Tam da bu konuya geliyordum. 2000’ler sonrasındaki yerli sinemamızda bu olguları, tasavvufi diyebileceğimiz metinleri kullanan eli yüzü düzgün, elle tutulur bir biçimde aslında ele alan yegane sinemacı sizsiniz. Sizi örnek alarak devam eden bazı genç sinemacılar var. Onlara tavsiyeniz ne olur acaba? Bence sizin sinemanızdan öğrenecek çok şeyleri var çünkü....
Derviş Zaim: Her defasında farklı bir şey yapmaya çalışıyorum, her defasında yaptığım şeyler de bir kulvar oluştursun isterim insanlara. Bu büyük ve zengin geçmişten nasıl yararlanılabileceği konusunda küçük atölyeler bunlar. Ama hep değişen atölyeler. Aynı mantık içerisinden çıkan ama farklı kulvarlar, farklı atölyeler. Söylemeye çalışacağım şey şudur; herkesin farklı bir yoğurt yeyişi, türkü söylemesi olacaktır ancak o türküyü söylerken üzerine basacağınız platform çok önemlidir, o platformu iyi öğrenelim, tanıyalım, bu külliyatı bildikten sonra da o külliyatın bize verdiği mirası sinema için metafrolar üretebilmek için kullanalım. Böyle yapıları bulduğumuz anda da bunları şeffaf, çoğul ve daha da özgür olabilecek biçimlerde kullanalım. Hiçbir zaman onları değişmez kalıplar haline getirmeyelim. Yeniden ve yeniden tanımlayalım. Benim prensipler olarak söyleyebileceğim budur. Böyle olur ise daha özgür olacaklar, kendini rahat hissedecekler, yüzebilecekler.