Filmler
Diziler
Programlar
Buğday-Grain her iki dilde de belki tüm dillerde söylenişi ağır kelime. Belki kainatın en küçük yapı taşı değil ancak insanın özüne işlemiş tanecik...
"Anlatıyorum hiç konuşmadan
Buğdayın içini dökmesi gibi…"
Eline aldığında bir çok şey anlabilir ya da bir çok şeye susabilir buğday.
Semih Kaplanoğlu'nun sanat filmi "buğday" güzel bir film olmuş. Filmin yakın bir gelecekği anlatmasıyla siyah beyaz olması düşüncemizde bir zıtlık oluşturarak başlıyor.
Doğal toğumların kaybedilmiş olduğu zamanda yaşam sürmektedir. Doğadaki ilk toğumla milyarlarca yıl sonra gelmiş toğum arasında bir bağ vardır ve insanların genetiğini değiştirdiği ya da laboratuar ortamlarında "yaratığı" toğumlar bir türlü bu yaşam zinciri oluşturmamaktadır. İnsanlığı vuran bir afetle de toprağın çoğu zehirlenmiş ve insanlar belirli bölgelerde seçilerek hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
İki bilim adamının insanlığa umut olma çabasıyla başlayan hikaye sığ düşüncelerde distopya bir dünya filmi gibi gelse de film geçmiş ve geleceğin, insan ile evren arasındaki bağıntıyı anlatmaktadır.
Hz. Musa ve Hz. Hızır arasında geçen anekdot filme içerisine iki bilim adamın temsil edilmiş. Bu da bizim olduğumuz zamandan bakarsak geçmiş ve gelecek arasındaki bağlantı olarak görülebilir. Tarihte geçen hikayede "hikmet" yani Allah'ın bilmesi işlenmiştir. Bu noktadan düşündüğümüzde doğal olanda her zaman bir hikmet barındırğına ulaşabiliriz. Nitekim Filmde insan kısıtlı bilgisiyle oluşturduğu dünya yok olmanın eşiğine gelmiştir.
Tanrı parçacığını aradığımız ve bulduğumuzu zannettiğimiz şu yıllarda filmde "insan parçacığı" terimi geçmektedir. Yani kainattaki her şeyin temelini oluşturan tanrı parçacığına karşı aslında kainatın insan parçacığı üzerine kurulu olduğu fikri. İnsan müdehale ederek bozduğu her şeyde aslında kendini bozmaktadır. İnsanın bozulması kainatın temel parçasının bozulması anlamına gelmektedir ve bunun sonucu filmde görülmektedir.
Film tüm bunları buğday ile anlatabilmiştir. Atmosferi ve metaforlarıyla sanat filmi olarak kabuğunu doldurmaktadır. Oskar alması önemli değil ancak bence oskar tarafsızsa oskar alacağından emin olduğum bir film.
"Anlatıyorum hiç konuşmadan
Buğdayın içini dökmesi gibi…"
Eline aldığında bir çok şey anlabilir ya da bir çok şeye susabilir buğday.
Semih Kaplanoğlu'nun sanat filmi "buğday" güzel bir film olmuş. Filmin yakın bir gelecekği anlatmasıyla siyah beyaz olması düşüncemizde bir zıtlık oluşturarak başlıyor.
Doğal toğumların kaybedilmiş olduğu zamanda yaşam sürmektedir. Doğadaki ilk toğumla milyarlarca yıl sonra gelmiş toğum arasında bir bağ vardır ve insanların genetiğini değiştirdiği ya da laboratuar ortamlarında "yaratığı" toğumlar bir türlü bu yaşam zinciri oluşturmamaktadır. İnsanlığı vuran bir afetle de toprağın çoğu zehirlenmiş ve insanlar belirli bölgelerde seçilerek hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
İki bilim adamının insanlığa umut olma çabasıyla başlayan hikaye sığ düşüncelerde distopya bir dünya filmi gibi gelse de film geçmiş ve geleceğin, insan ile evren arasındaki bağıntıyı anlatmaktadır.
Hz. Musa ve Hz. Hızır arasında geçen anekdot filme içerisine iki bilim adamın temsil edilmiş. Bu da bizim olduğumuz zamandan bakarsak geçmiş ve gelecek arasındaki bağlantı olarak görülebilir. Tarihte geçen hikayede "hikmet" yani Allah'ın bilmesi işlenmiştir. Bu noktadan düşündüğümüzde doğal olanda her zaman bir hikmet barındırğına ulaşabiliriz. Nitekim Filmde insan kısıtlı bilgisiyle oluşturduğu dünya yok olmanın eşiğine gelmiştir.
Tanrı parçacığını aradığımız ve bulduğumuzu zannettiğimiz şu yıllarda filmde "insan parçacığı" terimi geçmektedir. Yani kainattaki her şeyin temelini oluşturan tanrı parçacığına karşı aslında kainatın insan parçacığı üzerine kurulu olduğu fikri. İnsan müdehale ederek bozduğu her şeyde aslında kendini bozmaktadır. İnsanın bozulması kainatın temel parçasının bozulması anlamına gelmektedir ve bunun sonucu filmde görülmektedir.
Film tüm bunları buğday ile anlatabilmiştir. Atmosferi ve metaforlarıyla sanat filmi olarak kabuğunu doldurmaktadır. Oskar alması önemli değil ancak bence oskar tarafsızsa oskar alacağından emin olduğum bir film.