Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye yarışı devam ediyor. Yarışma gösterimlerinde son düzlüğe girilirken seçkinin merakla beklenen filmlerinden Burning de izleyici karşısına çıktı.
Güney Koreli usta sinemacı Lee Chang-Dong’un imzasını taşıyan Burning, çağdaş edebiyatın en önemli yazarlarından Haruki Murakami’nin “Barn Burning” adlı kısa hikayesinden perdeye uyarlandı. Chang-Dong’un senaryosu aynı zamanda Faulkner’in edebi dünyasından da esintiler taşıyor.
Başrollerinde genç oyuncular Yoo Ah-in, Jeon Jong-seo ve Steven Yeun’un yer aldığı ve övgüyü fazlasıyla hak eden performanslar sergilediği Burning, Güney Kore'nin Kuzey Kore sınırında babasıyla birlikte yaşayan Lee’nin hikayesini takip ediyor. Kasaba atmosferinde yetişen ve küçük işlerle günü kurtaran Lee, yine bu günlerden birinde çocukluk arkadaşı Hae-mi ile karşılaşır. Kısa zamanda ikisi arasında bir çekim oluşsa da Hae-mi’nin hayallerindeki Afrika seyahatine çıkması gerekmektedir. Hae-mi, Lee’den kedisine bakmasını rica eder; böylece aralarındaki iletişim de kopmayacaktır. Ne var ki Hae-mi’nin geziden Ben adında gizemli bir adamla dönmesi, Lee başta olmak üzere herkesin hayatını kökünden değiştirir.
Poetry’nin sekiz yıl ardından beyazperdeye geri dönen Lee Chang-Dong, Burning ile adından sıkça söz ettirecek bir edebiyat uyarlamasına imza atıyor. Her anında Chang-Dong’un titizliğini ele veren Burning, modern bir yönetmenlik şovuna ve kimisi kolayca zihinlerden silinmeyecek birçok etkileyici sahneye ev sahipliği yapıyor. Chang-Dong’un teknik anlamda kusursuza ulaştığı Burning, ustaca yazılmış senaryosu, akıllara ve ruhlara kazınan atmosferi ve dikkat çekici başrol performansları sayesinde parmakla gösterilecek bir Murakami uyarlamasına dönüşüyor.