Evlenmeden Olmaz'ın yolculuğundan kısaca söz edecek olursak...
Serhat Yiğit: Eşim Özge Aras senarist, bizim okuldan. İkimizin de sektörle ilgili şikayetleri vardı, hala da var. Elimizi taşın altına sokmak istedik. Bir fikir bulduk. Özge yazdı. Bize inanan insanlarla karşılaştık, bir yapım şirketi kurduk, Bakanlık destekledi, bir baktık ki çekiyoruz. Bu tabii çok yüzeysel kısmı yolculuğumuzun.
Evlenmeden Olmaz, tamamen kolektif bilinçaltımızdaki bir cümle. Sosyal, ekonomik, kültürel, dini vs pek çok koşullanmanın yükünü taşıyan bir cümle. Oysa Evlenince de olmadığının çok acı, çok trajik ve çok sayıda örneği var maalesef. Bu klişeden komik bir film çıkabileceğini düşündük. Çünkü tv kanallarındaki evlilik programlarına, sosyal medyadaki evlilik, arkadaşlık sitelerine baksanız zannedersiniz ki ülkenin terör, bilim, ekonomi, sanat vs hiçbir problemi yok; memleketçe kafayı evliliğe takmışız gibi. Hem trajik hem de komik bir durum. Çoğalırken yalnızlaşıyoruz. Kapitalizm geliştikçe birey kadükleşiyor. Paranoya, yabancılaşma, zamanın daha da hızlanması... Sosyal bir canlı olduğumuzu unuttukça depresyon, intihar, arabesk esir alıyor benliğimizi. İlacın, bireyi daha çok kutsamak olduğuna ikna edilmişiz, oysa ki en büyük hata bu, intihar resmen... Filmin adı "Evlenmeden Olmaz" olsa da, şunu anlatmaya çalışıyoruz; "eğlenmeden olmaz"... Mutlu olmadan, değer bilmeden, fedakâr olmadan, paylaşmaktan haz duymadan, cesur olmadan, özverili olmadan, sevmeden, sevilmeden, sevişmeden, olmaz! Bireycilik size kendinizi sevmenizi söyler, aşk kendinden vazgeçebilmektir! Kendini aşan bir şeye inanmaktır.
Tüm bunları didaktik olmadan, hatta bir Yeşilçam tadı vererek çekmek istedik. Bir kadro filmi olsun istedik. Olduğunu düşünüyoruz ama asıl kararı izleyici verecek tabii...