Alp T.
Filmler
Diziler
Programlar
Geri dön
3,5
3 Mart 2018 tarihinde eklendi
Geçtiğimiz yıl Sundance Film Festivali'nde galasını yaptıktan sonra çok ses getiren ve Oscar'a aday olan ilk Netflix filmi olan Mudbound'u nihayet izleme fırsatı buldum. Hillary Jordan'ın aynı adlı kitabından uyarlanmış olan film, II. Dünya Savaşı bittikten sonra ailesinin yanına geri dönen Ronsel Jackson'ın ten renginin siyah olması yüzünden ailesine yapılan ayrımcılığı görüyoruz. Ayrıca bunlar olurken Jackson ailesinin yaşadığı çiftliğin arazisini yeni satın alan McAllan ailesi bölgeye yerleşir ve bu iki aile arasında inişli çıkışlı bir ilişki oluşur. Ve filmin büyük bir kısmı da burada geçiyor; bölgeye yeni taşınan McAllan'ların onlar için alışılmadık bir yerde başına gelecek zorlukları ve Jackson ailesinin de yaşadığı çevrede yapılan ırkçılığa rağmen yaşamaya çalışmalarını görüyoruz kısaca.

Mudbound, daha önceden benzerler filmlerin yapılmış olmasına rağmen sade ve sürükleyici bir filmdi. Yönetmen Dee Rees, hikayeye gereken gerçekçi havayı kazandırmayı başarmış. Ve Rachel Morrison'ın harika sinematografisi ile film esnasında kendinizi bu atmosferin içindeymiş gibi hissetmeniz elde değil doğrusu.

Ayrıca filmin senaryosuna da hayran kalmak elde değil. Çünkü Mudbound, algılar hakkında yapılmış bir film. Bir insana nasıl empati kurabileceğini teşvik eden ve bir yandan da kıskançlık konusunu işleyen bir içeriğe sahip. Mudbound'u büyük bir çoğunluğu oldukça dar bir yerde, çiftlik arazisinde geçiyor. Aynı yerde yaşayan ama birbirinden farklı geçmişlere sahip olan Jackson ile McAllan ailesinin kendilerine özgü hayatlarını, kurduğu hayalleri ve hayatlarında yaşadığı zorlukları görüyoruz. Ve film de bizi bu karakterleri gözlemlemeye davet ediyor; filmde bu kişilerden bir kısmının cinsiyet ve özellikle de ırk hakkındaki ön yargılı düşüncelerini görüyoruz. Ve Mudbound bu konuda gerçekten ön plana çıkma fırsatı yakalıyor. Ana karakterlere empati kurabilmemiz için onları gerçekçi bir şekilde tanıtırken, bir yandan da içerisinde barındırdığı temaları da gösterişsiz bir şekilde işliyor. Her ne kadar Jason Clarke ve özellikle de Jonathan Banks'in canlandırdığı karakterleri biraz daha fazla anlamak için onların daha ön planda olmalarını istesem de, genel itibariyle film konusundan ödün vermemeyi başarıyor.

Fakat harika içeriği yanı sıra, Mudbound'u bu kadar etkili yapan en büyük etmen oyunculuklardan geliyor. Carey Mulligan, her zamanki gibi sade ve etkili bir performansa imza atmış. Jason Mitchell, Garrett Hedlund, Rob Morgan ve Mary J. Blige'ın canlandırdıkları karakterler ise öyle ilgi çekici birer geçmişe sahip ki, bu oyuncular filmde resmen döktürme fırsatı yakalamış.

Film kusursuz değil gerçi; hikayenin ilk yarısında gereğinden fazla sesli anlatım vardı ve bu bölümler sonucu çok etkilemese de eğer filmden çıkarılsaydı hikaye daha sade bir hal alabilirdi. Ayrıca hikayede filmin yeterince üzerinde duramadığı bazı gereksiz yan bölümler de vardı. Bu sorunlar sonucu çok etkilemese de, filmi izledikten sonra bu bölümlerin daha farklı yapılabileceğini düşünüyorum doğrusu.

Ama buna rağmen Mudbound gayet iyi bir filmdi. Türünün yeni kurallarını yıkmamasına ve süresinin biraz fazla uzun olmasına rağmen Mudbound, sürükleyici bir hikayeye, etkileyici performanslara, harika bir sinematografiye ve hikayenin bulunduğu ambiyansı nasıl yansıtacağını iyi bilen Dee Rees'in yönetmenliğiyle ön plana çıkmayı başarıyor. Bu tarz filmleri sevenler kesinlikle kaçırmamalı.

FİLMİN İYİ YANLARI:

+ Rachel Morrison'ın sinematografisi.

+ Birbirinden başarılı, gerçekçi oyunculuklar.

+ Dee Rees'in filmin içinde bulunduğu atmosferi çok iyi yansıtmış olması.

+ Etkileyici karakterler, sürükleyici senaryo.

FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

- Filmin ilk yarısında gereğinden fazla kullanılmış olan sesli anlatım.

- Süresinin biraz fazla uzun olması.

TOPLAM PUAN: 7.9/10