Son söz olarak;
Her ne kadar kırmızı halı lüksü ile parlatılsa da Cannes Film Festivali sektörün iyi-kötü içerisinde olan ve iş üreten her sinemacının ömründe 1 kez bile olsa yakından görmesi, deneyimlemesi gereken bir organizasyon. Fransızlar festival yapmanın cilt cilt ansiklopedisini yazmış, rafa koymuş desek abartmış olmayız ama bu denli profesyonelliğin içinde milliyetçi tutumları yine de insana batıyor.
Festivalin yarışmalı bölüm filmlerinde yürek hoplatan birkaçının dışında genel bir “bu filmin seçkide ne işi var?” duygusu eleştirmenlere hakim olsa da, pek çok filmin prömiyerine tanıklık etmek herkesin ortak memnuniyetiydi.
Gelecek yıl yine yerinden bildirmeyi umarak’ ‘kaçırdıklarıma yandıklarımı ise şu şkeilde sıralayabilirim : Macbeth , Mustang, Dheepan, Son Of Saul, Masaan ve Comoara.
Önümüzdeki yıl yeni festivalde görüşmek üzere!
Derleyen : Duygu Kocabaylıoğlu