Filmler
Diziler
Programlar
Underworld ve Resident Evil aynı temaya sahip. Fiziken çekici, ruhen kederli-kasvetli süper savaşçı kadınların azimli mücadeleleri. Bu temada zombiler, vampirler ve kurtadamlar, esas kızın hoplayıp zıplayarak dans estetiğini ve şiddeti birleştirdiği birer figüranlar. Bu kasvet-estetik-şiddet üçlemesi o kadar başarılı ki, işin doğrusu, filmde bir konuya gerek kalmıyor, esas kızı izleyerekten filmi bitiriyoruz. Underworld ve Resident Evil'ın son sayıları aynı kaderi paylaştılar. Yönetmenler, son derece hatalı olarak, seyircinin artık tatmin olmayacağını düşünmüş olmalılar ki, her iki diziyi de extrem noktalara taşıyarak, dokusunu zedelediler. Underworld'da Selene'nin güçleri ve ürettiği şiddet alabildiğine arttırılmış. Daha filmin ilk sahnesinde insan-askerlerin gerekli-gereksiz koyun gibi boğazlandığını görerek doku zedelenmesine uğruyoruz. Çünkü bir asker ile bir cani arasındaki ince çizginin kaybolması, özdeşleşme mekanizmalarımızı bloke ediyor. Selene'nin olağanüstüleşen güçleri, değil bizim gerçeklik duygumuza, filmin kendi senaryosuna bile örtüşmüyor. Bir sahnede 3.kattan aşağı atladığındaki yuvarlanış, sonraki sahnede 10.kattan kelebek misali inişine dönüşüyor. Duruma göre gerçeklik yani. Tüm bunlara rağmen, bu kasvet-estetik-şiddet üçlemesi kendi yapımcılarının bile farketmediği bir başarı yakaladı ve daha epeyce bir izlenir. Underworld, 7.1 imdb puanından fazlasını hakettiği gibi, kendi klasmanında halen 10'dur derim.