Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle gerçekleştirilen Antalya Altın Portakal Film Festivali, 3 Ekim tarihinden itibaren sinemaseverlerin karşısına çıkıyor. Festivalde bu yıl ne gibi değişiklikler olduğunu, Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, Beyazperde'ye anlattı.
Öncelikle Festival Direktörü olarak sizi okuyucularımıza biraz tanıtalım isterim.
Ahmet Boyacıoğlu: 1977 Ankara Tıp Fakültesi mezunuyum. 20 yıl genel cerrahlık yaptım. 1988’den bu yana 43 film festivalinin organizasyonuna katkıda bulundum. 7 yıl Ankara Film Festivalinde, 10 yıl Adana Altın Koza Film Festivali’nde, 25 yıl da Gezici Festival’de çalıştım. Ankara Sinema Derneği’nin başkanıyım. Festival programcılığının yanı sıra yönetmenlik, yapımcılık ve kurguculuk da yaptığım oluyor ve sinema üzerine yazılar yazıyorum. Örneğin 2003 yılından beri Berlin Film Festivali’ni gazeteci olarak takip ediyorum.
Bu yıl festivaller pandemiden dolayı zor şartlar altında düzenleniyor ya da düzenlenemiyor. Siz düzenlemeyi seçen taraftasınız. Ne gibi önlemler alındı, Antalya halkı filmleri hangi şartlar altında izleyecek?
Ahmet Boyacıoğlu: 1 Mart 2020’de sonra eren Berlin Film Festivali’nden bu yana dünyanın birçok ülkesinde festivaller zor günler yaşıyor. Cannes Film Festivali çok direnmesine karşın programını iptal etmek zorunda kaldı. Salgına direnip kapılarını izleyicilerine açan ilk festival Eylül ayında düzenlenen Venedik oldu. Biz de yaz başında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Muhittin Böcek ile yaptığımız ilk toplantıda nasıl bir yol izleyeceğimizi tartıştık. Antalya’nın en büyük avantajı açık havada film gösterme olanaklarına sahip olması. Gösterimlerimizin tamamını açık havada yapmaya karar verdik ve böylece festivalin kesintiye uğramamasını sağladık. Tabii ki salgınla ilgili gereken tüm önlemleri de eksiksiz olarak alacağız.
Bu yılki film seçimleri nasıl gerçekleşti, pandemi sebebiyle başvurularda bir azalma yaşandı mı?
Ahmet Boyacıoğlu: Birçok kişi salgın nedeniyle başvurularda büyük bir azalma olacağı düşüncesindeydi. Sonuçta ilk gösterim ön koşuluna karşın 47 uzun metraj, 46 belgesel ve 206 kısa film başvurusu oldu. Bu nedenle oldukça yüksek kaliteli bir program yapma şansına sahip olduk.Antalya Film Forum’un beş platformuna da toplam 152 proje başvurdu. Görüldüğü gibi ülkemizde film üretimi, tüm elverişsiz koşullara karşın artıyor.
Genel olarak ulusal ve uluslararası kategoride yarışacak filmlere baktığınızda, geçtiğimiz yıllarda yarışan filmlere kıyasla nasıl gelişmeler / farklılıklar görüyorsunuz?
Ahmet Boyacıoğlu: Başvuran film sayısı fazla olunca programı oluşturmak da daha kolay oluyor. Bu yıl birbirinden çok farklı konuları işleyen, çok kaliteli filmlerden oluşan bir programımız olduğu düşüncesindeyiz.
Yapılması planlanan, ancak mevcut şartlardan ötürü iptal edilmek zorunda kalan bir bölüm / etkinlik vs. Var mı?
Ahmet Boyacıoğlu: Salgın nedeniyle Antalya Film Forum ve Altın Portakal Sinema Okulu etkinliklerini çevrimiçi düzenliyoruz. Programımız sadece ulusal ve uluslararası yarışma filmlerinden oluşuyor. Gelenekselleşen kortejimizi sosyal mesafe kurallarına uymak zorunluluğu nedeniyle bu yıl yapamayacağız. Yine de bu zor koşullarda festivali gerçekleştirebildiğimiz ve yarışmaları düzenleyebildiğimiz için mutluyuz.
Festivalin bu yıl en öne çıkan bölümü hangisi?
Ahmet Boyacıoğlu: Festivalin her bölümü bizim için ve Antalyalılar için çok değerli olmuştur. Ayrım yapmak güç olsa da her zaman Altın Portakal heyecanı nedeniyle yarışmalar ayrı bir önem taşır. Biz de bu yıl salgın nedeniyle sadece ulusal ve uluslararası yarışma filmlerinden oluşan bir programla izleyiciyle buluşacağız. Çok güzel filmlerimiz var, sinemaseverleri bekliyoruz açık hava sinemalarımıza.
Röportaj: Hande Kara