efsane yönetmen Robert Lee Zemeckis yine kaliteli bir filme imza atmış
film, ikinci dünya savaşı zamanında geçen bir casusluk filmi. ama öyle her sahnesinde aksiyon kaynayan, uçaktan uçağa atlamalı ve hatta atlarken havada şarjör değiştirmeli bir aksiyon filmi beklemeyin, yanılırsınız. daha çok bir adamın, çok sevdiği karısı için neler yapabileceğine dem vurmuş bir film demek doğru olur sanırım. ilk yarıda istihbarat subayı max vatan (brad pitt) ve fransız direnişçi marianne beausejour (marion cotillard)’un alman büyükelçisine suikast düzenleme hazırlık sürecine ve bu süreç içinde hafif hafif ikilimizin birbirlerinden hoşlanma, göz süzme, bahaneyle birbirine sokulma, sarılma ve en nihayetinde aşık olma sürecine tanık oluyorsunuz. yani aksiyondan çok çiftin birbirine aşık olma sürecini izliyorsunuz. sıkılabilirsiniz, yan taraftan ve hatta iç dünyanızdan offlamalar puflamalar gelebilir ama dikkate almayın, sabırla bekleyin derim. ikinci yarı çok daha güzel çünkü. bu bağlamda filme, daha sonra açılan filmlerden diyebiliriz aslında.
ikinci yarıda birbirlerine iyice aşık olan ve dünya evine giren ve hatta bir de bebekleri olan çiftimizden marianne’in casuslukla suçlanmasıyla, max’in çok sevdiğini karısının suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışmasıyla, bir yandan, “acaba olabilir mi? yoksa hakikaten casus mu? diye marianne’in gerçekten de casus olup olmadığını merak etmekle, max’in, uygulanan 72 saatlik ‘mayi boya prosedürü’ sırasındaki o içine kurt düşmüş, tedirgin, sancılı anlarını izlemekle, “acaba kanıtlayabilecek mi?” sorusunun cevabını merakla beklemekle geçip gidiyor.
Spoiler vermeden yazacak olursam Finali ise tam bir cendere içinde geçiyor max. ya eşini kendi elleriyle öldürecek ya da vatan hainliğinden ikisi de idam edilecek max’se eşini tek bir şey soruyor beni seviyor musun? bunu bilmem gerek
FİLM HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜM
sonuç olarak tüm dünyadaki izleyici kitlesi olarak genel anlamda ortalama bir film olarak görülse de, kurgusu ve çekim açıları bakımından çok başarılı. özellikle kurgusu. elbiseler, arabalar, mekanlar, kullanılan ekipmanlar hatta yollar. gerçekten hakkını tam manası ile veriyor. oyunculuklarda öyle bence çok da güzel ve duygusal bir film. aksiyonuyla da, duygusuyla da, aşkıyla da tarih ve casusluk filmi sevenlerin beğeneciği bir film olacaktır. 10 üzerinden 7'yi hakediyor
film, ikinci dünya savaşı zamanında geçen bir casusluk filmi. ama öyle her sahnesinde aksiyon kaynayan, uçaktan uçağa atlamalı ve hatta atlarken havada şarjör değiştirmeli bir aksiyon filmi beklemeyin, yanılırsınız. daha çok bir adamın, çok sevdiği karısı için neler yapabileceğine dem vurmuş bir film demek doğru olur sanırım. ilk yarıda istihbarat subayı max vatan (brad pitt) ve fransız direnişçi marianne beausejour (marion cotillard)’un alman büyükelçisine suikast düzenleme hazırlık sürecine ve bu süreç içinde hafif hafif ikilimizin birbirlerinden hoşlanma, göz süzme, bahaneyle birbirine sokulma, sarılma ve en nihayetinde aşık olma sürecine tanık oluyorsunuz. yani aksiyondan çok çiftin birbirine aşık olma sürecini izliyorsunuz. sıkılabilirsiniz, yan taraftan ve hatta iç dünyanızdan offlamalar puflamalar gelebilir ama dikkate almayın, sabırla bekleyin derim. ikinci yarı çok daha güzel çünkü. bu bağlamda filme, daha sonra açılan filmlerden diyebiliriz aslında.
ikinci yarıda birbirlerine iyice aşık olan ve dünya evine giren ve hatta bir de bebekleri olan çiftimizden marianne’in casuslukla suçlanmasıyla, max’in çok sevdiğini karısının suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışmasıyla, bir yandan, “acaba olabilir mi? yoksa hakikaten casus mu? diye marianne’in gerçekten de casus olup olmadığını merak etmekle, max’in, uygulanan 72 saatlik ‘mayi boya prosedürü’ sırasındaki o içine kurt düşmüş, tedirgin, sancılı anlarını izlemekle, “acaba kanıtlayabilecek mi?” sorusunun cevabını merakla beklemekle geçip gidiyor.
Spoiler vermeden yazacak olursam Finali ise tam bir cendere içinde geçiyor max. ya eşini kendi elleriyle öldürecek ya da vatan hainliğinden ikisi de idam edilecek max’se eşini tek bir şey soruyor beni seviyor musun? bunu bilmem gerek
FİLM HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜM
sonuç olarak tüm dünyadaki izleyici kitlesi olarak genel anlamda ortalama bir film olarak görülse de, kurgusu ve çekim açıları bakımından çok başarılı. özellikle kurgusu. elbiseler, arabalar, mekanlar, kullanılan ekipmanlar hatta yollar. gerçekten hakkını tam manası ile veriyor. oyunculuklarda öyle bence çok da güzel ve duygusal bir film. aksiyonuyla da, duygusuyla da, aşkıyla da tarih ve casusluk filmi sevenlerin beğeneciği bir film olacaktır. 10 üzerinden 7'yi hakediyor