Filmler
Diziler
Programlar
2014′ün bir diğer filmi Divergent’ta kardeş rollerini üstlenen Shailene Woodley ve Ansel Elgort, her ne kadar Aynı Yıldızın Altında’nın uyarlandığı romanı okumamış olsam da karakterler için biçilmiş kaftan gibi gözüküyor. Woodley’nin geleceğin yıldızları arasında olacağı üç sene önceki Oscar adaylığı ile zaten müjdelenmişken Elgort’un filmdeki en güçlü performansı veriyor oluşu, henüz 20 yaşındaki genç aktörü daha kariyerinin başında aranan bir isim yapmaya yetecek gibi. İkilinin canlandırdığı umutsuz aşıklar profili filmin ilk yarısında daha çok umudun, birlikte olmanın güzelliğinin, yeni maceralar üretip onların peşinde koşmanın sularında seyrederken ikinci yarıda daha durağan, ayrılık vaktinin yaklaştığını gümbür gümbür hissettiren bir portreye dönüşüyor. Her ikisinin performansı da, bir sonraki adımları asla belli olmayan karakterlerinin seyirci ile bir olması için fazlasıyla yeterli. Esasında seyircinin bu iki karakterle bütünleşiyor olmasının önemli sebeplerinden biri de onlara acıyor oluşu. Aynı Yıldızın Altında, yakında ölecekleri günü bekleyen fakat buna rağmen bir şeylerden tat almaya çalışan gençlerin filmi olunca sözde sağlıklı seyirciler olarak biz, bu iki karaktere de acımaktan daha güçlü duygular besleyemiyoruz. Sempati de kursak sebebi acıyor oluşumuz, onların bazı hareketlerinden nefret etsek de sebebi acıyor oluşumuz.