Hande Kara: Filmi Kıbrıs’ta çektiniz, nasıldı oradaki ortam?
Barış Kılıç: Benim için bir bilinmezdi. İlk kez gidiyordum ve birtakım önyargılarım vardı. Sadece bildiklerimden ibaretti ama gittiğimde düşündüğümden çok farklı bir yer ile karşılaştım. Son derece medeni, doğal güzellikleri olan bir yer. Ben kurak bir yer beklerken, yemyeşil bir ortam ile karşılaştım. Bu filmi çekmek için Kıbrıs’tan daha iyi bir yer olamazmış, onu da anladım. Sonuçta yaz filmi çekiyorsunuz, her yer masmavi, gökyüzü berrak. Bir de filmi neden Mart’ta çektiğimizi öğrendim mesela. Yapımcıya sordum, sonuçta yaz filmi, denize gireceğiz soğukta, neden Mayıs’ta falan değil de, Mart’ta çekiyoruz diye? Galip (Gültekin) ; "Kıbrıs’a güneş ışığının en güzel vurduğu mevsim, Mart-Nisan ayıdır" dedi. Sonra gördüm ki, gerçekten inanılmaz görüntüler çıkmış ortaya Kıbrıs ile ilgili. Tabii ki belgesel çekmedik ama, böyle bir filmin böyle bir doğada çekilmesi gerekiyordu. O yüzden orada çektik, bundan da keyif aldık. Kıbrıs iyi bir deneyim oldu bizim için.