Filmler
Diziler
Programlar
...Sarah Jessicanin adeta 'Sex and The City'nin setinden firlayip gelmis karakteri ile yaklasik 10 senedir her filminde adeta ayni karakteri onumuze servis edip duran Hugh Grantin uyumsuzlugu bir araya getirin, tanik koruma programiyla NYCden uzaklastirilip bir tasra kasabasinda saklanan ve bu surecte catirdayan evliliklerini duzeltmeye calisan bir ciftin hikayesiyle kaynastirin, aska ve sevgiye dair hicbirsey soylemeyi basaramadiginiz gibi TV ...
Devamını oku
Devamını oku
... Stanley Kramerin 1967 tarihli harika filmi 'Guess Whos Coming to Dinner'in (Spencer Tracy, Katherine Hepburn ve Sidney Poitierin basrollerde dokturdukleri bir yapit) bir anlamda yeniden cevrimi olarak algilanabilecek (?) olan bu film, irkcilik uzerine ince dokunuslara sahip dialoglarla bir iki yerde guldurse de tam anlamiyla hedefine ulasamayan bir film olmus. Komedi filmi olmasina ragmen 106 dklik suresi boyunca yeterince gulduremedigini, ...
Devamını oku
Devamını oku
... Aktorlukten gelme taze yonetmen Peter Berg (filmdeki FBI toplantisi sirasinda da ufaktan kendini gostermis), gunumuzdeki teror saldirilarindan hareketle cekilmis filmin yonetmen koltugunda teknik acidan kusursuz bir is cikarmis gibi gorulebilir ancak politik acidan yanlis bir film oldugu da bir gercek. Suudi Arabistan'da gerceklesen bir bombali saldirida bircok ABD vatandasinin hayatini kaybetmesi ve hemen ardindan olay yerine gelen ekiplerin ...
Devamını oku
Devamını oku
.... John Singletonın düşüşü devam ediyor. Kendisine 'en iyi yönetmen' dalında Oscar adaylığı getiren 1991 tarihli 'BoyzN the Hood' ile genç yaşında kariyerinin en iyi filmine imza atan yönetmen, bu başarısının devamını getiremedi maalesef. Ardından çektigi 'Higher Learning', 'Shaft' ve '2 Fast 2 Furious' vasatı geçemeyen yapımlardı kuşkusuz. Maalesef bu filmlerin arasına 'Four Brothers'ı da eklemekten çekinmemiş ...
Devamını oku
Devamını oku
Todd Philips, 2009'de sürpriz bir gise basarisinin ardindan adeta bir fenomene dönüsen 'The Hangover'i bir üçlemeye dönüstürmeye kararli anlasilan. Serinin bu ikinci bölümü ilk filmin hikaye sablonunu birebir kullanan bir iskelet ortaya çikardigindan beklenen ilgiyi görmedi aslinda. 'The Hangover 2', ilk yarim saatini atlattiktan sonra açilip rahat bir nefes alirken, ekibin yeni üyesi olan maymun'un da Alan dahil herkesten rol ...
Devamını oku
Devamını oku
... Hasan Karacadag Japonya'da unlu isimlerle calisma imkani bulmus, cesitli islere imza atmis genc bir sinemaci. Bu Karacadag adina iyi bir referans diye dusunebilirsiniz eminim ki. Ancak izledikten sonra, elle tutulur hicbir yani olmayan film karsisinda adeta sok geciriyorsunuz. Bir kere filmin cikis noktasi ve fikri belli bir sinopsis ortaya koymak icin yeterli olabilecek kapasitede. Ancak Karacadag, 110 dakikalik bir filmi kaldiramayacak ...
Devamını oku
Devamını oku
...'The Last King of Scotland', 70ler boyunca halkina zulmeden ve yuzbinlerce kisinin olumune neden olan Ugandali diktator Idi Amini tanima firsati veriyor seyircisine. Ancak yonetmen MacDonald, gercek olaylar ile kurgusal olani harmanlamaya calistigi oykusunde (flmin basinda belirttigi gibi) isin kurgusal yonune o kadar cok yukleniyor ki, gercekleri verme konusunda zayif kaliyor. Idi Amin yonetimine neredeyse hic deginmiyor, neredeyse sadece ...
Devamını oku
Devamını oku
... 1977 tarihli orjinal filmin uzerine cekilen ve gectigimiz sene izledigimiz remakein elde ettigi basari uzerine gelen bu devam filmi aslinda adinin arkasina eklenen '2' rakami olmassa kendi halinde basindan sonuna kli$elerle dolu bir gerilim-korku filmi olarak gorulebilir. Ilk filmin hikayesine hicbir devamlilik getirmeyi gerek gormeyen yonetmen Martin Weisz, ilk filmde daha makul olculerde karsimiza cikan, mutasyon gecirmis bu insanlari daha ...
Devamını oku
Devamını oku
...Spielberg'in filmleri, her zaman kiyisindan kösesinden beni heyecanlandiran kimi özellikler barindirmistir. Ama su son 5-6 senedir nasil adlandiracagimi bilemedigim birsey var onun sinemasinda. En son 2005'te 'Munich' gibi basyapit seviyesinde bir film ortaya koyduktan sonra biraz durulan Spielberg, Indiana Jones 4 ile seriyi yillar sonra dibe çeken bir bölümle tanistirdi kanimca. Indiana 4 sanki George Lucas'in yönetmenliginde çekilmis ...
Devamını oku
Devamını oku
... ilk iki bölümüyle belli bir düzeyi yakalayan Underworld serisi, üçüncü filmle son yillarda seri filmlerde bir hayli yayginlastigi görülen sekliyle prequel'e soyunmus, yine belli bir düzeyi tutturmayi basarmisti. Bu 4. bölüm ise 3D mantigiyla çekilmesinden dolayi hikaye olarak serinin en yavan ve zorlama yapimi olarak dikkat çekiyor. Hatta bunu 88 dakikalik kisa süresiyle de fazlasiyla hissettiriyor. Sonuçta rahatça ...
Devamını oku
Devamını oku
...John Dahl'ın filminde yaratmak istediği gerilim havasını, 33 sene önce ilk filmi "Duel"i çekerken Spielberg gayet iyi yakalamış ve adeta o zamanlar bu tür hikayelere son noktayı koymustu. "Joy Ride" ise hikaye konumunda hiçbir şey anlatmadan direkt seyircisini gerilimin içine katmaya çalışan, ancak gerilim yaratma konusunda hiçbir yönetmenlik becerisi barındıramadığından bunu yüzüne gözüne bulaştıran bir film ...
Devamını oku
Devamını oku
... Bir yönetmen olarak Mark Steven Johnson, yeteneklerinin fazlasiyla kisitli oldugunu ?Daredevil'da cümle aleme kanitlamisti. Bu yüzdendir ki nasil bir film izleyecegimize dair bizleri pek de sasirtmadi Ghost Rider. Özellikle son 1 seneki isleri ve fiziksel yapisiyla yeteneksizlik abidesi görüntüsü çizen bir Nicolas Cage'i önümüze sunan filmin tam anlamiyla sapir sapir döküldügünü rahatlikla söyleyebilirim. Wes Bentley'in ...
Devamını oku
Devamını oku
.... Bahama adalarinin essiz guzellikleri ve cogu sualtinda gerceklestirilen belgesel tadindaki goruntu calismasiyla fazlasiyla cezbedici duruyor 'Into the Blue'. Ancak ilk 1 saati boyunca hicbir ilerleme kaydedemeyen ve giris bolumunu sakiz gibi uzatan yonetmen Stockwell, son yarim saatinde de apar topar finale bagladigi filmini ne yazik ki hicbir yaniyla etkileyici hale getiremiyor. Paul Walker- Jessica Alba ikilisinin fazla guzel bir ikili ...
Devamını oku
Devamını oku
?Gemide? ile sinemamiza cesur ve iyi bir giris yapan Serdar Akar, daha sonraki hicbir filmiyle o kadar etkili olmadi. ?Dar Alanda Kisa Paslasmalar? eli yuzu duzgun bir film olmasina ragmen unutuldu gitti, ?Maruf? ise bir sure sonra ismi dahi hatirlanamayuan bir film oldu cikti. ?Kurtlar Vadisi Irak? ve Gecenin Kanatlari ile artik ismini unutmak istedigimize karar verdigimiz Akar, ?Barda? ile tekrar o guzel gunlerine donecegine dair bir beklentiye ...
Devamını oku
Devamını oku
... Darren Lynn Bousman i$in suyunu cikarmaya devam ediyor. Dorduncu bolumuyle huzurunuzda yeralan bir filmin 'Oyun Daha Yeni Basliyor' (bundan oncekiler oyun degildi de neydi peki ?) gibisinden laflarla hala soyleyecek cok seyi varmis gibi hicbirsey soyleyememesine ne demeli peki. Yonetmen Bousman ayni gorsellikte, ayni kurgu numaralariyla bir kez daha seyirciyi sasirtmaya yoneliyor, flashbacklerle Jigsawin bilinmeyen yuzunu ortaya cikarmaya, ...
Devamını oku
Devamını oku
... gercekten bittikten sonra yuzunuzde 'anlamsiz' bir ifade birakacak turden bir film. Zeki Okten ozellikle 70lerin sonlari ve 80lerde sinemamiz icin onemli filmlere imza atmis bir isim. 2000 tarihli filmi 'Gule Gule' beklenmedik bir ilgiyle karsilanmis, son olarak 3 sene once cektigi 'Gulum' ise kisa zamanda unutulup gitmisti. Okten bu kez buyuk bir yatirim yapmak amaciyla gelen bir grup Cinlinin ardindan huzursuzlanan kucuk bir Anadolu ...
Devamını oku
Devamını oku
...Yeni Zelandali yonetmen Lee Tamahori, 1994 tarihinde ulkesinde cektigi ilk sinema filmi 'Once Were Warriors' ile dikkat cekmis ve gunumuzde cogu yonetmenin basina gelmesine alisik oldugumuz sekilde Hollywooda transfer olmustu. 'Mullholland Falls' ve 'The Edge' gibi oyuncu kadrosuyla dikkat ceken iki orta karar yapimin ardindan 'Along Came a Spider', 'Die Another Day' ve XXX 2' gibi vasat filmlerle yoluna devam eden Tamahorinin 'Next' ile ...
Devamını oku
Devamını oku
... James Grayin filmi polis teskilatindan cesitli enstantaneler iceren S&B fotograflar esliginde baslayan jenerigiyle farkli tadlar barindiracagina seyircisini inandirsa da, kisa surede sirtini kliselere yaslayarak deger kaybediyor. Acikcasi oyuncu kadrosunun gorkemi ve 80lere dair hit parcalari yerinde kullanmasiyla yer yer keyif vermiyor degil, ancak bir sinema filminden cok her yonuyle bir TV filmi havasi var 'We Own The Night'da. Mark ...
Devamını oku
Devamını oku
....... evliliklerini kurtarmak amaciyla yoğun çiftler terapisinde uzmanlaşmış Güney Pasifik'teki tropik ada cenneti Eden Resort'u keşfeden bir ciftin, grup indiriminden faydalanmak icin 8 kisilik arkadas grubuyla gittikleri bu tatilde iliskilerini duzeltmeyi izlerken, Amerikan filmlerinin iyi ornekleri verebildigi bu tip komedilerin yanina bile yaklasmasini birakin, komedi filmi oldugunu tamamiyle unutup sıkıcı bir seyirlige donusuyor ...
Devamını oku
Devamını oku
...Emmerich filmografisindeki felaket filmlerine bir yenisini daha eklerken, hikayeyi eline yuzune bulastirmayi yine pek iyi becererek gorsellikle seyirciyi tavlamaya calisiyor. Dunyanin yokoldugunu, daglarin taslarin yerinden oynayip okyanuslarin sehirleri kapladigini mi gormek istiyorsunuz? O halde filmin fragmaniyla yetinmeniz daha yerinde bir secim olur. Zaten fragmanda tum o sahneleri bize ezberleten Emmerich, geriye onemsiz bir avuc ...
Devamını oku
Devamını oku