mustafarecep54
Filmler
Diziler
Programlar
Geri dön
5,0
9 Kasım 2012 tarihinde eklendi
Cloud Atlas; Wachowski kardeşlerin ihtilal özlemi bu filme de yansımış. Film boyunca sizi bir evrenden başka bir evrene sürükleyen eşsiz bir kurgunun esrarına kapılıyorsunuz. Başlıyoruz, başlangıçlar hayli karmaşık olsa da sonlar öyle sade ve anlaşılır bitiyor ki bazı yarım kalmışlıkların eksikliği dokunmuyor. İnceden inceye piano tınılarını duyabiliyorsunuz bu ise akıp giden zamanın hüzünlü yansımaları olsa gerek. David Mitchell 'i hiç okumamış olmam ne büyük eksiklik şimdi anlıyorum. Sayfaların arasında düşünmeyi / düşlemeyi daha bir kanıksamış bizler için yedinci sanatın perdelerinden süzülüp bu denli derin izler bırakabiliyorsa bir yapıt hiç de haksız sayılmam. Tom Tykwer 'ı unutmamak lazım böylesine zor bir işin altından kalkarak övgüyü sonuna kadar hak etmiş. Tom Hanks, Halle Berry, Hugh Grant, Hugo Weaving, Jim Sturgess, Ben Whishaw, James D'Arcy, Doona Bae, Susan Sarandon, Jim Broadbent bu karoya kim hayır diyebilir. Robert Frobisher (Ben Whishaw) ve Rufus Sixsmith (James D'Arcy) artık aşkları bir dersiniz aykırı ilişkileri mi orası sizin bakış açınız bütün bir film boyunca mektuplar mektuplar... Hae-Joo Chang ( Jim Sturgess ) devrimin komutanı olarak çöküşten önce çıkıyor karşımıza; çöküşü hazırlayan mı yoksa kaçınılmaz olanı başka bir yola sokmaya çalışanlar mıdır devrimciler? Ve tanrılarımız, (Sonmi-450/Doona Bae) onlar unuttuğumuz geçmişteki düzene karşı çıkan bizler değil miyiz? Aslında bütün örgü özgürlük mücadelesi üzerine, hayatlarımız sadece bize ait değildir, başkalarına bağılıyız ya! Farklı zamanlarda farklı kimliklerde birbiriyle etkileşim halinde olan insanlar. Peki ya onların geçmiş, gelecek ve şimdiki yaşamları... Bütün bir var oluşun diyalektiğine temas ediyor. Okyanusta bir damla olmak ve okyanusun damlalardan oluşması, neresinden tutarsanız. Ölüm ise başka bir yaşamın kapısını açar ki reenkarnasyonun zirve yaptığı bir kurgu içindeyiz. 'Haklarımızın ihlal edilmesine göz yummayacağım' , merdiven altı kaçak tekstil işçileri, devrimci sendika, kölelerin hakları ve bir klonun tanrılaşması. Şimdiden başyapıt sayıyoruz ve ekliyorum; 'başkaldırı' hem sisteme hem kendimize... İntiharın büyük cesaret gerektirdiği ve inandığın değerler uğruna bile bile ölüme gitmek.. Aşk en büyük devrimdir: Zamanlar, mekanlar, insanlar ve hatta dünyalar değişse bile sevginin güçlü bağı mutlu sonları yaratmaya yetiyor. Tek tek karakterleri işlemeye kalksam film üzerine kitap yazmam gerekir. Kısa tutuyorum; filmde benim en çok hoşuma giden kısım 'I know / farkındayım' demekten kendini alamayan ihtiyarın 'Help! / imdat' çığlığı... Wachowski'ler Matrix'de devrimi yapsalarda yarım kalmıştı burada bir adım ileri götürmüşler diyebiliyoruz. Matrix'de bir 'révision' söz konusuydu. Burada yıkımın ardından kaçış geliyor. Ama yaşam varoldukça zayıf olan güçlünün yemi olur kuralı devam ediyor. İnsan ruhunun yüzyıllar süren tekamülüne bir selam etmeden duramıyorum. Gidilesi, görülesi ve hatta birkaç defa seyredilesi bir film olmuş. Büyük beklentiler içerisinde gittim ve umduğumu ziyadesiyle buldum. {09.11.2012}