Filmler
Diziler
Programlar
(...) Özelinde bayağı bir değişikliğe uğrayan hikaye aslında yine aynı tema üzerine kurulu; aşk. İki ana karakterin arasındaki aşkı ve bu aşkın gelişimini anlatırken aynı zamanda canavarın geçmişi hakkında bilgiler vermeye ve anlamsız bir kan davasını çözümlemeye çalışıyor Gans. Giriş bölümünü fazla ağır işlerken gelişme kısmını aceleye getiriyor ve romantizmi geri plana atmak zorunda kalıyor. Geriye dönüp bakarsak ne 1946 yapımı müthiş film ne de 1991'in harika animasyonunda ikilinin arasındaki aşkın bu kadar çabuk geçiştirildiğine tanık oluyoruz. Diğer taraftan bu eksik filmin sıradanlığını azaltan bir yeniliğe de kapı açıyor. Filmin çocuksu havadan kurtulup daha derin bir okumaya sahip olmasının nedeni yönetmenin ilave ettiği fikirler. Gans, kötülüğü zavallı Canavar'ın üzerinden çekip para hırsına tutuşmuş aşağılık haydutlara yıkıyor ve güzel bir mesaj veriyor. Bu ve bunun gibi zekice hamleler de filmi bildiğimiz bir aşk masalı çerçevesinde CGI ile süslemekten çok daha ilginç kılıyor. (...) Neticede, güzellik kavramı görecelidir. Prensesin canavara aşık olduğu bir masal perdedeki; böyle şeylerden hoşlanmayan aman uzak dursun. Lakin harcanan emek ve çıkan sonuç ortada; kesinlikle şansı hak eden ama ölümsüz bir başyapıt olmaktan da epey uzakta seyreden, keyifli vakit geçirmek için ideal bir uyarlama. Ve Gans'ın tekniği kimisi için fazla kokoş kaçacak, kimisine ise harika bir görsel şölen sunacak.