Filmler
Diziler
Programlar
...Öte yandan bir korku filminde seyirci olarak bir dedektif gibi çalışmak heyecan verici de olsa haddinden fazla esinlenmelerle karşılaştığınız zaman siz de gerçek bir dedektif olmadığınız hissine kapılıyorsunuz. Çünkü La casa del fin de los tiempos, size bu haliyle sık sık bir film olduğunu anımsatıyor. İlk önce Stanley Kubrick’in The Shining (Cinnet, 1980)’inde buluyorsunuz kendinizi, daha sonra doğa üstü ...
Devamını oku
Devamını oku
Videodrome (Ekrandaki Dehşet, 1983), Scanners (Tarayıcılar, 1981), eXistenZ (Varoluş, 1999), The Fly (Sinek, 1986), Dead Ringers (Ölü İkizler, 1988) gibi kült ve kaliteli filmleriyle bu adamın kesinlikle varoluş tarzına yakın seyreden kendi benimsediği felsefesini insan bedenini kullanarak anlatmaya çalıştığı söylenebilirdi. 2000’ler sonrasında ise bu felsefesini psikolojik olarak anlatmaya geçtiğini söyleyebiliriz. Son ...
Devamını oku
Devamını oku
...Ülkenin genel ekonomik gidişatına dair bireysel bir akış açısı sunan Capitalism: A Love Story, ne yazık ki ne isminde geçtiği gibi Kapitalizm’e dair adamakıllı bir şeyler söyleyebiliyor, ne ekonomiye , ne global krize dair. Yani aslında konular doğru yerlerinden yakalanıyor yakalanmasına fakat bir an “ölü ırgat” sigortasını konu edinirken film, başka bir an pilot maaşlarını, sonra Franklin D. Roosevelt’in ...
Devamını oku
Devamını oku
...Senaryo olarak yine kalburüstü, bu tartışılmaz. Ancak asıl konudan ilk yirmi dakikadan sonra sapması ise bir soru işareti. Bunu zaten filmi izleyenler net şekilde fark edecektir. Sanki otelden çıkıldığında bambaşka bir film başlamış, ilk kısım hiç izlenilmemiş gibi bir sorun başgöstermiş. Ana konu, resmen filmle alakalı olmaktan çıkmış. Ormanda gezinen hayvanlar olmasa unutulacak bir duruma gelmiş. Yani filmin ...
Devamını oku
Devamını oku
...Yukarıdaki satırları bu 2015 yapımı şaheserin değerini daha iyi bilelim diye yazdım. Sinema tarihini etkilemiş çoğu yönetmen tek plan çekim tarzını denemiş, yüzlerinin akıyla ayrılmıştı. Orson Welles ve Alfred Hicthcock da dahildi bu listeye üstelik. Ancak hiçbiri Sebastian Schipper’in yaptığını yapamadı. 140 dakika tek plan çekime girişmeyi kafaya koymak bile sağlam bir psikoloji gerektirirdi kuşkusuz. ...
Devamını oku
Devamını oku
...Fakat bunca yüceltmeye karşın aynı heyecanı seyirciden beklemek biraz saflık olacaktır zira başından sonu ne olacağı belli bir film bu. Her türlü ucuz duygusal taktiğin denendiği The Martian’da mürettabatın bile istisnasız olarak Mark için hayatlarını tehlikeye atmalarından sonra bu denli izleyicisini tavlamaya meyilli bir filmin başkarakterini öldüreceğine inanmak çok zor. Mark’ın yüceltilmesindeki esas sorun ...
Devamını oku
Devamını oku
...Arka planda olan biten korkunç eylemlerin flu kalışı beklenenin aksine daha sarsıcı bir etki yaratır ve film; Saul’un halet-i ruhiyesini bire bir sunarken, olan biten bu insanlık dışı durumun gerçek olamayacak kadar korkunç olduğunu ve sürreal yönünü vurgular. Bir kaos ortamında insanın gerçeklere, etrafındakilere tam anlamıyla odaklanamayışını, zihinsel olarak normal düşünce ve algı sürecinden kopuşunu ...
Devamını oku
Devamını oku
...Bir westernin sınırları içerisinde ilerlemeye çalışırken kaybolan, Hollywood’un olmazsa olmazı olarak biraz beyaz adamı eleştiren, geçmişe biraz Kızılderililer’in gözünden bakmaya çalışan, biraz kaderci olup tanrıya atıfta bulunan, metaforlardan destek alarak biraz ağacı ve yeşili övmeye çalışan The Revenant, tüm bunları bir geveleme şeklinde bırakıyor. Birçok konu hakkında ürkek ve kafası karışık ...
Devamını oku
Devamını oku
...Tim Miller’ın filmi jeneriği de dahil olmak üzere her dakikası Deadpool’un karakterine sadık. Onun sarkastik dünya görüşü, bir katil olmasına karşın kendini sevdirebileşi, çizgi romanlardaki gibi dördüncü duvarı yıkması, gerçekle kurgunun sınırlarını hiçe sayması ve elbette taşı gediğine koyan esprileri… Ki tiye alınan konular popüler kültürün her alanına yayılmış durumda ve bu bir geek için ...
Devamını oku
Devamını oku
...Spotlight, salt organize çocuk istismarını ortaya çıkartma maksadında bir film değil. Senaryonun pek çok yerinde Boston Globe’un üzerinden otuz sene geçmiş olaylar zincirine zamanında kayıtsız kaldığını görüyoruz. Cinsel istismara uğrayan bir adamın gazeteye gönderdiği belgelerin ya da kötü bir adam gibi görünen Eric Macleish’in dahi yirmi rahibin ismini gazeteye göndermiş olması gibi ayrıntılar medya ile ...
Devamını oku
Devamını oku
...Filmin yabancı basında tek bir ağızdan çıkmışçasına “eğlenceli olmaması, ciddi olması ya da espri barındırmaması” gibi gerekçeler gösterilerek kötülenmesine karşı çıksam da çok zayıf bir olay örgüsü ile heba edilmiş bir film var karşımızda. Şayet filme Lex Luthor ve Doomsday hiç konmasa idi ve iki süper kahramanın ideolojik ve fiziksel savaşı derinlemesine işlenebilseydi Nolan’ın Batman’in de ...
Devamını oku
Devamını oku
Avrupa’nın artık gelenekselleşmiş, dünyevi meselelerden beslenen gerilim-korku hikayelerine sadık bir film Ich seh, Ich seh (Ölümcül Oyun, 2014). Yine sıklıkla karşılaştığımız aile mefhumu burada da başrolde. Şehir merkezinden uzakta, adeta hiçliğin orta yerinde lüks bir konutta yaşayan iki çocuk ve annelerinin gündelik yaşamından ustalıkla gerilim ve trajedi damıtılmış filmin yönetmenleri Veronika Franz ve ...
Devamını oku
Devamını oku
...Gavin Hood, yeniden Tsotsi (2005) ile benzer kulvarda film çekerek kendini politik ve sosyal mesajı olan hikayelerde daha iyi ifade edebildiğini ispatlamış oldu bir bakıma. Ancak filmdeki küçük kızın ailesinin gerici olmamasını, hatta kızlarına yasak olduğu halde ders çalıştırıp oyun oynamasına izin vermelerini ayrı bir hikaye olarak filmde işlemek bu denli gerekli miydi diye sormak da lazım gelir. Bu belli ki, ...
Devamını oku
Devamını oku
...Nuri Bilge Ceylan, korkarım ki uzun vadede Türk Sineması’na büyük bir kötülük yaptı. Kendisinin şimdiye dek ısrarla kullandığı fakat yavaş yavaş terk etmeye başladığı uzun sekanslar, sabit duran ya da uzağa bakan karakterleri arkadan kadraja alan çekimler alakalı alakasız pek çok filmde taklit edilmeye devam ediyor. Bu üslupsal taklit aslında o kadar da fena bir şey değil, elinizde sahiden bir derdi olan ...
Devamını oku
Devamını oku
Yolculuk, son dönemdeki pek çok pazarlama harikası yerli filmden daha olgun. Bağımsız Sinema Merkezi gibi politik duruşu olan solcu bir yapım ekibinin desteği ile çekilen film, esasen sağ görüşlü insanlara daha çok hitap edebilmeyi başarmış. Çünkü Yolculuk, siyasete hiç bulaşmadan "doğru"nun ve "vicdan"ın peşinden gidiyor... Hayatı yalnızca ideolojilerden ibaret gören film evrensel anlamda sıkıntılı olsa da ...
Devamını oku
Devamını oku
Disney’in en iyi filmlerinden birinin tipik Disney filmine en az benzeyen bir yapım olması belki de kaderin cilvesi olabilir. Ancak şimdiye dek Rudyard Kipling’in kitabından uyarlanarak çekilen filmler içerisinde ayakları yere sağlam basan tek prodüksiyon Iron Man filmlerinden tanıdığımız yönetmen Jon Favreau’nunki. Yönetmen talihsiz biçimde günümüzde aktif olarak çalışan meslektaşlarının arasından bir türlü ...
Devamını oku
Devamını oku