Hesabım
    Altın Portakal Ödüllü "Bilmemek" Ekibi Filmi Anlattı!

    Antalya Altın Portakal'dan İzleyici Ödülü ile dönen "Bilmemek" film ekibi ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

    Hande Kara: Filmin Loveless’a benzediği söyleniyor. Bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

    Leyla Yılmaz: Birincisi bu benzetme hoşuma gidiyor. Loveless çok sevdiğim değerli filmlerden biri. Yönetmeninin diğer filmlerinden Leviathan da öyle. Film listemde ön sıralarda yer alıyor. Loveless’ta çocuğun kaybıyla bir benzerlik kurulma. Ama Loveless, sevgisizlik ve çocuk ihmali üzerine kurulu bir film. Bizim filmimiz akran zorbalığı, homofobinin örtü olarak kullanılması, toplumda farklı olmanın bedelinin nasıl ödendiği ile ilgili bir film. Bu bilme açlığı sadece bilgiyi bilmekten ibaret değil. Elimizdeki akıllı telefonlarla şu an dünyayı yönetiyoruz. Aradığımız tüm bilgilere hemen ulaşıyoruz. Ama aslında en büyük cehalet çağında yaşıyoruz. Bu yüzden bu pervasızlık başkalarının hayatlarını mahkemeye yatırmaya o kadar açık ki, ben bunun filmini yapmaya çalıştım. Bu yönüyle Loveless’tan ayrıldığını düşünüyorum. Ama yine de Loveless’a benzetilmek gururumu okşuyor. Tabii ben başka bir şeyi anlatmaya çalışıyorum. Öte yandan pek çok mafya filmi var. Brian De Palma da çekmiştir, Martin Scorsese de çekmiştir. Aralarındaki ortak nokta sadece mafya ailesinin olmasıdır. Herkes aynı konuyu farklı şekillerde işleyebilir.

    H.K.: Türkiye’de homofobiyi ana konusu olarak ele alan film yok diyebiliriz. Genel olarak eşcinseller komik karakterler olarak çiziliyor.

    Ö.Y.: Ya da başına trajik bir olay gelen karakterler olarak işleniyorlar.

    H.K.: Ciddiye alınmıyorlar. Film, sizce bu algıyı yıkabilir mi?

    L.Y: Ben yıkmasını istiyorum. Çünkü şuna çok üzülüyorum: Filmlerde eşcinsel karakterler aynı anlattığınız gibi. Bizi eğlendiren, filmin entertainerları. Saraylardaki soytarılar gibi. Böyle bir rolün biçilmesi hiç doğru değil. Yönelimleri böyle olan kanaat önderlerinin bu konuyla ilgili bir şey söylemesi gerek. Yoksa topluma da bu şekilde yansıyor. Filmin bir yerinde Umut eğer gerçekten ona “Öyle misin; değil misin?” diye sorulduğunda “Öyleyim” deseydi, toplumda “kız Umut” olarak kabul edilirdi. Toplum ancak bunu böyle kabul eder. Bu da kendi içinde çok büyük aşağılama getiriyor, rol biçiyor.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Back to Top