Her ne kadar I, Tonya'nın ana hikayesi 1994 olimpiyatlarında dünyayı şoke eden, Tonya Harding'in paten yarışmasındaki rakibi Nancy Kerrigan'ın başına gelen "hadise"ye odaklansa da, film aslında bundan çok daha fazlasını içeriyor. Bu film aslında Tonya Harding'in hayat öyküsünü anlatıyor. Filmin en başında Tonya'nın küçükken patene duyduğu ilgiyi ve annesinin sürekli onu zorlamasını görüyoruz. Ve bundan yıllar sonra Tonya, Amerika'da "Triple Axel"i yapmayı başaran ilk kadın olup büyük bir başarıya imza atsa da, gerçekte Tonya'nın hayatı sürekli şiddetli inişler ve çıkışlar ile dolu. Ve I,Tonya, bunu olabilecek en iyi şekilde gözler önüne seriyor.
The Finest Hours gibi hiç kimsenin konuşmadığı başarılı işlere imza atmış olan yönetmen Craig Gillespie, bu filmi yönetmek için en uygun isim olmuş. Çünkü I, Tonya hikayesinin karanlık içeriğine rağmen son zamanlarda izlediğim en enerjik filmlerden birisiydi. Senaryo bu durumu olabilecek bütün ciddi, şaşırtıcı ve komik detaylarıyla gözler önüne sermiş ve bu türler arasında harika bir denge yakalamış. Mesela filmde gerçek olduğunu bildiğiniz halde yaşanan bazı absürt durumlara karşı gülerken, hikaye Tonya'nın içinde bulunduğu durumun ciddiyetini yansıtmayı ve onu gerçekten umursamamızı sağlamış. Mesela Martin Scorsese gibi dev bir yönetmenin ellerinde bu hikaye oldukça ciddi, depresif bir filme dönüşebilirdi. Fakat Craig Gillespie, sahne geçişlerinden müzik seçimlerine kadar bu filme kendi özgün stilinden bir şeyler katmış. Ve beyazperdede anlatılması için yalvaran bu senaryo ile harika performanslar, çıkan sonucu daha da iyi bir hale getirmiş.
Biraz da performanslardan konuşalım. Oyuncular arasında bu filmde tek bir zayıf halka bile yoktu. Margot Robbie, bu filmde kariyerinin en akılda kalıcı ve etkili performansını sergilemiş. Her ne kadar en başta ekranda sadece Robbie'yi izliyor olsam da, film ilerlemeye devam ettikçe Robbie gözümün önünde kaybolmaya başladı. Filmin büyük bir çoğunluğunda gerçekten de Tonya Harding'i ekranda izliyor gibi hissettim. Robbie'nin performansı tek kelimeyle harikaydı. Ayrıca yardımcı oyuncu kadrosundan Sebastian Stan şaşırtıcı derecede etkiliydi ve Allison Janney, karışık bir kişiliğe sahip olan karakterini gerçekçi bir şekilde canlandırmayı başarmış. Özellikle de Janney ile Robbie arasında geçen sahneler, filmin en sürükleyici bölümleriydi.
Eğer bu sıra dışı hikayenin filmde nasıl ele alındığına değinecek olursam; her ne kadar bu hikaye ve içinde bulunan karakterler hakkında daha fazla bilgi edinmek istesem de, günün sonunda filmin işleniş tarzından memnun kaldım. Zaten film 2 saatlik bir süreye sahip olduğu için senaryo karakterleri ve atmosferi tanıtmakta hiçbir zaman kaybetmiyor. Filmdeki karakterlerin günümüzde verdiği ufak röportajlardan sonra hikaye hemen bir flashback ile Tonya Harding'in küçüklüğüne odaklanıyor. Normalde bir hikayenin sürekli geçmiş ile gelecek arasında gidip gelmesini dikkat dağıtıcı bulsam da, I, Tonya bunu hikayenin tonuyla olabilecek en uyumlu şekilde işlemiş. Bu da filmin arkasındaki hikayeyi daha da ilgi çekici bir hale getirmiş. Üstelik film 2 saatlik süresinin tek bir saniyesini bile boşa harcamadığından, film sırasında hiç hikayeden kopmuş veya sıkılmış gibi hissetmiyorsunuz.
Ayrıca Tonya'nın sesli anlatım yaptığı bölümleri çok sevdim, şarkıların filmle uyumuna bayıldım ve karakterler arasında geçen diyalogları ilgi çekici buldum. Ve bütün bunlar I, Tonya'ya öyle bağımsız bir hava kazandırmış ki, filmi esnasında hiç Oscar'a aday olmak için çekilmiş bir film izliyormuş gibi hissetmiyorsunuz. Bu yüzden film sona erdiğinde I, Tonya'nın birden fazla Oscar'a aday olmuş bir film olduğunu göz önünde bulundurmadım bile. Çünkü bu film başlı başına bile çok başarılıydı. Bu yüzden böyle bağımsız bir filmin Oscar'da kendine yer bulmasına epey sevindim.
Genel anlamda I, Tonya harika bir filmdi. Hikaye hakkında ufak sorunlarım olsa da ve filmdeki CGI kullanımının epey dikkat dağıtıcı olduğunu düşünsem de, filmin iyi yanları kesinlikle kötü yanların etkisini düşürmesini sağladı. I, Tonya harika performanslara, sürükleyici bir hikayeye ve baştan sona kadar süren dinamik bir tona sahip. İçeriğinin biraz tanıdık olmasına rağmen farklı bir şekilde işlenmiş olan biyografi filmlerini seviyorsanız, mutlaka bu filme bir şans verin. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Craig Gillespie'nin hikayeye getirdiği özgün, enerjik ton.
+ Margot Robbie başta olmak üzere bütün oyuncuların kusursuz performansları.
+ Sürükleyici bir tempo, ilginizi çeken bir konu.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Film bazı bölümlerinde fazla tanıdık bir simaya sahip olabiliyor.
- Dikkat dağıtan CGI.
TOPLAM PUAN: 8.1/10
The Finest Hours gibi hiç kimsenin konuşmadığı başarılı işlere imza atmış olan yönetmen Craig Gillespie, bu filmi yönetmek için en uygun isim olmuş. Çünkü I, Tonya hikayesinin karanlık içeriğine rağmen son zamanlarda izlediğim en enerjik filmlerden birisiydi. Senaryo bu durumu olabilecek bütün ciddi, şaşırtıcı ve komik detaylarıyla gözler önüne sermiş ve bu türler arasında harika bir denge yakalamış. Mesela filmde gerçek olduğunu bildiğiniz halde yaşanan bazı absürt durumlara karşı gülerken, hikaye Tonya'nın içinde bulunduğu durumun ciddiyetini yansıtmayı ve onu gerçekten umursamamızı sağlamış. Mesela Martin Scorsese gibi dev bir yönetmenin ellerinde bu hikaye oldukça ciddi, depresif bir filme dönüşebilirdi. Fakat Craig Gillespie, sahne geçişlerinden müzik seçimlerine kadar bu filme kendi özgün stilinden bir şeyler katmış. Ve beyazperdede anlatılması için yalvaran bu senaryo ile harika performanslar, çıkan sonucu daha da iyi bir hale getirmiş.
Biraz da performanslardan konuşalım. Oyuncular arasında bu filmde tek bir zayıf halka bile yoktu. Margot Robbie, bu filmde kariyerinin en akılda kalıcı ve etkili performansını sergilemiş. Her ne kadar en başta ekranda sadece Robbie'yi izliyor olsam da, film ilerlemeye devam ettikçe Robbie gözümün önünde kaybolmaya başladı. Filmin büyük bir çoğunluğunda gerçekten de Tonya Harding'i ekranda izliyor gibi hissettim. Robbie'nin performansı tek kelimeyle harikaydı. Ayrıca yardımcı oyuncu kadrosundan Sebastian Stan şaşırtıcı derecede etkiliydi ve Allison Janney, karışık bir kişiliğe sahip olan karakterini gerçekçi bir şekilde canlandırmayı başarmış. Özellikle de Janney ile Robbie arasında geçen sahneler, filmin en sürükleyici bölümleriydi.
Eğer bu sıra dışı hikayenin filmde nasıl ele alındığına değinecek olursam; her ne kadar bu hikaye ve içinde bulunan karakterler hakkında daha fazla bilgi edinmek istesem de, günün sonunda filmin işleniş tarzından memnun kaldım. Zaten film 2 saatlik bir süreye sahip olduğu için senaryo karakterleri ve atmosferi tanıtmakta hiçbir zaman kaybetmiyor. Filmdeki karakterlerin günümüzde verdiği ufak röportajlardan sonra hikaye hemen bir flashback ile Tonya Harding'in küçüklüğüne odaklanıyor. Normalde bir hikayenin sürekli geçmiş ile gelecek arasında gidip gelmesini dikkat dağıtıcı bulsam da, I, Tonya bunu hikayenin tonuyla olabilecek en uyumlu şekilde işlemiş. Bu da filmin arkasındaki hikayeyi daha da ilgi çekici bir hale getirmiş. Üstelik film 2 saatlik süresinin tek bir saniyesini bile boşa harcamadığından, film sırasında hiç hikayeden kopmuş veya sıkılmış gibi hissetmiyorsunuz.
Ayrıca Tonya'nın sesli anlatım yaptığı bölümleri çok sevdim, şarkıların filmle uyumuna bayıldım ve karakterler arasında geçen diyalogları ilgi çekici buldum. Ve bütün bunlar I, Tonya'ya öyle bağımsız bir hava kazandırmış ki, filmi esnasında hiç Oscar'a aday olmak için çekilmiş bir film izliyormuş gibi hissetmiyorsunuz. Bu yüzden film sona erdiğinde I, Tonya'nın birden fazla Oscar'a aday olmuş bir film olduğunu göz önünde bulundurmadım bile. Çünkü bu film başlı başına bile çok başarılıydı. Bu yüzden böyle bağımsız bir filmin Oscar'da kendine yer bulmasına epey sevindim.
Genel anlamda I, Tonya harika bir filmdi. Hikaye hakkında ufak sorunlarım olsa da ve filmdeki CGI kullanımının epey dikkat dağıtıcı olduğunu düşünsem de, filmin iyi yanları kesinlikle kötü yanların etkisini düşürmesini sağladı. I, Tonya harika performanslara, sürükleyici bir hikayeye ve baştan sona kadar süren dinamik bir tona sahip. İçeriğinin biraz tanıdık olmasına rağmen farklı bir şekilde işlenmiş olan biyografi filmlerini seviyorsanız, mutlaka bu filme bir şans verin. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Craig Gillespie'nin hikayeye getirdiği özgün, enerjik ton.
+ Margot Robbie başta olmak üzere bütün oyuncuların kusursuz performansları.
+ Sürükleyici bir tempo, ilginizi çeken bir konu.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Film bazı bölümlerinde fazla tanıdık bir simaya sahip olabiliyor.
- Dikkat dağıtan CGI.
TOPLAM PUAN: 8.1/10