Burak H.
Filmler
Diziler
Programlar
Geri dön
2,5
5 Şubat 2014 tarihinde eklendi
Hancock’un film tekniklerini sorgulamak kimseye düşmez fakat iddialı bir şeyler yaparken oturup düşünmek her sinemacının görevidir. Saving Mr. Banks’i yapmadan önce ne kadar düşündü bilmem fakat bazı şeyleri iki kez tartması filmini daha değerli kılabilirdi. İki ayrı hikayeyi, birbirleriyle bütünlük yakalamaksızın sunan yönetmen, Saving Mr. Banks’in seyircisini uzunca bir süre kucaklamasına engel olan tercihi yaparak büyük hata etmiş. Travers’ın babası ile olan ilişkisinden yola çıkarak yazarın kişiliğine yön vermesi mevzusunu havada bırakması, film boyunca elde var olan bağlantıların nereden çıktığı belirsiz birkaç armut, bir atlıkarınca ve çöpler ile yapraklardan oluşan bir küçük oyuncak ev olmasına engel olamıyor. Baba ve kız ilişkisini anlatmaya çalışan Hancock, bunu beceremediği gibi filmini (The Blind Side’da yaptığı gibi) duygu dozu yüksek tepelere oturtmaya çalışarak seyircinin gönlünü kazanmayı hedefliyor. Travers’ın kendi çocukluğundan yola çıkarak Mary Poppins karakterini oluşturduğunu anlamamızı da sağlayan bu flashback’ler bütünü, filmin özellikle ilk yarısını gereksiz biçimde ikiye bölüyor. Çok şükür ki ikinci yarıda Disney ile olan bölümler filmi domine ediyor.