Filmler
Diziler
Programlar
Klavye çalmanın yanısıra kendi şarkılarını da yazan ve bu konuda yetenekli olduğunu düşünen Jon, bir gün sandviçini almış sahil kenarında oturup ilham ararken bir adamın kendini denizde boğmaya çalışmasına tanık olur. İşin ilginç yanı park etmiş bir minibüsün önünde duran bir adamın usanmış bakışları boğulan adamın üzerindedir. Adam, çılgınca bir hareket yaptığını söylediği bu kişinin kendi müzik gruplarının (artık eski) klavyecisi olduğunu söyler, Jon da kendisinin de klavye çaldığını belirtme ihtiyacı duyar. Adam minibüse girer, görmediğimiz birine bir soru sorar ve Jon’a dönüp artık gruplarının yeni üyesi olduğunu söyler. Kafasında kocaman bir maske taşıyan Frank’in liderliğinde toplamda birbirinden tuhaf beş kişiden oluşan bu eksantrik müzik grubunun yeni üyesi haline gelen Jon, ilk iş olarak onlarla birlikte bir albüm kaydetmek üzere kırsalda bir eve taşınır. Yeni arkadaşlarıyla yaşadığı her şeyi videoya çekip Youtube’a yükler, attığı her adımın da tweet’ini paylaşır. Henüz yirmi bile olmayan takipçisi bu absürt insanların absürt davranışlarına sosyal medya aracılığıyla tanıklık edince on binleri bulan bir kitle artık Jon, Frank ve diğerlerini ABD’nin en büyük festivallerinden birinden davet almaya kadar iteler.