Hesabım
    Altın Portakal Ödüllü "Küçük Şeyler" Ekibi, Filmi Anlattı!

    Kıvanç Sezer, Alican Yücesoy ve Başak Özcan ile sohbet ettik.

    Özlem Yenilmez: Sizce Bahar'da da Onur'da olduğu ya da olduğunu sandığımız gibi bir değişim var mıydı? Yoksa başında ne kadar realistse sonunda da öyle mi bitirdi?

    Başak Özcan: Bence daha da realist bitirdi. Bahar'ın bir hayali var: Ev, araba, güvenli yaşam, çocuk... Tik atarak giderek gerçekliğini kuruyor. Bu da biraz orta sınıfın getirdiği konfor alanı ihtiyacı. Bunlar ayağının altından çekildiğinde Bahar hem kendisini hem de Onur'u sorguluyor. Kendisini sorgulaması daha önce başlıyor. "Senin bir tane hayalin yok mu?" dediğinde Onur çok incitici bir soru sormuş oluyor. Ama sırada Bahar, içindeki kocaman boşluğa bakıyor bence. Bahar'ın, "mutluluğu" aradığı yeri değişmeye başlıyor. Daha gerçekçi düşünmeye başlıyor.

    Ö.Y: Ama sonunda mutluluğu bulduğunu ya da mutluluğa giden yolu açtığını söylememiz mümkün mü sizce?

    B.Ö: Bence adım attı. Bahar için umut vaat eden bir son gibi geliyor. İlişki bazında buna herkesin yorumu değişir. Ama ben böyle yorumluyorum.

    Kıvanç Sezer: Biraz da şu var: Aslında cetvelle çizilmiş hayatlar yaşıyor bu insanlar. Kendi belirledikleri kaderleri, düşleri yok. Birtakım yapılması gereken şeyleri yapıyorlar. Sadece birisi evi satıp karavana binip dünyayı gezmeye gidebilirlermiş gibi hissediyor. Ama o da sonunda bunun romantik bir hayal olmasıyla yüzleşiyor. Bence biri romantizmin, biri realizmin duvarına çarpıyor. Çünkü ilişkilerde aslında şöyle bir durum var: Belki Bahar yalnızca Onur ile olan ilişkisinde böyledir. Ama Bahar başkasıyla birlikte olsaydı, başka bir özelliği önplana çıkacaktı. Aynı şeyler Onur için de geçerli bu. İlişkilerin kıkırdakımsı yapısı buradan geliyor. Paradoksal bir şey. İlişkilerinin trajikomikliği de buradan geliyor sanki.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Back to Top