Siz filminizde pagan dönemin inanışlarıyla, 3 büyük dinin inanışlarını harmanlamışsınız. Araştırmalarınızı nasıl yürütüyorsunuz?
Özgür Bakar: Aslında harmanlayan biz değiliz. Bütün büyük dinlerde paganist etkiler var. Bizim sandığımız birçok adet paganlardan, şamanlardan geçme. Diğer dinlerde de var. Noel ağacı bile pagan ritüelidir mesela. Bir çok ikon da geçmiştir. Alper’le hayata bakışımız ve sorgulama şeklimiz biraz komplo teorisyenliği üzerine. Yaşadığımız bütün olayların sistemli kurgulandığını düşünüyoruz. Yönlendirildiğimiz her konuyu biraz sorguladığımız zaman arkasında hep aynı mekanizmaya rastlıyoruz. Bu devamlı bulmaca çözmek gibi. Hem farkındalık yaratıyor kendimizi daha korunaklı hissediyoruz hem de mesleğimize yardımcı oluyor. Bunlarla ilgili kaynaklar tüketiyor, belgeseller izliyoruz. Bir de televizyonda alternatif küçük kanallarda çok sıkı tartışmalar oluyor. Bunları kaçırmıyoruz. Gerekirse internetten tekrarını izliyoruz. Deccal’i yine böyle bir televizyon programında duyduğum bir cümlenin üzerine kurguladık. Pelin Çift’in öteki gündem programında Deccâl hakkında bir program yaptılar. Orada duyduğum bir cümleydi “yeryüzünde Deccâl’in doğması için düzenli olarak denemeler yapan bir tarikat var. Bunların inanışı, Deccâl doğacak, kötülük virüs gibi yayılacak ve tanrı olaya müdahele etmek için Mesih’i yollayacak. Aslında yine tanrı sevgisi için yapılan bir Şeytan özlemi. Sapkın bir sevgi” Bence korku sineması için bu cümle çok iyi bir malzemeydi.