O zenci kimdi öyle ?
Son 4 yıldır yapılmış olan filmlerin arasında Interstellar ile birlikte en iyi filmdir. Western türünde yapılmış filmler arasında ilk 3'e rahat koyarım. Bir çok Western kaliteli olarak nitelendirilen Westernleri izledim. Bu filmi 2. kez izleyişim. Değil 2, 20 kez izlesem yine sıkılmam yine aynı tadı alırım. Quentin Tarantino'nun yönetmenliğini yaptığı filmler arasında Pulp Fiction dan sonraki en iyi film. Bu filmi gerçekten benimsemek için öncelikle bir Tarantino geçmişinize göz atmak gerekir. Pulp Fiction, Reservoir Dogs gibi kült filmleri, Kill Bill gibi nevi şahsına münhasır, Inglourius Basterds gibi efsane kadrolu, efsane bir filmi izlediniz mi, izlediyseniz ne derece etkilendiniz ? Bir kere her şeyden önce eğer bir Tarantino filmi izliyorsanız kafadan bir kan unsurunu cebe koyun. Patlamalı, yarılmalı, kan sahneleri havada uçuşmuyorsa o filme bir daha bakın. Tarantino filmi olmayabilir. İkinci olarak bir Tarantino filminin olmazsa olmazlarından bir diğeri filmle hiç alakası olmayan ya da filmle alakalı ama o anda yaşanan durumla hiç alakasız sohbetler. (misal veriyorum, herhangi bir filmde olduğundan değil atıyorum şu anda; ölüm döşeğindeki iki kişinin, en son yediği yemekle alakalı olarak konuşması o_O) Bu bazen alakasız olur, bazen ise çok anlamlı ve gerçekten size bir şeyler katacak sohbetler de olur. Bir diğer unsur, mizah. Farklı bir mizah tarzı vardır. Absürt bir mizahı vardır. Spolier vermeden yazayım, mesela bu filmde, geceleyin toplanan at üstündeki adamların, başlarına geçirdikleri çuval üzerinden giden muhabbet. Eğer ki bu unsurlar sizin ilginizi çekiyorsa sizde yavaşa yavaş yaşayan en iyi ikinci yönetmenin(1. Nolan) etkisine kapılırsınız.
Bu film Tarantino'nun en sağlam senaryolu filmi olabilir. Zira kendisi daha basit senaryolu olan filmleri efsane yapma yönüyle tanınıyor. Bu ise efsane senaryolu bir film. Başından sonuna kadar gözlerinizi kırpmadan izlersiniz. Oyuncu kadrosu ise zaten şu filmin efsane olmamasını imkansız kılıyor. 4 isim ön planda bende bunları size tek tek sayacağım. Christoph Waltz filmin ilk bölümlerinde sazı eline alan, filmin tamamında etkili olan ama özellikle başlardaki o rahat ve umursamaz tavrı ile oscarı kazanan, yine Tarantinonun bir diğer filmi Inglourius Basterds'la da oscarı alan mükemmel oyuncu. Daha sonra sahneye başrol oyuncumuz Jamie Foxx çıkıyor. Waltz dan pek rol kapamıyor ama ağırlığını hissettiriyor. Açıkçası başrol olmasına rağmen, diğer üç ismin gerisinde kaldığını düşünüyorum. Ve sonra sahneye, henüz Oscarı alamamış( 2 günü var almasına ;) ) Oscar'ın ötesinde oyuncu Leonardo DiCaprio giriyor. Leo geldikten sonra epey bir müddet diğerleri geri planda kalıyor diyebilirim. O sıralarda tam bir oyunculuk şovu başlıyor. Bu üçü coşturuyor adeta. Ve buna son halka olarak, adamın dibi Samuel L. Jackson katılıyor. Açık söylüyorum, ilk izlediğimde oradaki siyahinin o olduğunu anlamamıştım. Anlamakta gerçekten çok zor. Ancak aksanından filan belki. Müthiş bir makyaj uygulanmış kendisine. Ve bu son halka da eklenince Mahşerin 4 atlısı tamamlanıyor ve ipin ucu kopuyor. Sonrasını malum...
Yorumu okuyan veya görenler diyebilir, bu kadar hayvan gibi yazmana ne gerek vardı diye. Açıkçası söz konusu bu yönetmen olunca kendimi tutamıyorum. Bu sene ilk gününden sinemada izlediğim The Hateful Eight'e de daha çok şey yazmak istemiştim. O zaman yazamadım. şimdi hepsini yazıyorum. Daha çok uzatabilirim. Ama şimdilik bununla yetiniyorum. Filmi beğenen gibi beğenmeyen de çok çıkacaktır. Tavsiyem, filmin bir konusunu ve yönetmeninin inceleyin, ondan sonra izleyecekseniz izleyin. Bu arada bu benim 3. 4k izlediğim film oldu. İlk ikisinde de dediğim gibi şu an için gereksiz, fazla bir teknoloji. İyi seyirler... 8.8/10
Son 4 yıldır yapılmış olan filmlerin arasında Interstellar ile birlikte en iyi filmdir. Western türünde yapılmış filmler arasında ilk 3'e rahat koyarım. Bir çok Western kaliteli olarak nitelendirilen Westernleri izledim. Bu filmi 2. kez izleyişim. Değil 2, 20 kez izlesem yine sıkılmam yine aynı tadı alırım. Quentin Tarantino'nun yönetmenliğini yaptığı filmler arasında Pulp Fiction dan sonraki en iyi film. Bu filmi gerçekten benimsemek için öncelikle bir Tarantino geçmişinize göz atmak gerekir. Pulp Fiction, Reservoir Dogs gibi kült filmleri, Kill Bill gibi nevi şahsına münhasır, Inglourius Basterds gibi efsane kadrolu, efsane bir filmi izlediniz mi, izlediyseniz ne derece etkilendiniz ? Bir kere her şeyden önce eğer bir Tarantino filmi izliyorsanız kafadan bir kan unsurunu cebe koyun. Patlamalı, yarılmalı, kan sahneleri havada uçuşmuyorsa o filme bir daha bakın. Tarantino filmi olmayabilir. İkinci olarak bir Tarantino filminin olmazsa olmazlarından bir diğeri filmle hiç alakası olmayan ya da filmle alakalı ama o anda yaşanan durumla hiç alakasız sohbetler. (misal veriyorum, herhangi bir filmde olduğundan değil atıyorum şu anda; ölüm döşeğindeki iki kişinin, en son yediği yemekle alakalı olarak konuşması o_O) Bu bazen alakasız olur, bazen ise çok anlamlı ve gerçekten size bir şeyler katacak sohbetler de olur. Bir diğer unsur, mizah. Farklı bir mizah tarzı vardır. Absürt bir mizahı vardır. Spolier vermeden yazayım, mesela bu filmde, geceleyin toplanan at üstündeki adamların, başlarına geçirdikleri çuval üzerinden giden muhabbet. Eğer ki bu unsurlar sizin ilginizi çekiyorsa sizde yavaşa yavaş yaşayan en iyi ikinci yönetmenin(1. Nolan) etkisine kapılırsınız.
Bu film Tarantino'nun en sağlam senaryolu filmi olabilir. Zira kendisi daha basit senaryolu olan filmleri efsane yapma yönüyle tanınıyor. Bu ise efsane senaryolu bir film. Başından sonuna kadar gözlerinizi kırpmadan izlersiniz. Oyuncu kadrosu ise zaten şu filmin efsane olmamasını imkansız kılıyor. 4 isim ön planda bende bunları size tek tek sayacağım. Christoph Waltz filmin ilk bölümlerinde sazı eline alan, filmin tamamında etkili olan ama özellikle başlardaki o rahat ve umursamaz tavrı ile oscarı kazanan, yine Tarantinonun bir diğer filmi Inglourius Basterds'la da oscarı alan mükemmel oyuncu. Daha sonra sahneye başrol oyuncumuz Jamie Foxx çıkıyor. Waltz dan pek rol kapamıyor ama ağırlığını hissettiriyor. Açıkçası başrol olmasına rağmen, diğer üç ismin gerisinde kaldığını düşünüyorum. Ve sonra sahneye, henüz Oscarı alamamış( 2 günü var almasına ;) ) Oscar'ın ötesinde oyuncu Leonardo DiCaprio giriyor. Leo geldikten sonra epey bir müddet diğerleri geri planda kalıyor diyebilirim. O sıralarda tam bir oyunculuk şovu başlıyor. Bu üçü coşturuyor adeta. Ve buna son halka olarak, adamın dibi Samuel L. Jackson katılıyor. Açık söylüyorum, ilk izlediğimde oradaki siyahinin o olduğunu anlamamıştım. Anlamakta gerçekten çok zor. Ancak aksanından filan belki. Müthiş bir makyaj uygulanmış kendisine. Ve bu son halka da eklenince Mahşerin 4 atlısı tamamlanıyor ve ipin ucu kopuyor. Sonrasını malum...
Yorumu okuyan veya görenler diyebilir, bu kadar hayvan gibi yazmana ne gerek vardı diye. Açıkçası söz konusu bu yönetmen olunca kendimi tutamıyorum. Bu sene ilk gününden sinemada izlediğim The Hateful Eight'e de daha çok şey yazmak istemiştim. O zaman yazamadım. şimdi hepsini yazıyorum. Daha çok uzatabilirim. Ama şimdilik bununla yetiniyorum. Filmi beğenen gibi beğenmeyen de çok çıkacaktır. Tavsiyem, filmin bir konusunu ve yönetmeninin inceleyin, ondan sonra izleyecekseniz izleyin. Bu arada bu benim 3. 4k izlediğim film oldu. İlk ikisinde de dediğim gibi şu an için gereksiz, fazla bir teknoloji. İyi seyirler... 8.8/10