Ben filmi hakikaten çok beğendim. Diyalog ağırlıklı bu film üç kısım içerisinde bir insanın büyümesini anlatıyor. Bu sefer büyüyen eşcinsel bir çocuk, eşcinsel bir ergen ve eşcinsel bir adam. Birinci bölümde baş karakterimiz çocukluğunda neden farklı olduğunu anlayamıyor, ikincisinde farklılığından kaçmaya çalışıyor, üçüncüsünde ise toplumda hayatta kalabilmek için gizlediği ve bastırdığı bu yönünü geçmişine dönerek aşıyor ya da o yönüne temas etmiş oluyor. Bu anlamda hakikati hakkında nesnel bilgisi az olan, ya da bu bilgisi toplum tarafından tam anlamıyla kabul edilmeyen ama yaşamak zorunda kaldığı kendi gerçeğini yadsımamak, bunu kabullenmek, bunu ifade etmek zorunda olan bir insanın hikayesinin anlatıldığı Moonlight, aksiyon bekleyen insanları tatmin etmiyor, doğal olarak, çünkü her üç bölümde de gördüğümüz gibi, filmin tamamına yayılan sükünet hissi, aceleye gelmeyen, ağırdan alan; pozlardan, yalancı ve samimiyetsiz imajlardan öte insan duygularıdır diyen, anlamak için hikayesini ağır anlatan ve olayların akışını değil duyguların yayılarak başkaları tarafından empati kurulabilmesini, hissedilebilmesini talep eden bir eser bu. Bir gerçeği anlamak için olayların hızlı hızlı akışını talep etmemizi değil, duyguların ağır ağır çökmesini ve yayılmasına duygudaş olmamızı istiyor bizden. Bu anlamda kesinlikle çok iyi bir eser olduğunu düşünüyorum.