Fatih Akın’ın yeni filmi The Golden Glove’un dünya prömiyeri 69. Berlin Film kapsamında geçtiğimiz akşam gerçekleştirildi.
2017’de “Paramparça / In the Fade” ile Cannes Film Festivali’nden ödülle dönen Fatih Akın, iki yıl sonra çektiği “Der Goldene Handschuh / The Golden Glove” ile bu kez Berlinale’de büyük ödül için yarışıyor. Akın, Almanya ve Fransa ortak yapımı son filminde, Heinz Strunk’un 2016 basımı romanından yola çıkıp 1970’lerde Hamburg’da yaşanan gerçek olayların izini sürüyor. Akın’ın senaryosunu da kaleme aldığı filminde başlıca rolleri Jonas Dassler, Margarethe Tiesel, Katja Studt ve Martina Eitner-Acheampong gibi isimler paylaşıyor.
Festival kapsamında dünya prömiyerini gerçekleştiren “The Golden Glove”un başkarakteri, 70’li yıllarda Hamburg’da dehşet saçan seri katil Fritz Honka. 'Golden Glove' adlı barın müdavimlerinden biri olan alkolik Honka, tıpkı kendisi gibi, bu köhne bardan başka gidecek yeri olmayan hayat kadınlarını hedef alıyor. Mekânda başlayan ayaküstü sohbetler, Honka'nın evinde, genelde dehşet verici bir manzarayla sonlanıyor.
Akın'ın gerçek olaylardan esinle perdeye taşıdığı film, anakarakteriyle birlikte şehrin fazlasıyla ‘kirli’ ve karanlık arka sokaklarını mesken tutarken detaycı sanat tasarımı ve müzik kullanımıyla dönemin ruhunu yansıtmakta zorlanmıyor. Honka'nınki öylesine kirli ve dağınık bir dünya ki, özellikle kameranın evine ya da kurbanlarını bulduğu Golden Glove'a doğrulduğu bazı anlarda hemen herkese zor anlar yaşatmayı garantiliyor. Bir seri katilin portresini çizmeye çalışan filmdeki şiddetin ve şiddeti gösterme biçimlerinin bir derinliğinin olmaması, gösterilen her şeyin yalnızca izleyeni rahatsız etmeyi amaçlaması ise tartışma yaratacak gibi görünüyor.
Basın gösteriminin ardından gerçekleşen basın toplantısında Fatih Akın ve başrol oyuncuları basının yoğun ilgisiyle karşılandı. Bir saatten fazla süren basın toplantısında Fatih Akın, filmi çekerken korku sinemasının klasiklerinden ve John Carpenter ve Dario Argento gibi usta isimlerinden ilham aldığını doğruladı. Alman sinemasıyla büyüdüğünü söyleyen Akın, henüz sekiz yaşındayken izlediği bir George A. Romero filminin ardından sinema yapmaya karar verdiğini ve yönetmenlik kariyerini korku sinemasına borçlu olduğunu ekledi.