24. Adana Uluslararası Film Festivali'nin 4. günündeyiz. Adana'da film gösterimlerinin yanı sıra, panel ve söyleşiler ile konserlerin gerçekleştiği bir Sanat Kasabası kurulmuş. Dün Yeşilçam'a emek veren bir çok usta isim sevgi kortejine katılarak önce Adana sokaklarını dolaştı, ardından festival alanına gelerek, halkla buluştu. Film gösterimleri de devam ediyor tabii, dün ve bugün de ulusal ve uluslararası yarışma filmlerini izlemeye devam ettik.
Onlardan ilki, Pelin Esmer imzalı İşe Yarar Bir Şey oldu. Pelin Esmer'in Barış Bıçakçı ile birlikte senaryosunu yazdığı film şu an için favorim. Başrollerdeki, Başak Köklükaya ve Öykü Karayel'e Yiğit Özşener eşlik ediyor. Bir tren yolcuğu sırasında tanışan bir şair ile genç bir hemşirenin yolunu yolculuk sonrasına da uzatan hikayesi ve şiirsel anlatımı ve övgüyü hak eden oyunculukları ile büyülü bir film İşe Yarar Bir Şey.
Günün ikinci filmi önce Dogtooth, ardından Alps ve The Lobster ile takip etmekten keyif aldığımız bir isim olan Yorgos Lanthimos imzalı The Killing of Sacred Deer oldu. Gösterim sırasında çıkan bir aksaklık sebebiyle filmin son on dakikasını yarım saatlik bir aranın ardından izleyebildiğimizden olsa gerek, finalin vuruculuğundan biz nasibimizi alamadık. Eminim film, kesintisiz bir seyirde çok daha büyük bir etki bırakacaktır.
Ve son olarak bu sabah Onur Ünlü imzalı, ulusal ve uluslararası yarışma filmi Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok'u izledik. Bir Onur Ünlü filmi olduğu ilk karesinden belli olan film, çok kısa zaman önce izlediğim Kırık Kalpler Bankası gibi renkli değil, aksine oldukça karanlık bir film. Kısa bir süre sonra görme yetisini kaybedeceğini öğrenen cinayet masası polisi Salim'in hikayesini izlediğimiz film, bende biraz aceleye gelmiş hissi yarattı.
Yeni filmlerde görüşmek üzere..
Hande Kara
Beyazperde.com Genel Yayın Yönetmeni