliyor, yakayı ele veriyor, polise yardım ediyor, cezası azalıyor. O kadar.. Eminim Washington'u gören değerli sinefil puancıları hemen 9 küsür puanı yapıştıracaklardır...
Filmin senaryosu fena değil ama Fatih Akın berbat etmiş senaryoyu.
Biraz İnarritu tarzına benzetmek istemiş ama yüzüne gözüne bulaştırmış.
Türkiye hapishanelerini araştırdığı kadar bizim kültürümüzü araştırmamış.
(Bayram namazı için ezan okunuyor üstelik 2000'li yıllarda yaz günü bayram görmedik. Kazım Koyuncu'nun şarkısını bir bayan söylüyor. Kim bu? Kazım Koyuncu :)) )
Biraz İnarritu tarzına benzetmek istemiş ama yüzüne gözüne bulaştırmış.
Türkiye hapishanelerini araştırdığı kadar bizim kültürümüzü araştırmamış.
(Bayram namazı için ezan okunuyor üstelik 2000'li yıllarda yaz günü bayram görmedik. Kazım Koyuncu'nun şarkısını bir bayan söylüyor. Kim bu? Kazım Koyuncu :)) )
Fil mi bu şimdi?? Diyeceğiniz bir film.
Adamlar ne yapıyor ne anlatıyor hiç anlaşılmıyor. Nerde olduğunu bilmediğiniz o sahneden o sahneye sürüklendiğiniz kötü bir rüya gibi...
Adamlar ne yapıyor ne anlatıyor hiç anlaşılmıyor. Nerde olduğunu bilmediğiniz o sahneden o sahneye sürüklendiğiniz kötü bir rüya gibi...
Film fena değildi ama sonuna kadar robotların birleşip daha güçlü bir robot olmalarını bekledim ama çizgi filminde olan bu sahneleri atlamışlar. Yine de izlemeye değer bir film. Özellikle komediyi dozunda kullanmaları çok hoş olmuş...
Daima Lilya..
Harika bir başyapıt bence. İzlerken insanlığımdan utanıp kaskatı kesildim.
Mühiş olay kurgusu, müthiş bir anlatım...
Herkes izlemekle kalmamalı elinden geldiği kadar izlenmesini de sağlamalı...
Harika bir başyapıt bence. İzlerken insanlığımdan utanıp kaskatı kesildim.
Mühiş olay kurgusu, müthiş bir anlatım...
Herkes izlemekle kalmamalı elinden geldiği kadar izlenmesini de sağlamalı...
Bir konu var; bu filme çekilecek.
90 dakikayı doldurmak için bin dereden su getirilerek alakasız sahneler çekilerek yapılan bir film bu. İki kişi ayrılmanın eşiğinde işte... Hatta ayrılıyorlar. Film bu kadar başka hiçbir şey yok.(5 Vakit bu filmine 5 çeker haberiniz olsun.)
90 dakikayı doldurmak için bin dereden su getirilerek alakasız sahneler çekilerek yapılan bir film bu. İki kişi ayrılmanın eşiğinde işte... Hatta ayrılıyorlar. Film bu kadar başka hiçbir şey yok.(5 Vakit bu filmine 5 çeker haberiniz olsun.)
Kesinlikle aldığı puanı haketmiyor.
Ben filmin sonuna taktım kafayı.
O kadar uğraş verdikten sonra birleşen insanlar neden aşklarını doyasıya yaşamaktansa beraber ölmeyi seçiyorlar?
Ayrıca hesaplarıma göre gençliklerinden sonra 15 yıl geçmesine rağmen hiç yaşlanmıyorlar.. :)
Ben filmin sonuna taktım kafayı.
O kadar uğraş verdikten sonra birleşen insanlar neden aşklarını doyasıya yaşamaktansa beraber ölmeyi seçiyorlar?
Ayrıca hesaplarıma göre gençliklerinden sonra 15 yıl geçmesine rağmen hiç yaşlanmıyorlar.. :)
Film kesinlikle harika ve ya olağanüstü değil. Aşk tem'ası yeterince verilememiş bence. Konu basit ama Tom amca işi sürüklüyor... Hele hele sonu hiç olmamış.
Film küçük küçük aşk hikayelerinden oluşuyor. Bazı hikayeler insanda iyi etkiler bırakıyorsa da bazıları 'bunun burda ne işi var' dedirtiyor. Özellikle otoparkçının, körün, vampirlerin ve çocuğunu kaybetmiş bir annenin hikayeleri gerçekten insanı etkiliyor. Ama bir kafede geçen, ayrılmanın eşiğinde olan iki kişinin konuşmalarına ne gerek var diyebiliriz.. İzlenebilir bir film..
Yüzüklerin Efendisi kadar fantastik;
Gladyatörden daha az heyecan verici
Karayip korsanlarına yakın bir görsel efekt...
Daha iyi çekilebilir bir konuyu mahvetmişler.
Teknik açıdan çelişkilerle dolu bir film.(Mesela kafa kesildiğinde hiç kan akmıyor ama bir kol kesildiğinde sanki musluğu açıyorsun) Ama yine de izlenebilir..
Gladyatörden daha az heyecan verici
Karayip korsanlarına yakın bir görsel efekt...
Daha iyi çekilebilir bir konuyu mahvetmişler.
Teknik açıdan çelişkilerle dolu bir film.(Mesela kafa kesildiğinde hiç kan akmıyor ama bir kol kesildiğinde sanki musluğu açıyorsun) Ama yine de izlenebilir..
Filmden konu olarak farklı bişey beklemeyin derim. Sıradan kovalamaca sahnelerinin ormanda geçenini düşünün. Çok kanlı olmuş. Türkiye'de 18 yaş sınırı gelir bu filme... Mayalar hakkında da hiçbir şey anlatmıyor denebilir.
Hele 9 puanı hiç hakketmiyor..
Hele 9 puanı hiç hakketmiyor..
Filmin anlatmak istediği hiç bir şey yok..
Sadece öldürmek için öldüren bir sapığı konu almış. Filmi izlerken bu kadar tesadüf olmaz artık dememek elde değil. Çok saçma...
Sadece öldürmek için öldüren bir sapığı konu almış. Filmi izlerken bu kadar tesadüf olmaz artık dememek elde değil. Çok saçma...
Oyunculuğa ve başrol oyuncusunun aldığı oskara bir şey diyemem ama film konusu bakımından biraz sığ kalmış. Sanki doktorun aşk hayatı anlatılmış gibi.. Yine de izlenebilir bir fillm.
Filmi izlemeden önce bir gazetede film hakkında bir yorum okumuştum. Orda şöyle diyordu: ''Bu filmi ya tamamen kabul edip benimsersiniz, ya da tamamen reddedersiniz. Ortası yok bunun.'' Burada yazılan yorumlara baktığımda bunun ne kadar doğru olduğunu çok iyi anladım. Ben de bu filmi kabul edip benimseyenlerden biriyim. Bazı sahnelerin özensiz çekimi ve abartılar olsa da film beni içine aldı ve çok etkiledi.
Uzun zamandır beni bu kadar içine çeken bir film izlememiştim. Tam kıvamında yapılmış... emeği geçen herkese teşekkürler.
Hollywood ne zaman senaryoları değiştirecek merak ediyorum doğrusu.. Bir kahraman yaratılır ona özellikler bahşedilir, onun karşısına düşmanlar diklir falan filan... Ha bir de sevgili. Gerçeği söylemek gerekirse bıktık artık bunlardan.
1) Film çelişkilerle dolu
2) Sonu bana Blade i hatırlattı
3) Sinema tarihi bu kadar aciz kötü karakterler görmemiştir bence..
Kısacası ben filmi hiç beğenmedim..
1) Film çelişkilerle dolu
2) Sonu bana Blade i hatırlattı
3) Sinema tarihi bu kadar aciz kötü karakterler görmemiştir bence..
Kısacası ben filmi hiç beğenmedim..
Film klasik olmuş. Bu tür filmlerden hoşlananların sonunu başından itibaren tahmin ettiğini düşünüyorum. O onun köstebeği; o polisin; polis mafya babasının, falan filan işte bildiğiniz gibi... Martin amcamızdan daha iyisini beklerdim... Boş vaktiniz varsa izleyin...