keciboynuzu1985 filmi için kullanýcý yorumlarý

Çok Katmanlılık; Bu Etlerin Ardındaki Güzellikler: Bu kadarı da olmaz diyorsunuz 'Beş Şehir'i izlerken. Sonra da izlerken, bir yadan da düşündükçe, olur bu kadarı da, fazlası bile...'Polis' filmiyle, Türk Sinemasında Klasik Dönem sonrası melodram filmlerden aşina olduğumuz o damıtık gerçeklik duygusunu,-iyiliğin ve kötülüğün kesin sınırlarla ayrıldığı iki kutuplu karakter sinemasının kurduğu yapıyı- ...
Devamını oku

İki yalnızlıktan doğan aşkı ve biraradalığmızı çok güzel anlatan, son yıllarda izlediğim en samimi yerli yapım.

Saçma sapan bir film... Hatta film bile değil, kamera kullanımı felaket zira... İzleyici yoran, bu nedenle de kesinlikle film tadı vermeyen çekim teknikleri var; kötü bir klip çekimi gibi. Bilindik bir 'varoşluklar' hikayesinin içine basit bir aşk hikayesi de katılınca, Orhan Gencebaylı, Ferdi Tayfurlu 'arabesk' filmlere benzemiş iyice... Ayrıca 'Atos,Portos,.... üçüncüsü hangisi?' sorusu da 20 milyon rupilik soru olamaz. ...
Devamını oku

Oyuncu performansları açısından Uğur Polat ve Begüm Birgörenin Mehmet ve Zeynep karakterlerini (özellikle de Zeynepin 'iç dökme monoloğunda') karikatüre dönüştürdüğü, Serdar Orçin ve Ufuk Bayraktarın karşılıklı göründükleri bölümlerle çekiebilir olan ve derdini ortaya koymaya yak(ın)laşan bir 'tutukluk' hikayesi.

Sıradan sayılabilecek bir konuyu, düzgün oyuncu performanslarıyla izlenilebilir kılan, değindiği sorun(lar)a dair yeni bir şeyler söyleme zahmetine gir(e)meyen 'sosyal içerikli', beklenen bir sonla sönükleşen bir film.

Mantık hataları barındıran bir film. İlk akla gelenlerden biri; Kurban Bayramının yaza gelmesi ki, filmdeki ayrıntılardan anlatılan hikayenin 2000li yılların Türkiyesinde geçtiğini anlıyoruz. Öte yandan eksik senaryosuna rağmen, -dikkate değer yönler olarak- fotoğraf albümü tadında bir görüntü yönetimine ve başarılı oyuncu kompozisyonlarına sahip bir İzmir trajedisi...

Erkek cinselliği üzerine gerçekçi bir film. Yalnızca Erkan Canın performansı için bile izlenilmeli...

Fadik Sevin Atasoy ve Mustafa Üstündağın tüm çabalarına rağmen eksikleri olan bir film. Dialoglar yeterince inandırıcı olamayınca, anlatılan hikaye de biraz havada kalmış. Ancak, yine de sıkılmadan izlediğimi söyleyebilirim.

Daha 'karanlıkta' olan anne portresiyle, tam anlamıyla 'sınırda' olan oğul figürünün(filmdeki metaforik yüklemelerden anladığım kadarıyla) birbirlerine ancak bir uçurumun 'iki karşıt' kıyısı kadar uzak oluşunun üstüne basan filmin belki de tek eksik yanı, 'patrona duyulan platonik' aşkın -yönetmenin tercihi de olabilecek biçimde- yeterince verimli işlen(e)memesi. Ancak, filmi bir bütün olarak değerlendirdiğimde; ...
Devamını oku

Bazılarına göre aşk, zaten imkansız olduğu için aşktır. 'Uzak İhtimal' filmiyse 'imkansız bir aşkı' anlatıyor. Son dönem Türk Sinemasının dikkate değer yapıtlarından. Özellikle de Görkem Yeltanın filmde çizdiği kompozisyon oldukça dokunaklı.

Şiddetin köken aldığı yerlere dair ipuçları fısıldıyor film, yer yer; sevgisizlik,ötekileştirilmişlik... Aynı muhitte yaşamalarına rağmen, birbirinden çok uzak hayatlara sahip insanların, birbirlerine alttan alta büyüyen bir kinle yaklaşmaları sonucunda nelerin patlak verebileceğini, olayların nerelere varabileceğini gözler önüne seriyor. Ve belki görsel medya araçları vasıtasıyla pornografik şiddeti ...
Devamını oku

'Kırık(ya da 'parçalanmış') Kucaklaşmalar', adındaki kırıklığı çok iyi yansıtan, dramatik açıdan güçlü bir film. Ancak bir 'Annem Hakkında Her Şey' ya da 'Konuş Onunla' kadar iyi bir senaryoya sahip değil. Ama yine de 'iyi bir Almodovar çalışması' ve yalnızca bu nedenle bile kalburüstü bir yapım olduğu su götürmez. Ayrıca film, Penelope Cruza aşık olmak için pek çok sebep barındırıyor. Harika bir performans!

Ustanın yeni filmini heyecanla bekliyorum.

Bir kere şunu söyleyebilirim; teknik açıdan kusursuz bir film var karşımızda.Ceylanın önceki filmlerine göre daha elle tutulur bir senaryo üzerine kurulmuş bir yapı var.Senaryoyu basit bulanlara filmin başıyla sonunu dikkatli izlemelerini öneriyorum.Yönetmen ahlaki bir tavır ortaya koyuyor.Açmaza girdikleri durumdan, kendilerini bu duruma sokan yöntemle çıkmak isteyen insanları sorguluyor ve sergiliyor film.Oyunculuklar ve ...
Devamını oku

Filmde her şey,adamımızın ıssızlığı üzerinden anlatılmış yüzüstü bırakılan kızın çektiği acıyı gösteren yok.Issızda olsa gerçekten aşık bir insan sevdiği insanı yüzüstü bıraikıp gitmez.film bu gerçeği göz ardı etmiş.Ayrılığın nedenini ıssız adamımızın,kızımıza kendini layık görmemesine(kendini çok kirlenmiş görünmesine)bağlayıvermiş.Bu da bizim bu ayrılığa yeterince üzülmemizi engelliyor.

Adından da anlaşılacağı üzere, öyle çok iddialı olmasa da,çok hoş ve eğlenceli bir fim.Özellikle Philibert karakteri çok sempatik.

Eksik tarafları olsa da ilişkiler üzerine güzel bir film.Ne istediğini bil(e)meyen bir adamın traji-komik durumu.

Evet, şu bir gerçek ki bu tür filmlerden anlayabileceğimiz, öyle bir çuval dolusu bir şeyler yok.Ancak şunu da bilmek gerekir ki, bu tür filmler, durum filmleridir, olay veya olayları anlatmazlar.Bir durumu yoğunlukla işlerler.Bu tür yapıtları edebiyatta da görebiliriz.Çehovda,Sait Faikte örneğin.Bu film içinse, yabancılaşma,özlem,sevgi(sizlik) gibi durumlar anlatılıyor diyebiliriz.Teknik olarak oldukça üst düzey bir ...
Devamını oku

İlginç bir film olacağa benziyor.Merakla bekliyorum.

İyi bir yıl,kendini iyi hissetmek isteyenler için iyi bir seçim ve iyi bir film.Fransız köylerinin güzelim üzüm bağları,aşk,romantizm ve tabii ki Marion Cotillard...İzlerken kendinizi koyverin.Rahatlayıp gevşediğinizi hissedeceksiniz.Film, bir tür sine-terapi deneyimi.İyi eğlenceler.

Filmin ilk bölümleri izleyiciyi biraz zorlasa da, sanırım bu ilk bölüm, daha farklı da çekilemezdi.Sonuç olarak,Mathieu Amalricin performansı ve de iyi bir yönetmenlikle birlikte,ortaya güzel ve duygusal bir film çıkmış.

Üstattan ilişkilere dair, yine sıkı bir anlatı.Ben, pek bir beğendim doğrusu.Modern zamanların duygusal sıkışmışlığı pek bir güzel işlenmiş.Filmin müzikleri de enfes.Tadı damağımda kaldı.

Hayata dair, iki farklı yönden bakışı, tek filmle anlatmış, üstad Allen.Kendine has filmlerinden biri, ilginç.Tabii ki Melinda karakterlerini canlandıran iki hanfendi de çok hoş.

Kesinlikle almış olduğu puanda çok daha fazlasını hak eden bir film var karşımızda.Mekan kullanımı, ışık, filmin geneline hakim olan flu arka fon,yerinde kullanılmış,doğru yansıtılmış ve iyi oynanmış cinsellik,ayrıntıların ustalıkla işlenişi.Arada kalmış insanların öyküsü herhalde ancak bu kadar iyi anlatılır.Belki İstanbul Film Festivalinde Erdem Akakçeye de bir ödül verilebilirdi, ancak elbette Serhat ...
Devamını oku