Eyes Of My Mother
"Bir insanın hayatındaki en yalnız an, hayatı paramparça olurken yalnızca boş gözlerle seyredebildiği andır" - F. Scott Fitzgerald
İran yapımı Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız filmini izleyen ve seven sinemaseverler için teknik açıdan oldukça tatmin edici bir film var karşımızda.
Eyes Of My Mother terkedilme korkusuyla ekstrem yollara başvurarak başa çıkmaya çalışan bir kadının hikayesi. Çocukluğunda yaşadığı ağır travma ile birlikte değişen "normallik" algısı, Francisca'nın bütün hayatını şekillendiriyor. Annesi, babası derken sevginin varolmadığı bir dünyaya itilen küçük kız büyüdükçe çarpık gerçekliğini kabulleniyor, ona sarılıyor ve bu onun "normalliği" oluyor. Bu nedenle filmi normal bir hikayeyi izler ve normal bir insanın mantığını savunur biçimde izlemek bir hata olacaktır. Zira küçük kızın genç kızlığa geçişi de, özellikle karakterinin oturmakta olduğu yaşları algıladığımız gerçeklikten oldukça farklı bir ortamda şekilleniyor. Babasının ölümünün ardından iyice yalnızlaşan Francisca kaybetme ve yalnız kalma korkusunu bastırabilmek adına o kadar sadeleştirilmiş bir şiddetle hareket ediyor ki ona kızmak, dehşete düşmek, acımak ve korumak hisleri arasında kalıyorsunuz. Gore eylemlerin olmasına rağmen bunun sahnelerine yansımadığı filmin siyah-beyaz olması ve mekan seçimleri filmin atmosferinin en etkili iki silahı olmuş. Oyunculuklar ortalama, senaryo ortalama, müzik kullanımı ortalama. Ancak filmin bireysel karakter çizimi benim en beğendiğim noktası oldu. Annemin Gözleri bir birey filmi, sosyal mesaj filmi değil. Herkesten, bizden, sizden farklı bir kadının filmi.
Nicolas Pesce imzalı Eyes Of My Mother festivalin en iddialı yapımlarından olmasa da vuruculuğu ve naif şiddeti ile dikkat çeken bir yapım.
Su BAHADIR