Şüphesiz yaz sezonunun en sıkı aksiyonu olmuş serinin beşinci filmi. Nitekim ilk yarıyı da soluksuz izledim. Çok heyecanlı ve aksiyonu yoğun sahneler mevcut. Aynı temponun ikinci yarıda da devam etmesini dilerdim ama genel toplamda gayet iyi bir film. Brian De Palma imzalı ilk filmden sonra serinin en iyi filmi.
Çok mühim olmayan bir iki senaryo sıkıntısını es geçersek gayet komik, yerinde tespitleri olan ve kadının uzun yıllardan sonra böylesine 'etken' olduğu bir komedi. görmek bence kıymetli. Kitabı okuyan/okumayan herkes izlemeli bence. Neden mi? Cevabı linkte.
Oh be! Sonunda taş gibi sapasağlam ve eğlenceli bir aksiyon filmi. Şöyle söyleyebilirim ki bu filmde çok eğleneceksiniz, yeri gelecek güleceksiniz... Verdiğiniz paranın da sonuna kadar hakkını veriyor. Size de koltuklarınıza yaslanıp izlemek düşüyor.
Hilal Çetinder'in dediği gibi güldürme konsepti hafife alınmamalı. Ha bu filmde güldüm mü güldüm. Ama ikinci yarıya doğru. Zaten geneli fragmanda güldüğümüz sahneler. Onun dışında filmin oyuncusundan yönetmenliğine kadar her şey zayıf. İllaki gülmek isterim diyorsanız Bana Masal Anlatma hala gösterimde.
Önceki sinema filmi ve çizgi dizisi düşünüldüğünde kalite açısından epey aşağıda seyreden bir yapım. Bazı sahneleri eğlenceli ve dublajın etkisiyle de ince espriler var ama filmi kurtarmaya yetmiyor maalesef. Yanınızda küçük bir çocukla izlerseniz oldukça zevk alırsınız. Ama koyu bir Spongebob fanıysanız beklentiyi düşürün derim.
Açık ve net söylemek gerekirse şu an vizyonun en iyi yerli filmlerinden. Bana Masal Anlatma ile bu desem yeridir. Doğal bir mizahı var. Oyunculuklar şahane. Yönetmenlik neyseki dizi estetiğinden uzak. Ama bunun filmin bütüne yayıldığını söyleyemem. Zira ilk yarıdaki tempo ve yaratıcılık ikinci yarıda birden kayboluyor. Ve biz ne olduğunu anlayamadan yalapşap bir finalle film bitiyor. Yine de bu tutarsızlığın filme ...
Devamını oku
Devamını oku
Bir filmi bazen sadece çok etkilendiğinizde değil o filmin okuması çok yönlü olduğunda da yazamayabilirsiniz. Öncelikle bu filmi izleyin. Hiçbir şekilde konusunu ve eleştirilerini okumayın. Baştan uyarayım film çok yavaş ilerliyor ve soğuk bir üslubu var. İzlediğiniz bütün olayların dramatik yapısı da aslında çok düz ilerliyor ama alt metin o kadar katmanlı ki okuması kolay ama anlatması, aktarması zor. Birden ...
Devamını oku
Devamını oku
Fikir güzel. Ama sinemaya işlenişinde sıkıntılar büyük. Film, sorduğu sorunun, uğraştığı meselenin çok uzağında bana kalırsa. Ha birkaç Tarkovski'ye atıfta bulunan sahne var ama onun dışında gerisi alışkın olduğumuz şablonlarla dolu minimalist bir film.
Birazcık hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. Çünkü Minion'lardan bile daha sağlam bir spin-off malzemesi var. Ama gel gör ki iyi kullanılamamış. Sank Madagaskar serisiyle alakası olmayan bir penguen macerası izliyoruz. Ha birkaç ince espri ve eğlenceli sahne var ama daha film başlar başlamaz filmin nasıl biteceğini az çok kestiriyorsunuz. Fena bulmadım. Bir de alt metinleri hem öğretirken hem de onlarla ...
Devamını oku
Devamını oku
Uzun zamandır böylesine heyecanlı, her sahnesinde izleyiciyi sarsan ve silkeleyen bir film izlememiştim. Standart bir aksyon filmindeki şiddet, korku filmindeki gerilim 2 kat daha fazla bu filmde. Ayrıca basit bir konunun yönetmenin ellerinde nasıl bir başyapıta döndüğünü, senaryoyu Milles Teller ve J.K. Simmons'un muhteşem oyunculuklarıyla nasıl doldurduğunu görmüş oluyoruz. Muhakkak izlenmesi gereken bir film.
Açıkçası son zamanlarda animasyon filmler hep benzer temalardan, alışık olduğumuz alt metinlerden ilerleyerek sadece görselliği kotarıyordu. Ama bu filmin alt metni, hikayesi ve mesajları hakikaten orijinal. Sıkmıyor. Ayriyeten animasyonun çocuklar için olduğu algısını bir kez daha yıkarken eğlenceli bir 2 saat vaat ediyor.
Crowe'un bu girişimi elbette bir Türk olarak hepimizi gururlandırıyor. Tarihimize ilgi duyması ve onu fazla çarpıtmadan anlatması iyi. Ama onun dışında çizdiği İstanbul tasviri, karikatürize ettiği düşman modeli dağınık anlatımı haliyle biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Cem Yılmaz hem sönük kalmış hem de sırıtıyor. Yılmaz Erdoğan çok iyi gerçekten. Açılış sekansını da gerçekten başarılı buldum ama. Bence izleyin.
İlk izlediğimde ''Leyla ile Mecnun'' fanı olduğumdan acaba çok mu abartıyorum diye düşünmüştüm. Gülmüştüm ama içten mi zorlama mı olduğuna karar veremedim. Dün ailemle tekrar izledim ve daha çok eğlendim. Hep beraber içten güldük. Cengiz Bozkurt, Devrim Yakut, Berat Yenilmez, Fatih Artman ve diğer tüm oyunculuklar harikulade zaten. Burak Aksak enfes bir senaryo yazmış ama film dizi estetiğinde. Kurguda ciddi ...
Devamını oku
Devamını oku
Kırmızıgül, yeni bir formül denemiş. Gişe sinemasında tutan bütün formülleri potada eriterek yeni bir şablon üretmiş. Ajitasyon+kaba komedi. Güldüğüm yerler oldu. Ağladığım bir iki yer de oldu. Ama filmin genelinde ajtasyon var. Talat Bulut ve Mert Turak çok iyi ama onun dışında bir şey yok. Senaryo vasatın altında. Filmin ritmi gevşek işliyor. Kalite açısından bana kalırsa beklentiyi düşürüp öyle izlemenizi tavsiye ederim.
Genel yorumlarda dramatik yanının mizahtan daha ağır bastığı söylense de bana göre durum tam tersi.Hatta bazıları bundan dem vurup beğenemiyor filmi. Ama ben çok sevdim. Keza Yeşilçam jenerasyonuyla büyümüş bir nesil olarak ele alırsak Pek Yakında yaptığı gönderme ve dokundurmalarla sevilmeyecek gibi değil. Tabi konuşulması gereken ufak tefek kusurlar da var.Detaylı bir şekilde şuraya yazmıştım.
İlk defa herhalde bir filme bu yıldızı veriyorum. İnanın bunu da yapmak kolay değil ama açılış sahnesinden sonra bu ne yaa dedirtiyor insana... Film açılış sahnesini güzel bir paralel kurguyla destekleyerek sinema adına doyurucu bir şekilde açıyor. Ama sonrası kendi çapında saçmalık. Besson, elindeki malzemeyi heba edip kendi çapında bir eğlence yaratıyor .Ama bunu ana meselesiyle birlikte götürmeye kalkışınca ...
Devamını oku
Devamını oku
Az da olsa dramatik bir etki yarattığı ve tebessümler ettiren klişe bir film.Ya da şöyle diyelim: ''Vakit Kaybı!''
Açıkçası başlarda biraz hayal kırıklığına uğradım salonda çıkınca.Ama yine de filmi izlerken o neo-noir ambiansı yeniden özlediğimi fark ettim.Çok tatmin etmese de Mickey Rourke sayesine eğlendim.Eva Green'in sayesine de etkilendim.Olay bu.İzlemek isteyenlerin de aklında kalmasın.Ama filmi izlerken de çok bir şey aramayın derim.
Fazla zor ve sabretmesi gereken bir zamanlarda izlediğimiz Düşman filmini ve Dostoyevski'yi hatırlatsa da Türk sineması açısından kıymetli bir film.
ŞAHANE! Sinemanın bir sanat olduğunu,hikaye anlatmayla sınırlı bırakmadığını anlatan bir Anderson şaheseri! Kısacası bayıldım!
Twitter'dan birleştirdiklerim:
Biyografi filmleri uyarlamak zordur büyük nedeni a:Long Walk To Freedom da maalesef bu nedenden muzdarip tabi efsanevi bağımsızlık direnişçisi lider Nelson Mandela'ya yaraşır bir esi gereken bir saygı gibi.Idris Elba'nın plastik makyaj konusunda göze çarpan sıkıntıları olsa da oturaklı performansına engel değ yanında makyajın uyumsuzluğu Hopkins'in Hitchcock'u kadar da göze batmıten ...
Devamını oku
Devamını oku
Belli başlı Oscar klişelerini barındırsa da filmin asıl meselesi başarılı seçilmiş bir mesele aslı açıdan biraz özensiz bulsam da film izlettiriyor manslar şahane olsa da bu filmin tam Oscar filmi olması biraz rahatsız edici.
Günümüze cidden çok yakın bir ki şu seçim sonuçlarıyla bağdaştırınca yaşadığımz onca olayı bağdaştırınca daha da içselleşen bir film esas itibariyle hem teknik açıdan hem oyunculuk açısından hem de yönetmenlik açısından şahane bir ar burada:
IMAX kaynaklı bir görsel şölen var karşımı de o yüzden bu kadar müthiş bu sürekli bir savaş filmin bir diğer cazibesiyse Eva Green tahlilde de başroldeki Atinali bir Leonidas değil :)
Gayet heyecanlıydı aksiyondan ziyade gerilim daha ön planda.Uçaktaki şüpheli kim oyunu iyicene kafa karıştırıcı bir şekilde ilerliyor yani .O yüzden kaçırmayı detaylısı burada:
Gerçekten beklediğim kadar, özellikle de Ahu Türkpençe'nin dedikleri kadar varmış.Son zamanlarda Türk sinemasında bu kadar güzel örnekler çıkması tatmin ,çok gerçekçi bir ailenin kırılma noktasını işliyor yavaş yavaş derin derin.Sınırlı kopyada olduğu için kaçırmamak lazım
+30 dk versiyonu daha iyi olmuş tamam salt komedi olsa da zorlamadan güldürüyor.O yüzden Aydemir'in her defasında kendini geliştirmesi bu filmin neden bu kadar başarılı olduğunu göiş daha komik sahneler de mevcut bu arada.O yüzden ı olsa bile hala izlemeyen ve tekrar izlemek isteyenlere şiddetle öneririm.
Silsile, hiçbir şekilde afişte görüldüğü gibi olmayan bir filmi merakla izleyecek olanların merakını daha da arttıracak bir film. Coen kardeşlerin suç formatını Türk sinemasına başarılı bir şekilde uyarlayabilmiş.Tabi bu suç formatının içinde kıskançlıklar ve itiraflarla dolu aşk entrikaları,Karaköy'ün atmosferi de işin içine girince nefis bir iş ortaya çıkmış.Bütün oyuncular döktürse de Serkan Keskin ...
Devamını oku
Devamını oku
Her,cidden başyapıtmış.Kendi yalnızlığımızın,çevremize ve kendimize karşı yapaylaştğımızın distopik bir yansıması ve kanıtı.Zaten filmin asıl başarısı bilindik bir aşk hikayesini yaşadığımız metropollerden,esiri olduğumuz teknolojiden anlatması.Ne aşk filmi,ne de bilim anlamıyla bugün ve yarınlarımızı anlatan derin bir kelimeyle şaheser! Sonuçta film A'dan Z'ye müthiş.Oyuncuların her biri de ö bu konuda Phoenix'e adaylık verilmemesi büyük ayıp!
Recep İvedik 4 için mahallenin bir an bile eksik olmayan hoş kollektifini,İvedik'in Issız Ada'da köklerine döndüğünü eklediğimizde seri içerisinde ortalamayı azıcık yükselttiğini gö açık konuşursak mahallenin desteği ve Issız Ada'nın eğlenceli ama kimi yerde zorlama ve aşırı tiksinç olan sahnelerinini dışında aynı Recep aynı İvedik...Aslında dünden filmle ilgili yazıyı yazmış olduğumu fark ettim.Şunu da ...
Devamını oku
Devamını oku
Muhteşem bir film! Bir Scorsese başyapıtı daha! Kapitalizme bir güçlü eleştiri de Scorsese'ştiri de burada: