Mare of Easttown'a nasıl katıldınız?
Craig Zobel: Yapıma katıldığımda, çekimler başlamıştı. Çeşitli sebeplerden ilk yönetmen yapımcının özel nedenlerden ötürü projeden ayrılması gerekmiş. Ben çekimler başladıktan sonra prodüksiyona katıldım ve bir yılı aşkın süre de çalıştım!
Şartlar böyle zorken projenin sizi çeken yanı ne oldu?
CZ: Hemen senaryoyu okudum ve hikâyeyi sevdim. Ama benim için asıl ikna edici sebep HBO'nun çekilmiş olan bazı sahneleri demeyeyim de, bazı kareleri ve belli konuları paylaşmış olmasıydı. Sanırım çoğumuz Kate'in hayranıyız. Onu Heavenly Creatures'dan beri çok seviyorum ama daha önce böyle bir şeyde onu izlememiştim. Onu görünce "bu harika bir seçim" dedim. Kate daha önce canlandırdığını görmediğim çok ilginç bir yeni karakter buldu ve umarım ben de bunu dizide yakalayabilmişimdir. Mare Sheehan çok becerikli biri ama aynı zamanda omuzlarında bir yük taşırken bir yandan işini yapıp hayatına da devam etmesi gerekiyor. Dizi özünde bununla ilgili - ne kadar ehil olduğunuzla. Kâğıt üstünde dizi çok ciddi ama Kate'in bu dizide ilginç olan yanı hem çok komik hem de biraz aksi olması - bu benzersiz yaklaşım ve onun bunu nereye taşıyacağını görmek isteğim diziyi yönetmeyi kabul etmemi sağladı.
Tek bir yönetmenin bir mini diziyi komple üstlenmesi nasıldı?
CZ: Bu aslında benim için ikinci oluyor, CBS All Access'te kimsenin izlemediği ama benim gurur duyduğum One Dollar diye bir dizi daha çekmiştim. O bana, bu sefer neyi nasıl yapacağım konusunda çok daha geniş bir bakış açısı sağladı. Aynı anda hem ormanı hem de ağaçları görmeye çalışmak sizin sorumluluğunuzda bir nevi. Bana göre dizinin her hafta yayınlanacak olması güzel çünkü insanlar her bölümü sindirecek, üst üste izlemeyecek. Özellikle bu hikâye kurgusal gizem türünde olduğu için, bizim için zor olan olayların yapısını nasıl oluşturacağımız ve insanların ne noktada olacağını düşünmekti. Genelde Kate ve ben hemen her gün bunu konuştuk.
Mare of Easttown nasıl bir dizi?
CZ: Sadece bir polis soruşturmasının geçtiği bir dizi gibi değil. Teknik detayları olan bir dizi değil. İçinde polis gizemi bulunan bir dizi diyebilirim. Ama bana göre bu kadınla ilgili. Onun bir portresi.
Mare'in geldiği yer onu ne kadar etkiliyor sizce?
CZ: Bence çok fazla. Yani ben dizinin adının Mare of Easttown, yani "Easttown'lı Mare" olmasıyla ilgili espri yapıyorum. Dizinin adı, hikâye açısından ve başarmak istediklerimiz açısından oldukça bilgilendirici. Dizide teknik danışmanlık yapan insanlar vardı ve oralı insanlardı, Kate'le birbirimize bakıp "Los Angeles'ta bunu göremezsin, Londra'da bunu göremezsin" diyorduk. Bu buraya has, harika bir şey, bunu onurlandırmaya, bir yere hayat vermeye çalışıyoruz.
Yaratmaya çalıştığınız dünyayı nasıl anlatırsınız?
CZ: Biz buna "eski kentsel" diyoruz. Artık pek banliyö ve kırsal değil ama bir nevi, şehrin dışında da olsa epey nüfusu olan bir bölge. Pennsylvania inanılmaz bir yer. Yani abartmış olmayayım ama, çekimler sırasında Pennsylvania'daydık ve Philadelphia'daki başkanlık seçimiyle alakalı oy durumunu bekliyorduk. Pek çok farklı insan tipi var. Pennsylvania işçi sendikası hareketinin başlangıcından bu yana mavi yakaydı. Dolayısıyla o hava hâkimdi, orası New York'a iki saat mesafede ama New York'tan çok uzak gibi. Önemli olan onu onurlandırmaya çalışmaktı. Ben güneyliyim, Georgia'lıyım ve elbette farklı olsa da tam olarak kozmopolit olmayan bir yerden gelmem sebebiyle Pennsylvania'ya kendimi yakın hissediyorum.
Covid-19 pandemisi çekimleri nasıl etkiledi?
CZ: Herkeste her zaman koruyucu ekipmanlar vardı. Çok sağlam lojistik tasarımlarımız vardı. Diğer diziler gibi biz komple kapatmak zorunda kalmadık ki bence bu başarı sayılır. Açık konuşayım, her gün "bugün kapatmak zorunda kalacağız" endişesiyle uyanıyordum. Kapatmadık. Stüdyo dışı çekimleri nasıl yapacağımızı da bulduk, ki lojistik olarak bu da her zamankinden daha zordu. Bu zaman zarfında 350'yi aşkın insan çalıştırdık ve bununla gurur duyuyorum.