Jessica Lange, 20 Nisan 1949'da Cloquet, Minnesota'da öğretmen ve seyyar satıcı Albert John Lange ile ev hanımı Dorothy Florence Lange'nin çocuğu olarak dünyaya geldi. Minnesota'da sık sık taşınan bir ailede büyüdü ve nihayetinde Cloquet Lisesi'nden mezun oldu. Başlangıçta Minnesota Üniversitesi'nde sanat ve fotoğrafçılık eğitimi alan Lange, o zamanki eşi Paco Grande ile bohem bir yaşam tarzını keşfetmek için okulu bıraktı ve sonunda Paris'te pandomim tiyatrosu ve New York'ta Mira Rostova'nın yanında ve HB Studio'da oyunculuk eğitimi aldı. Lange'in oyunculuktaki ilk çıkışı 1976'da "King Kong" filminde rol almasıyla oldu. Bu film için karışık eleştiriler olmasına rağmen Lange'in performansı benzersiz tarzıyla dikkat çekti. 1970'lerin sonu ve 1980'lerin başında "All That Jazz", "The Postman Always Rings Twice" ve "Frances" filmlerindeki rolleriyle daha da tanındı ve bu filmlerle Akademi Ödülü adaylıkları elde etti. Kariyeri 1980'lerde "Tootsie", "Country" ve "Sweet Dreams" filmlerindeki eleştirmenlerce beğenilen performanslarıyla yükseldi. Lange, "Tootsie" filmindeki performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar kazanırken aynı rolle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Altın Küre kazandı.
1990 ile 2000’lerin ortası ise Lange’ın kariyerinin bir anlamda altın çağı oldu. 1990 yılında, Lange Paul Brickman'ın yönettiği "Men Don't Leave" filminde başrolde yer aldı ve bu performansıyla olumlu eleştiriler aldı. 1991'de, Lange Martin Scorsese'in yönettiği ve Robert De Niro ile başrolü paylaştığı "Cape Fear" filmindeki performansıyla dikkat çekti. Bu gerilim filmindeki performansı ile Lange, 1992 Altın Küre Ödülleri'nde En İyi Kadın Oyuncu dalında aday gösterildi.
1994 yılında, Tony Richardson'ın yönettiği "Blue Sky" filminde, 1960'larda bir ordu mensubunun manik depresif eşini canlandırdı ve bu performans, Lange'a En İyi Kadın Oyuncu dalında birçok ödül kazandırdı. Lange, bu rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'nün yanı sıra Altın Küre, Los Angeles Film Critics Association ve Utah Film Critics Association gibi çeşitli ödüllerde de En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. 1995'te, Lange "Losing Isaiah" ve "Rob Roy" filmlerindeki rolleriyle dikkat çekti. Ayrıca 1995'te, Lange "A Streetcar Named Desire" filmindeki performansıyla televizyon dünyasında da dikkat çekti. Lange, bu televizyon uyarlamasındaki performansıyla dördüncü Altın Küre ödülünü kazandı ve ilk kez bir Primetime Emmy Ödülü'ne aday gösterildi. "A Thousand Acres" (1997), Cousin Bette (1998), Titus (1999), Prozac Nation (2001) filmlerindeki performanslarıyla ününü daha da pekiştirdi ve türler arasındaki çok yönlülüğünü sergiledi. 2009'dan itibaren Lange, "Grey Gardens "daki Emmy ödüllü rolü ve FX'in "American Horror Story"sindeki ikonik performansları ile kariyerinde yeniden bir çıkış yakaladı, eleştirmenlerin beğenisini kazandı ve oyunculuk kariyenin olgunluk çağında çok sayıda ödül kazandı. Ayrıca yapımcılığa da soyunan Lange, Broadway'de yeniden canlandırılan "Long Day's Journey into Night "taki rolüyle Tony Ödülü de dahil olmak üzere sinema ve tiyatroya yaptığı katkılardan dolayı takdir gördü. Lange son yıllarda rollerini çeşitlendirmeye devam ederek "Marlowe" ve "The Gambler" gibi filmlerde rol alırken sahne ve televizyondaki varlığını da sürdürdü. Kirk Douglas Filmde Mükemmellik Ödülü ve Jason Robards Tiyatroda Mükemmellik Ödülü gibi ödüller alarak eğlence sektörü üzerindeki kalıcı varlığını gösterdi. 2024 itibariyle Paula Vogel'in "Mother Play" adlı Broadway prodüksiyonunda rol alan deneyimli oyuncu, ayrıca Feud adlı dizide de Lillie Mae Faulk/ Joan Crawford karakterlerine hayat verdi ve aralarında Emmy ve Altın Küre de olmak üzere yne pek çok ödüle tekrar aday gösterildi.